Başarı için bize tüm imkânlar verilmiştir bize düşen doğru şekilde kullanmaktır. İlk hitap olarak insanlığa ilk mesaj " İkra" olmuştur.
Yaratanın insanlığa ilk emri “oku” okumak; tüm varlığın yegâne gayesini anlamaktır. İnsan okurken beş duyu organını da kullanır. Okumak sadece yazılanı okumak değildir. Bazen bir çiçeği bazen bir böceği…
Bakıp ibret alabilmektir okumak.
Okunan en güzel eser insandır bence tüm güzelliklerin eseri de olabilir, esiri de nitekim yüce kitabımız Kur-an-ı Kerim de Tin suresi dördüncü ayeti kerimede Mevla’mız yaratılanlar arasında en güzel halk edilenin insan olduğunu bildirmiştir. Özellikle bunu açıklamasının yaratılana verilmeyen irade-i cüz-iyeye sahip olmamız ve bunu kullandığımız takdir de doğruyu bulacağımıza işarettir.
“ Lekad haleknal insane fi ehseni takvim “Tiin/4
Bütün imkânlarımız bir iken aynı beyne sahipken başarıya bize verilen emanete sahip çıkarak hakkını vermemizin tek ihtiyacı onu şekillendirecek motive edecek bir destektir ki, Hayat yolunda bize en yakınımız anne ve babadır.
Bunun içindir ki, eğitimin başlangıç noktası ailedir.
Evladımızın harika bir sistemle Ve donanımla dünyaya geldiğini ve bu donanımı kullanabildiği oranda da mükemmelleşeceğini bilmiyoruz.
" insan bilmediğinin cahilidir"
Bize verilen emaneti tüm donanımıyla yetiştirebilirsek ne mutlu bize!
Ahlaki maddi ve manevi bilgiler ile sağlıklı bir birey yetiştirmek mümkün ki
Tarihte örnekleri vardır…
Eğitimin temeli öz güvendir.
Özgüveni çocuğa verebilmek için Öncelikle anne ve babanın evladına güvenmesi ve bu duyguyu ona her fırsatta hissettirmesi gerekmektedir.
Biz evladımızın İstanbullu alacağına inanmışsak eğer, onu İstanbullu alacak şekilde yetiştirmeliyiz.
Hatta çok büyük bir güven vererek tahtımızı evladımıza bırakarak Manisa' ya çekiliriz.
Bu bir babanın oğluna öz güveninin yansımasıdır.
Burada 2. murat oğlu Mehmet'e şu mesajı vermiştir “Ben sana o kadar güvendim ki daha On iki yaşındayken tahtı bıraktım. Bugün olmazsa yarın ama mutlaka İstanbul’u almalısın,"
Bu şuurda yetişen delikanlı," 70 yaşındaki veziri Çandarlı Halil Paşanın "Oğul, yaşın küçük, İstanbul defalarca kuşatıldı fakat alınamadı. Ümmet-i Muhammed'in ordusunu. Evladını boşuna ateşe atma, fethin daha zamanı var. Bekle" sözüne Kendinden emin bir şekilde "Lala, ya ben İstanbul'u alırım ya da İstanbul beni" Cevabı ile kendisine verilen özgüveni insanlığın donanımını ahlaki eğitimi ile mükemmelleştiğinde ki başarıya hedefe yürümenin mükemmelliğini ifade etmiştir ki,
Artık mesele bitmişti, gemiler yakılmıştı, geriye dönüş yoktu ve İstanbul alındı.
Tarihimiz bu örneklerle doludur. Evet, zor başarılır, imkânsız zaman alır.
Bunun için gerekli tek şey
Başarıyı görebilecek mücadeleci inançlı bir insan yetiştirebilmektir.
Edison okulda başarısızdır. Öğretmenleri" bu okuyamaz" diyerek geri gönderirler; fakat annesi devamlı oğluna "oğlum ben sana güveniyorum, sen her şeyi öğreneceksin" diyerek evinde bütün bildiklerini taviz vermeden özel öğretmen gibi daha fazlasıyla ilgi ve şefkatiyle vermeye çalışmış
Ve en nihayetinde Edison Dünyayı aydınlatan lambayı bulmuştur.
Bilim ve sanat spor ve her alanda başarıya giden yolda temel anne ve babadır ve onun üzerindeki Sevdiği insanların etkisidir.