Sahip olduğumuz hastalık, yaşantımızı etkilese de o süreci telafi ederek geleceğimiz için her geçen gün mücadeleye devam ettiğimiz gibi bedenimize etkisi olmasa da ruhumuzdaki çocukluktan kalma ailevi yaralarımızın bilinçaltı ve düşüncelerimize yansıyan sorunlarla da aynı şekilde mücadeleyi bırakmamalıyız. Hepimizin başına gelebilecek deprem ve kaza gibi çeşitli afetler vardır. Bu afetler hem maddi hem manevi etkileneceğimiz felaketlerdir ve bunların en büyüğü ailevi yıkıntıdır.
Yıkıntılardan bahsetmişken bunların başın daha doğrusu her işin başı olan, doğumdan ölüme her şeyin kapısı olan ve anahtarı bir dişi ve bir erkekte saklı olan evlilikten bahsetmeliyiz her şeyden önce, ben evliliği, arabanızla çıkacağınız uzun yol seyahatine benzetiyorum. Kişiler önce kendi şartlarına uygun araba seçerler. Çıkılacak yolculuğun öncesi tüm hazırlıklar yapılır ve sonra mutlu bir başlangıcın ilk adımı atılır.
Yolculuğumuzda yön belirlenmiş, gidilecek yol belli bile olsa harita ve levhalardan yararlanmak en sağlıklısıdır. Yolculuğun güvenirliği için uygun görülen hız sınırları ve uyulması gereken kurallarla dolu yol bizi beklemektedir. Sinyalleri, firen, hava şartlarına göre sileceklerin yerinde ve doğru kullanmamız sonucu güzel bir yolculuk yapılabileceğini düşünürsek, aksi halde, bir anlık sabırsızlığın, dikkatsizliğin telafisi mümkün olmayan kazalara sebebiyet verdiği gibi evlilik yolculuğunda da aynı hassasiyet gözetilmesi ile mutlu bir evlilik sağlanabilir.
Direksiyonda yapılan en küçük hatanın kaza ile sonuçlanması muhtemel olduğu gibi, evlilikte de en küçük hatanın telafisi olmayabilir. Ehliyetsiz sürücü ile yola çıkılmadığı, sınava tabi tutulmadan ehliyet sahibi olunmadığı gibi evlilik içinde sınavlardan geçip ehliyet sahibi olunmalı diye düşünüyorum. İmkânsız gibi görülen bu düşüncem; evliliğin hassasiyeti ve sorumluluğunu ayrıca toplum ve insan gelişiminin aileye bağlı olduğunu düşünmek gerek ve buna bağlı olarak; iki tarafın sebep oldukları “evlilik” isimli kazada ağır yaralanan daha kötüsü hayatını, geleceğini kaybeden çocuklar olmasın istiyorum. Günümüzdeki tüm sorunların kaynağı olan insan için temel, kök dediğimiz ailevi sorunların çözümü ile diğer sorunların kendiliğinden çözüleceğine inanıyorum. İnsan ve gelişimi en iyi ifade eden “Ot kökün üzerinde biter “ atasözü ile yazıma son veriyor ve sizleri kök gelişimine davet ediyorum...
Saygılarımla…