Bugün güneşi, küçük bir yerleşim yerinde batırdım. Yer ismi özellikle belirtmiyorum.
Belki de sizin yaşadığınız yerdir ya da kendi yaşamınızdan kesitler bulacağınız yerdir…
Küçük yerleşim yerlerinde bir ana cadde vardır. Ana cadde üzerinde ise sağlı sollu
dükkanlar vardır. Caddenin ortasında bir göbek olur. Saat kulesini de unutmamalıdır. Tarihi
bir cami olmazsa olmazlardandır. Bundan tam otuz yıl kadar önce küçük yerleşim yerleri her
ihtiyaca cevap veremezdi. Ama artık öyle mi? Aranan her şey bulunabilir. Demek ki
gelişiyoruz!
Yazıyı kaleme alırken tarihte Türklerin şehirler kurmadığını öğrendim. Daha çok
şehirleri fethetmişler. Ülkemizdeki şehirler Avrupa’dakiler gibi değildir. Daha çok köy, kasaba
ve şehir karışımıdır. Neden derseniz? Halk şehirde de olsa tıpkı köydekiler gibi yufkasını,
tarhanasını, salçasını kendi yapar. Büyükşehirlerdeki gıda sektörünün zincir mağazalarından
birini bu küçücük yerde görünce şaşırmadım. Yaşanılan yerler; bir yanıyla köy, bir yanıyla
kasaba, bir yanıyla da şehirdir.
Burada herkes birbirini tanır. Yemek yediğim yerde televizyon tamircisi sordum
hemen tarif ettiler. Tamirciye giderken tatlımı yemeden geçmedim. Ahşap ürünler satan
dükkana dönüşte uğrayacaktım.
Küçük yerlerde kaybolmuyorsun. Büyük yerler öyle mi kaybolup kendine
yabancılaşıyorsun. Küçük yerlerde ruhun ve bedenin birdir. Ama büyük yerlerde ruhun ayrı
bedenin ayrı alemde gezer, zaman su gibi akar. Küçük yerlerde zaman yavaşlar. İster istemez
insan da yavaşlar.
Telefonumla sokağın fotoğrafını çektim. Sanki masal diyarından çıkmış gibiydi.
Küçük bir çay ocağı, iki sokak arasında fırın, önü hırdavat dolu dükkan, berber, emlakçı yan
yana uzayıp gidiyordu. Eski ile yeni birbirine karışmıştı.
İlber Ortaylı insanlar emekli olunca küçük yerlerde değil sokaklarında kaybolacağı,
yeni yerlerini keşfedeceği büyüklükte bir yerde yaşamalıdır der. Bana ilginç gelmişti üstüne
düşündüğümde çok haklı. Emekli olunca hayat yavaşlar. Hayata yeni yerleri keşfederek renk
katmalıdır.
Ara sıra maviliklere olmasa bile yeni yerlere yelken açın bakalım neler
keşfedeceksiniz? Çok uzaklara değil yakınınızdaki yerlere bir bakın bakalım neler
göreceksiniz?
Sokağa karışın mesela çaycısıyla, manavıyla, tatlıcı, tamircisiyle konuşun. Sohbet
edin, zanaatlarını kendilerinden sonra sürdürecek, yeni nesiller yetiştiriyorlar mı? Ben ahşap
ürünler satan ustaya sordum kendi çocukları devam ettirecekmiş. Bu beni sevindirdi. Ustası
ile kaybolup gitmeyecek ürünlerden satın aldım.
Küçük yerler yavaşlamak isteyenler için en iyi yerlerdir. Etrafınıza bakın bakalım
yazıda bahsettiğim yer sizin yaşadığınız yer mi?
Muazzez TOĞRUL