DUA 
Bıçak soksan gölgeme,
Sıcacık kanım damlar.
Girde bak bir ülkeme:
Başsız başsız adamlar...
Ağlayın, su yükselsin !
Belki kurtulur gemi.
Anne , seccaden gelsin;
Bize dua et, emi ! 
 
Necip Fazıl Kısakürek   

    Yolda hiç dikkatinizi çekiyormu bilmiyorum. Parklarda yatan evsizler, sokaklarda dilenenler ve intihar eden insanlar o kadar çoğaldı ki! Sokakta yatan insanların bir kısmıyla konuşma imkanı bulduk çoğunun evine icra gelmiş. Eşyalarını almışlar ev sahibide sokağa atmış.

      Çaresizce onlarda parklarda yatmaya başlamış. Hatta Kadıköy caferağa mahallesinde bir ana-oğul aynı şartlarda sokakta yatıyordu. Haber yapalım, sesinizi duyuralım dedik kabul etmediler. Başımız iyice belaya girmesin dediler. Korkuyorlar anlayacağınız. Dilenen insanların artık yüzlerindeki ar damarını yırtmak zorunda kalan insanlar olduklarını biliyoruz. Yoksa kimse kimseye el açmaz. İntihar eden insanlar onur mücadelesinde yenik düşmüş insanlar.

      Adam ailesini pikniğe götürüp evde birşey unuttum diye geri dönüyor ve kendini 9. kattan aşağı atıyor. Veya başka hikayeler çıkıyor altından. Acı hakikaten acı. İnancımız gereği büyük günah olduğunu bile bile canına kıymak! Bunlara bir tür savunma mekanizması geliştirebilirsiniz. Şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı diye. Ama olan olmuş insanlar tutunamamışlar hayata ve birer birer kayıp gitmişler. Beri tarafta bütün bu olan bitene kayıtsız bir toplum var ortada.

     Sosyal medyada nerede kebap yediklerini anında paylaşan Belediye Başkanı Basın Danışmanlarından tutunda, kahvenin yanında çikolatalı kekin ne kadar leziz olduğunu paylaşan duyarsız insanlara kadar. Ve iktidarı ele geçiren insanların rant kavgaları. Bugün bir haber okudum T.H.Y İnsan Kaynakları Gen.Müd.Yardımcısının maaşı 25 bin tl ayrıca yılda 4 maaş ikramiye!!! Kaynak gösterebilirim soran olursa. Daha bunu ifadelendirmeden diğer gazeteci arkadaşlarımdan  böyle niceleri olduğunu ve dahada yüksek paralar aldıklarını birde tüm masraflarını ya bağlı oldukları kurumlara yada iş yaptıkları vatandaşa ödettiklerini öğrendim. Şimdi burada bir duralım...

     Şöyle bir silkinelim ve kendimize gelmeye çalışalım. Ne oluyor bize? Biz böyle bir toplummuyduk? Bu canavarı bizmi yarattık? Seküler din mantığıyla hareket eden  maddiyatçı, herşeyi parayla ölçen, maneviyatı sadece göstermelik bu yapıyı biz mi kurduk? Her an sorgulanmaya alınma korkusuyla hiçbirşey yazamayan bu toplumu bizmi ürettik? Hükumetteki insanları maneviyatçılar diye biz seçmedik mi? Peki ne olduda böyle oldu? Gücü eline geçiren zenginleşti, semirmeye başladı, haram helal gözetmeden torununun torununu düşünerek mal yığmaya başladı. Yeni kurdukları site toplumuyla vatandaştan kendilerini izole edip duvarların arkasına sakladılar. Kapılara da o vatandaştan güvenlikler koydular. Herkesin altında siyah cipler, son model araçlar...Son günlerde dikkat ettiniz mi caddelerde  son model araç sayısının artışına? Kimse kimseyi umursamıyor, vurdumduymazlık, aymazlık almış başını gidiyor. Özal ve ailesi bir hayli ileri gitmişlerdi halk onları cezalandırdı.

      Çiller ve ailesi çok ileri gittiler halk onları da cezalandırdı. Ecevitin son hükumetinde yaşananlar zaten dün gibi. Esnaf yazarkasa atmaya kadar yöneldi. Pekala bunlara ne oluyor yahu? Hatırlarmısınız hükumet olur olmaz o dönemin Başbakanı A.Gül Başbakanlık binasının önündeki  engelleri kaldırtmış ve 'Halkla Başbakanı bütünleşecek artık!' demişti. Peki bugün ne olduda bu kadar kıyıcı, bu kadar acımasızca bu halka bu muamele layık görülüyor. İşte sorular cevaplarıda bende ama... Yazacak o kadar çok şey var ki...Kentsel dönüşümden, soldaki başsız milyonlara kadar. Ben sadece vicdanınız kaldıysa eğer size seslenmek istiyorum; Ey vicdan sahibi Allah gazabını göndermeden başını kumdan çıkar. Yoksa öyle bir bela verirki ne namazın kurtarır seni nede....
 
Sağlıcakla kalın.