Sivil Haber
2013-11-14 14:31:11

İLETİŞİM

14 Kasım 2013, 14:31

 İLETİŞİM

Biz yeryüzünde yaşayan insanoğlu olarak sesleniyorum ve konuşmadan edemiyorum, biz ne zaman nerde ve nasıl bir yanlışlık içine düştük ki, bu gün yaşantımızda gelişen olgular bizi bir birimizden uzaklaştırmaya başladı. Bir iletişimsizliktir gidiyor sonumuzun nereye varacağını bilmeden bu iletişim açlığında iletişimden mahrum ve iletişimden solgun …..

Sürekli şikayet ettiğimiz, eksikliğini hissettiğimiz hele ki böylesine sınırsız denecek kadar teknolojiyi takip eder haldeyken, iletişim için tüm imkanlara sahipken nedendi bu iletişimsizliğimiz? İletişimin en çok kurulması müsait olan bu çağda, kalabalıkların arasında yalnız bireyler halini almak; sonuç, bilinmezlik değil aslında, ama bilinmezliklerin nedenlerini düşünmeden de olmuyor aslında.

İletişim dendiğinde aklımıza gelen karşılıklı iki birey ve arada yapılan aktarımdır. Fakat bundan önce asıl iletişimin birinci şartı bireyin kendi ile uyum içersinde olması, öncelikle kendi istek, arzu, beklenti ve sorunlarını, beklentilerinin bilincinde kendinden haberdar artı ve eksileriyle barışık, evvela kendinde kabul görmüş olmalıdır.

Bireyin kendini kabullenmişliği; kendini sevmesine ve bu sevgi sayesinde düşüncelerinde esneklik farklı görüş ve fikirlere açıklık ile empati anlayışı ile insanlığa açık olacaktır. Gereksiz kısıtlamalar, sınırlar aşılmaz engelleri olmayan ileriye dönük düşünebilen geçmişiyle değil geleceğe umut dolu pozitif düşünen birey olacaktır.

Bu duygu ve düşünceleri taşıyan bireylerde oluşan özgüven duygusu insanın ruhuna değil her hareketine sirayet eder, “Özgüven ruhun iskeleti gibidir” nasıl ki bedeni ayakta tutan kemik sisteminde kırılma, çatlama, aksaklıklar olduğunda bedenen duruşumuzda bozukluklar meydana geliyor ise ruh ve bilincimizi ayakta tutan siztemimiz hasar gördüğünde de düşünce, algılama ve yansıtmada da aynı bozukluklarla karşılaşırız.

Sağlıklı iletişim için sağlam bir özgüven gerekmektedir. Bedenen kemiğimizde hissettiğimiz ağrı ve sancılar gibi zedelenmiş zayıf kuvvetlendirilememiş öz güvenimizin de düşünce ve kararlarımızdaki sancılarını ağrılarını hayatımızda hissederiz Salon penceresi kapalıyken karşı komşusunun yıkanmış çamaşırlarını kirli gören bayanın kıssası gibi, kendi kusurlu olan kişi karşısındaki birey de kusur arayışı içerisindedir. Kusurlu olan bir başkasındaki kusurları görür. Bu güvensizliğimizin düşüncemize sirayet eden bir hastalığıdır.

Ancak sağlam bir özgüven sahibi hayatındaki kişilere içindeki ışığı enerjiyi yansıtabilir. Kendi içindeki barışın dışa yansıyan pozitifliği ile hayatındaki kişileri çıkarsız severek, rahat, sağlıklı iletişim sağlayabilir ki, en sağlıklı iletişim güven ve sevgiyle kurulandır.

Benliğinde kendi ile iletişim kuramayan, gerektiğinde temelindeki eksiklikleri onaramamış kendi ile yüzleşme tefekkür dediğimiz iç muhasebe ve soruları yanıtsız kalmış kararları, düşünceleri perdelenmiş bir birey özgüven ışığını yakamamışken dışını ne kadar aydınlatması beklenebilir ki? Mum misali; aydınlatmak için öncelikle yanmak gereklidir. İçimizde geçmişin tüm karanlıklarını yakıp düşünce ve sağlıklı kararlar ile aydınlanmadıkça sağlıklı iletişim kurmamız beklenemez. Bunun sonucunda her olayda bir memnuniyetsizlik, bir kusur arayışı benliğini aklama gibi sayısız sorunlar iletişimde olduğu karşı kimlikler ile arasında setler, duvarlar haline gelerek, sevgi ve güven veremeyen bireyler sonucu, aşılmayı bekleyen sorunlarla dolu hayatı anlamsız olduğu düşüncesiyle kendini ve çevresindekileri mutsuzluğa sevk edecektir. Kendine merhaba diyebilen kendini fark etmiş bir birey karşısındakinde makam, mevki, menfaat çıkar gözetmeksizin insanlarla iletişim kuracağı gibi iletişime geçtiği kişilere de değer verildiği, fark edildiği sayıldığını hissettirdiği için herkes tarafından sevilen ve verdiği, değer ile değer gören birey olacaktır. “KİŞİNİN DEĞERİ KARŞISINDAKİNE VERDİĞİ DEĞER KADARDIR” .

Bazen de iletişime aç olan bir insanın dışlanması insanda öz güven yitimine neden olarak onun içe kapanık ve iletişim sistemlerinde hasarlara yol açmasına sebebiyet verir. Bu tür durumlarda insanın saygısı devreye girer ki bu devirde artık o duyguya hasretle bakıyoruz. Ah nerde o eski günler diye…

“Bardak dolmadan taşmaz” kişi kendinde olmayanı yansıtamaz iletişim için karşımızdakinden evvel kendimizi tanımalıyız.

Unutmamak gerekir hepimiz bir yansımayız ruhumuzdan cesede vuran.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.