“Doğu Akdeniz Güvenlik Sorunu ve Kıbrıs’ın Geleceği”

“Doğu Akdeniz Güvenlik Sorunu ve Kıbrıs’ın Geleceği” konulu konferansta konuşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı, Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Rum Yönetimi’ni adanın tek temsilcisi olarak üye kabul etmesini, Kıbrıs Sorunu’nun çözümündeki en büyük engel olarak gördüğünü söyledi.

 “Doğu Akdeniz Güvenlik Sorunu ve Kıbrıs’ın Geleceği”

 İstanbul Aydın Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Kulübü’nün düzenlediği “Doğu Akdeniz Güvenlik Sorunu ve Kıbrıs’ın Geleceği” konulu konferansa katılan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Mustafa Lakadamyalı, Kıbrıs Sorunu ve çözüm çalışmalarını değerlendirdi. 


Konuşmasında Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Kıbrıs Sorunu’nun çözümünü yavaşlattığını ileri süren Mustafa Lakadamyalı, “Kıbrıs konusu artık içeriğinden ziyade, bitmek bilmez müzakereler olarak bilinmektedir. Bu yargı haksız değildir aslında. Kıbrıs Sorunu’na çözüm arama çalışmaları kırk dört yıldır devam etmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti müzakerelere başından beri bir zaman sınırı getirilmesini istedi,  çünkü müzakerelerin çözüm odaklı olması için takvim ve bir yol haritasının olması bizim için önemliydi. Biz Türk tarafı olarak bu konuda Birleşmiş Milletler’in daha aktif bir rol oynamasından yanayız,” dedi. 
Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için Avrupa Birliği’ne de önemli bir rol düştüğünün altını çizen Mustafa Lakadamyalı, “Kuzey Kıbrıs Rum Yönetimi’nin aslında adanın tek temsilcisi olarak Avrupa Birliği’ne üye kabul edilmesi çözüm konusunda önümüzdeki en büyük engeldir. Kıbrıslı Türklerin yer almadığı Kıbrıs, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün de deyimiyle ‘Yarım ülke olarak Avrupa Birliği’nin üyesidir’. Bu durum Kıbrıslı Rumlara büyük bir güç vermektedir ve iki halk arasında bir eşitsizliğe neden olmaktadır. Ayrıca bu durumdan güç alan Rum liderlerin siyasi çözüm olarak Kıbrıs’ta kendi çözüm parametrelerini Kıbrıslı Türklere dayatabilecekleri umut etmelerine neden olan bir durumun yaratılmasını sağlamıştır. Rumlar ayrıca AB’ye üyelik müzakereleri bağlamında Türkiye’ye de baskı uygulayacağını ve Türkiye’nin Kıbrıs üzerindeki etkisini azaltabileceklerin düşünmektedirler,” şeklinde konuştu. 
Güney Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’ne dönem başkanı olmasını da eleştiren Lakadamyalı, bu durumun Kıbrıslı Rumlar ile Kıbrıslı Türkler’in adada güç paylaşımının aynı olmadığının bir göstergesi olarak değerlendirdi. 
Doğu Akdeniz’de hidrokarbon araştırmaları konusuna ve bu konuda Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kendi başına hareket etmesini de eleştiren Büyükelçi, “Kıbrıslı Türkler,  adanın üzerinde ve etrafında tüm doğal kaynaklar üzerinde eşit hakka sahiptirler. Bu durum uluslararası anlaşmalarla da tescil edilmiş bir haktır. Rumlar tüm bu anlaşmaları ve Türklerin haklarını göz ardı ederek tamamen tek yanlı bir sondaj faaliyetine giriştiler. Bu aslında adada Kıbrıs Çözüm Müzakereleri’ni sekteye uğratması bir tarafa, bölge içinde bir kriz oluşturacak bir adım. Çünkü Doğu Akdeniz yarı kapalı bir deniz ve Uluslararası Hukuk, yarı kapalı denizlerde bütün ülkelerin hak ve çıkarlarının gözetilmesini ön görüyor.  Rumlar tüm bunları göz ardı ederek ikili anlaşmalar yapmak suretiyle bu konuda tek taraflı adım atmışlardır. Bu durum Doğu Akdeniz için ciddi bir krizdir,” diyerek konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Rum tarafı bölgede ciddi kriz ve çatışmaya sebep olabilecek bir adım atıyor. Fakat hem petrol konusu hem de Türkiye’den gelen su konusu iki tarafın işbirliği yapması durumunda önlerinin ne kadar açık olduğunu gösteriyor. İki taraf bu konuda işbirliği yaparsa karşılıklı bundan zarar değil fayda göreceklerdir. Bundan sadece taraflar değil, bölge de bu fırsattan yararlanmış olacaktır. Bölgede barış ve istikrar sağlanacaktır.”
Son dönemde Türkiye ile yapılacak iki önemli proje konusunda heyecan duyduklarını da belirten Lakadamyalı, “Son dönemde Anavatan Türkiye Kıbrıs’a yönelik iki dev projeyi hayata geçirdi. Sürekli bir hayaldi, Türkiye’den Kıbrıs’a su getirilmesi; şu anda bu proje somut bir şekilde ilerlemektedir. Yüz altı kilometrelik bir boru hattı ile KKTC’ye yılda 75 milyon metreküp su getirilmesi ön görülmektedir. 7 Mart 2014 tarihinde bu projenin bitmesi planlanıyor. Bu projeye paralel olarak Türkiye’den elektrik enerjisi nakledilmesi projesi de yürütülmektedir. Onun da 2014’e kadar tamamlanmasını bekliyoruz. Projeler Anavatan ile KKTC arasındaki var olan bağlılığı pekiştirmekle birlikte diğer taraftan adanın Anadolu’nun da bir uzantısı olduğunu ve jeopolitik bakımdan Türkiye’den ayrı düşünülemeyeceğinin vurgulaması bakımından önemlidir,” şeklinde konuştu. 
Konferansta, Şubat 2013’de Rum tarafında yaklaşan başkanlık seçimlerine de değinen Mustafa Lakadamyalı, Rum tarafında yapılacak seçimlerin sonucunun adadaki sorunların çözümü konusunda yürütülen çalışmaların ilerlemesinde etkili olmayacağını düşündüğünü söyledi. 
Kıbrıs Türk tarafının sorunlara her zaman sorunlara çözüm üreterek yaklaşmaya çalıştığını vurgulayan Büyükelçi konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı:
 “Kıbrıs Türk tarafı çözüme yönelik kararlılığını kanıtlamış ve bu yönde siyasi iradesini ortaya koymaya devam edecektir. Önümüzdeki dönemde önümüzü açacak tek gelişme Birleşmiş Milletler’in bu görüşmelerin dört yıldır neden sonuç vermediğini, neden bu zeminde hala bir çözüme ulaşılmadığını tarafsız ve objektif bir şekilde değerlendirmesidir. Bu değerlendirme sonucunda önümüzü görebileceğimizi düşünüyoruz.”




SİVİL HABER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209