Particilik sıkıcıdır Saadet’e geç

Her geçen gün, yarının kurulması fikri yerini, yarının kurtarılması endişesine bırakıyor.

Particilik sıkıcıdır Saadet’e geç
 Her geçen gün, yarının kurulması fikri yerini, yarının kurtarılması endişesine bırakıyor. Sosyolojik olarak başlayan bu etkileşimin, umutları sürekli ertelediği ve ekonomik risklerle siyasi boyutlara ulaşabileceği de artık kaçınılmaz bir gerçektir. Daha düne kadar hepimizin göğsünü kabartacak sonuçlar olarak sunulan bütün gelişmelerin bugün bir anlamı kalmamıştır. Çünkü bugün, Türkiye’nin haktan, hukuktan, mazlumlardan ve doğrudan yana olacak güçlü ısrarı tükenmiştir.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki; yarını kurtarmak, düşman üreterek gerçekleşemez! Bunu görmek için “ne dediler, ne oldu” diyerek geçmişi gözden geçirmek gerekiyor. “Statükoya dayamış bir parti değiliz” diyenler, mevcut yapının en büyük bekçisi haline gelmiştir. “Hiçbir zaman ‘her yol mübah’ demedik” diyenler, bugün her yolu mubah görerek yeni bir istiklal savaşı başlatmıştır. “Biz bu yola belli makamlara çıkma hırsıyla çıkmadık” diyenler, şimdi ise “buyurun devirin o diktatörü” demektedir. Milli bir siyasetten uzak kalanların, taşıdıkları dünya görüşleriyle yaşanmakta olan sorunun ciddiyetini bile kavramaktan acze düştüğünü görmek bugün büyük bir önem arz ediyor.

Bu durumda, alışıldık ve bildik siyasetlerden medet ummaya çalışan, çalıştıkça yorulan, yoruldukça umudu tükenen halkın idraki şunu haykırıyor: İnsanı kaybedenin ömrü uzun olmaz. Çünkü güç ve iktidar sahibi olmanın getirdiği kibir görüntüsünün değerlerin yozlaşmasıyla tetiklediği ahlaki çürüme devletin içeriğini ve kapsamını tamamen ihmal etmiştir. Kutuplaşma sonucunda ise vatandaşımız, devletin kurumsal yapısıyla ilgili çarpıtılmış, basitleştirilmiş fikirlerle gerçeklikten uzaklaştırılmıştır. Bugün, önemli ve kalıcı işleri bırakıp günü kurtarmanın derdine düşenler, problem üreten sistemin kendisiyle uğraşmak yerine cemaatlerle uğraştıklarının farkına ne zaman varacak?

Particilik sıkıcı olmaya başladı. Geçici bir başarı uğruna, ülke açısından kalıcı hasarlar oluşturan bu sistem bir zihniyet problemi yaşamakta olduğunu ne zaman göreceğiz? Bu sistemi temsil eden, ister iktidar olsun ister muhalefet olsun hangi parti seçilirse seçilsin sonucun değişmeyeceğini ne zaman anlayacağız? Sadece gelecek seçim için değil, gelecek nesil için de çalışan bir parti arayışına bugün başlamayacaksak, ne zaman başlayacağız?

Artık farklı okumalar yapılmalıdır. “2001’den bu yana devlet içinde güçlenmiş, iktidar olmuş bir partinin, artık gücün dilini kullanıyor” olması bu okumaları yapmak için yeterli göstergedir. Her şeyin pazarlığa tabi olduğu “tüccar siyaset”ten farklı bir düzeye sahip ve asrın idrakine söyleyeceği sözleri bulunan bir ufkun algılanması bu okumalara bağlıdır. Gücünü haktan alan bir liderlik anlayışı bekliyor insanlık. Çünkü liderliğin sadece benlik ve güç temelinde değil, hakkı üstün tutma ve sosyal sorumluluk bilinciyle olması gerektiği yeniden anlaşılmıştır. İnsanı yaşatmayan devleti yaşatamaz! Saadet, bunu fark etmektir.

SİVİL HABER

Güncelleme Tarihi: 12 Mart 2014, 10:15
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209