TUSKON yeni anayasada ezber bozdu

Yeni Anayasa söyleşileri kapsamında TUSKON Başkanı Rızanur Meral Haber 7'ye konuk oldu. Anayasaya ilişkin çarpıcı tespitlerini paylaştı, ekonomiye dair konularda ezber bozdu.

TUSKON yeni anayasada ezber bozdu

Hakan Göksel'in söyleşisi

Türkiye 1924'ten sonra ilk kez bir sivil anayasa yapacak... Diğer dönemler hep darbe sonrası tepki anayasaları oldu... Mecliste 4 partinin mutabakatı ile Cemil Çiçek Başkanlığında Anayasa Uzlaşma Komisyonu kuruldu ve çalışmalarına devam ediyor. Son derece çetrefilli bir iş Çiçek'in deyimi ile 'dağı yerinden oynatmak kadar zor' iş...

Haber 7'de bu işte pay sahibi olmak için kolları sıvadı. 28 Şubat'ın yıldönümünde Türkiye İşadamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral'i Haber 7'de ağırladı. TUSKON Başkanı Meral'in Yeni Anayasa tartışmalarından, ekonomiye  birbirinden dikkat çeken açıklamaları oldu.

Yeni Anayasada dokunulmaz maddelerin olmaması gerektiğini düşünüyor. Kürt sorunu konusunda çarpıcı tespitlerinin yanı sıra yeni anayasanın sihirli bir değnek gibi algılanmasının doğru olmayacağına inanıyor. Bu zamana kadar taslaklarından basına yansımayan konuları da paylaşan Meral, Jandarma Genel Komutanlığı'nın kaldırılması gerektiğini düşünüyor. Azınlıklar için teklifi de ses getirecek türden. Din ve inanç özgürlüğü ve laiklik konusunda da son derece net tavır sergiliyor.

Cari açık, enflasyon, dolar kuru, ihracat, faizler, faiz lobisi, ABD ve AB krizi ile ilgili sorularımızı da cevaplayan Meral 2012'den umutlu!

Türkiye'nin neden bir anayasaya ihtiyacı var? Bugün Türkiye'nin yaşadığı birçok sorunun kaynağı olarak 1982 Anayasası gösteriliyor. Yapılması planlanan Anayasa kürt sorunu, azınlık meselesi, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kılık ve kıyafet vb sorunlara doğrudan çare olabilcek mi?

-Artık mevcut Anayasa elbisesi Türkiye'ye dar geliyor. Her türlü hareketinin dinamiznin önünde engel oluyor... Kısacası bu Anayasa ile geleceğe yürümek mümkün değil. Bu yüzden yeni Anayasa şart diyoruz.. Tabiii Anayasayyı bütün sorunları çözen sihirli bir değnek olarak görmek doğru değil.

Bu çok iyimserlik olur ama birçok sorunun çözülmesine katkıda bulunur, yol gösterir bir de bizim şu an öngöremediğimiz yeni sorunların çıkmasını önler. Bu anlamda Anayasa çok ciddi bir ihtiyaç. Tabi bu anayasanın uygulanması da çok önemli. Sorunların çözümüne önemli katkıda bulunacağını önemsiyoruz ama hepsini çözecek diye de düşünmemek lazım..

Yeni Anayasa çalışmalarında en çok tartışılan konularında başında 1982 Anayasasının değiştirilemez maddeleri geliyor... TUSKON olarak bu konuda yaklaşımınız nedir?

Bizce yeni anayasada 'değiştirilemez madde' diye bir şey olmaması lazım. Dünya değişiyor, her şey değişiyor, bu değişimin içerisinde ihityaçlara göre anayasa da ileriki dönemlerde şekillenir. Anayasada, prensip olarak, değişemez maddelerin bulunmasına TUSKON olarak taraf değiliz...

Bu maddelerden ülkemizin 'üniter'liği konusunda tartışmayı uygun bulmuyoruz. Üniter devlet yapısından taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyoruz... Türkiye'nin resmi dilinin Türkçe olması gerektiğini ama diğer dilleri de öğrenme imkanının devlet tarafından vatandaşlara sunulması gerektiğini düşünüyoruz.. İnsanların anadillerini öğrenme imkanını devlet sunması lazım! Devletin üniterliği gibi bayrak noktasında da bir tartışma getirilmesine sıcak bakmıyoruz...

Türkiye'nin demokratik, laik, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olması gerektiğini düşünüyoruz. Ancak bu kavramların tanımlaması yapılmalı aksi takdirde muğlak kalıyor. Burada bahsedilen kavramların tanımlanması; özellikle laikliğin insanların dini inanç ve ibadetleri yapma konusunda hürriyetlerinin bir güvencesi olarak tanımlanması gerektiğine inanıyoruz.

Bu hakları kısıtlayıcı bir anlam yüklenmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Dini eğitim almak ve vermek kişilerin kendilerinin kararıdır, reşit olmadıkları durumda da velilerinin kararıdır. Bu tür kararların vatandaş tarafından verilmesi lazım. Devletin onların adına karar vermesi doğru değil...

İnanç ve ibadet özgürlüğünü kastediyorsunuz....

İnanç ve ibadet özgürlüğündeki kararlılığı, serbestiyeti kastetmekle birlikte devletin bunlara eşit muamele etmesi gerektiğini kastediyorum. Yalnız burada önemli bir nokta var, yeni anayasada özgürlükler esas olmalı!

Özgürlüklerin tek tek tarif edilmesi yerine kısıtlamaların tarif edilmesi lazım kısıtlamaların daha az olması lazım... Bizce özgürlükler tarif edilmemeli çünkü edilemez... Anayasada sadece kısıtlmalar tarif edilmeli işte o zaman daha özgür bir anayasa çıkacaktır...

-Milletin mecliste yüzde 96 gibi bir temsil oranı var. Kurucu meclis hüvviyetine sahip bir meclis var. Yeni anayasa için şartların siz de uygun olduğunu düşünüyor musunuz?

Bunun en iyi ortam olduğuna biz inanıyoruz. Şu anda kamuoyu tamamen hazır. Kamuoyunda çok büyük oranda bir konsensus var yeni anayasa konusunda... Ve seçimler öncesinde bu siyasi partilerin seçim bildirgelerine, parti programlarına da girdi.

Sayın Meclis Başkanımız Çiçek'in de ifade ettiği gibi 'bu bir vazife haline geldi!' Bu anayasanın mutlaka yapılması gerekiyor ve halk bunu bekliyor. Çiçek "Yeni anayasa partilerin millete borcu! Bu yıl mutlaka gerçekleşecek' diyor. Ve edindiğim intiba, halk bunun takipçisi olacak ve bunun mutlaka halledilmesini bekliyor... 2012 yılı bu düşüncenin hayata geçmesi için çok uygun ve 2012 bitmeden de bunun hayata geçmesi lazım!

Sizce bu yıl içerisinde yapılabilir mi?

Yapılmaması için bir neden yok! Hem zor hem de kolay... Zaten 60 tane ülkenin anayasaları tercüme edilmiş durumda... Onlara refere ediliyor. Türkiye'de bu konuda gerekli birikim de var.

- Hemen hemen bütün kesimlerin görüşleri de alınıyor...

Burada yalnız bir şeyin altını çizmek istiyorum. Anayasada herkesi dinleyeceğiz diye, zamanı çok fazla harcayıp sonra da 'yetişmedi' denilmemesi lazım. Çünkü 2013 ve 2014 seçim seneleri bu seneler içerisinde bunun sona ermesi lazım... Takvime uyulması lazım... Verilen takvime uyulursa yapılır, uyulmasını da bekliyoruz!

2013'ün başında Türkiye'nin yeni bir anayasaya kavuşacağına inanıyoruz. Tabi burada şu soru akıllara gelebilir. İktidar partinin anayasanın kabulü için 330 sandalyesi yok denilebilir... Ama biz şuna inanıyoruzki bu Anayasayı hazırlamak ağırlıklı olarak iktidar partisinin yanı diğer partilerin görevi...

Bunu bir kere Ak Parti çıkarıp koyması lazım. 'Bakın taslak bu demesi lazım' Meclise sunulabilir hale getirilmeli... Eğer bunu halk oyuna gönderme noktasından destek alamazsa, şunu net olarak ifade ediyoruz. Buna köstek olan partileri halk siler. Bunda hiç tereddüdümüz yok.

O noktadan sonra iktidar partisinin üzerine düşen bunu gerçekleştirmek ama bu noktadan sonra muhalefetten bir engelleme gelirse, bunun bedelini engelleyenler halk nezdinde ağır öderler...

Farklı gündemlerle sürecin engellendiğine dair endişelerimiz var. Anayasa süreci kısmen sulandırılmaya çalışılıyor. Kısmen de araçlar amaç gibi görünüyor. Şimdi tek tek şehirleri, dolaşma herkesin görüşünü alma vs., halen 'bize görüş vermeyen STK'lar, üniversiteler var' deniyor ama üniversitelerin görevi anayasa yapmak değil.

Belirlenen sürede verenler verir vermeyenlerin yakınma hakları da ortadan kalkar... Dolayısıyla geldiğimiz süreçte, bence hükümet de Anayasa Uzlaşma Komisyonu da Meclis Başkanı Cemil Çiçek de katkıyı sağlama noktasında üzerine düşeni yapıyorlar... Ama sürecin çok fazla uzatılmaması gerektiğini düşünüyorum. Yapılacaklar belli...

Bir de uzlaşma olan maddelerin yani tartışma olmayacak maddelerin yazımına başlanması lazım... Eğer biz uzlaşma olmayan en zor maddelerden başlarsak, aynen üniversite imtihanında en zor soruya takılıp da süreyi bitiren çocukların durumuna düşeriz... Bizim önce kolaylardan başlayıp halletmemiz lazım sona doğru da zor olan tartışmalı olan maddeleri halletmek lazım...

Türkiye'de bir Kürt sorunu ve terör örgütü PKK gerçeği var. Bu çerçeveden bakıldığında yeni anayasa bir çözüm getirebilecek mi, TUSKON'un bu konuda gördüğü tablo nedir?

Burada yeni anayasanın kürt sorunun çözümünü barındırabilecek bir altyapıyı taşıması lazım. Tek başına çözer diyemeyiz ama çözümü konusunda da engel olmaması lazım. Yani muhtelif yaklaşımlara kucak açabilecek bir esnekliğinin olması lazım... Faydası olacağına biz inanıyoruz.

Tabii burada asker sivil ilişkileri konusunda çok önemli fonksiyonları ifa etmeli veya konuları ihtiva etmeli diye düşünüyoruz.. Çünkü 1982 Anayasası hazırlandığı dönem itibariyle askeri vesayetin en ağır olduğu bir dönemde hazırlandı. Dolayısıyla o dönemdeki çarpık asker-devlet, asker-vatandaş ilişkilerinde çok ağır bir askeri tahakküm barındırıyor içerisinde...

Sıkı yönetim rejiminin veya düşüncesinin bir ürünü... Fakat aradan geçen 30 yılda gerek dünya gerek Türkiye çok büyük bir dönüşümden geçti ve artık günümüzde demokratik ve gelişmiş ülkelerde askerin görevi ve fonksiyonları çok net tanımlanmış durumda...

Dolayısıyla asker olabildiğince siyasetten uzak ve ülke savunması ile noktalara gitmiş durumda... Türkiye de bu süreci yaşıyor ve bu süreci anayasada görmesi lazım. Askeri mahkemeler konusunda ikilemler var mahkemelerde, askeri yargıtay, askeri yüksek idare mahkemesi gibi iki başlı yapı var. Bunların ortadan kaldırılması teke ve sivil konuma indirilmesi gerekiyor.

- TUSKON'un 2007'de hazırladığı bir anayasa taslağı vardı bunu güncelleyip yeniden ilgili yerlere sundunuz. Taslakta TUSKON olarak Kürt meselesi konusunda nasıl bir çözüm öngördünüz?

Yerel yönetimlerde özellikle tarım gibi bayındırlık gibi konularda yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması gerektiğini düşünüyoruz... Bunlar o bölgenin özelliklerine has kararlar ve uygulamalar... Türkiye'nin her yerinde aynı olmayan, bu tür bölgelerde aynı noktalarda yerel yönetimlerin yetki ve sorumluluklarının genişletilmesi gerektiğini ifade ediyoruz... Bu merkezi hükümeti de rahatlatır ve bu konuların daha akıcı daha seri, ihtiyaca uygun çözümüne hizmet eder.

Yerinden yönetimi mi kastediyorsunuz...

Her konuda değil ama bu konuda Türkiye'nin biraz fazla merkeziyetçi olduğunu düşünüyoruz... Yereldeki yöneticilerin uygulamalarına katkılarının artırılmasını umuyoruz...

Bu zamana kadar taslağınızda dillendirilmeyen konular var mı? Varsa neler?

Var elbette mesela bize göre Jandarma Genel Komutanlığına ihtiyaç yok... Ülkenin polis gücü var.. ABD'de mesela Jandarma benzeri bir şey yok. Emniyet teşkilatının kapsama alanı genişletilmesi lazım burada da ikinci bir iç güvenlik teşkilatının ihtiyaç fazlası olduğunu düşünüyoruz...

Jandarma Trafik diyorsunuz mesela şimdi burada jandarma sker mi, trafik mi, belli değil. Burada işin içine çok geniş kavramlar giriyor. Yetki karmaşası çıkabiliyor. Yapılan işin verimliliği de, maliyeti de tartışılıyor... Taslağımızda böyle bir önerimiz var...

Mesela azınlıklar konusunda biz Anayasada tek tek azınlık haklarını saymaya gerek yok, anayasada hak ve özgürlükleri tanımlayınca, o haklara herkesin sahip olması lazım, illa azınlık haklarını neden sayacaksınız. Bütün vatandaşların o haklardan istifade edebilmesini savunuyoruz...

Örneğin taslakta etnik ve dini konularda ayrıca madde hazırlamadık. Taslakta her birey meshebi ve inancı noktasından eğitim alma ve verme hakkına sahip olmalıdır diyoruz... Bir nokta daha var "bu eğitimler vatandaşın taleplerine göre biçimlenir..." "Devletin bu taleplerin doğru ya da yanlış olması noktasında bir hüküm verme yetkisi yoktur"

Yeni anayasaya göre devlet bireyin din ve vicdan özgürlüğünü sağlamak ve koruma konusunda sorumluluk sahibi olması lazım... Dini inançları yaşaması konusundaki bütün engeller kaldırılmalı...

Taslağımızda 'Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı devlet ile vatandaş arasında bağı ifade eder. Devlet ve devlet kurumları nezdinde vatandaşlar arasında etnik köken, dil, din, cinsiyet, mezhep, düşünce ya da başka bir nedenle ayrım yoktur.

TC'de bütün vatandaşlar eşit haklara sahiptir' diyoruz ve "herkes bu haklardan onurlu bir birey olarak yararlanır ve azınlık haklarını tanımlamaya gerek yok haklar herkes için geçerlidir diyoruz... Azınlıklara özel ne pozitif ne de negatif anlamda bir ayrımcılık yapılmaması gerekir..

İŞ DÜNYASI NEDEN YENİ BİR ANAYASA İSTİYOR >>> 2. Sayfada

Haber7

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209