Bir Hukuk Mücadelesinin Zaferi ve Derin İzleri

Bir Hukuk Mücadelesinin Zaferi ve Derin İzleri

Bir Hukuk Mücadelesinin Zaferi ve Derin İzleri
Bir Hukuk Mücadelesinin Zaferi ve Derin İzleri

 Devletin resmi belgesi kaybolmazmış!”

       Yeni Şafak yazarı Cem Küçük Geçtiğimiz 31 Mart'ta 'Devletin resmi belgesi kaybolur mu' başlıklı bir yazı yazmış ve Hasan Basri Güner’in Ergenekon'dan ceza almış Adil Serdar Saçan'ın Organize şube müdürü olduğu dönemde maruz kaldığı işkenceyi yazmıştı.


Şimdi size Hasan Basri Güner’in hukuk mücadelesinin ve araştırmalarının semeresini alışının öyküsünü akataracağız.        

   Hasan Basri Güner Ergenekon davası sanığı Adil Serdar Saçan’ın Organize şube müdürü olduğu dönemde gözaltına alınıyor, bu 7 gün boyunca ağır işkencelere maruz kalıyor.

           O sırada vatani görevini yapmakta olduğundan gözaltından serbest bırakıldıktan sonra uğradığı ağır işkencelerden ötürü hastalanıyor. Hastalığı nedeniyle Kasımpaşa Asker Hastanesi’ne sevk ediliyor. Kasımpaşa Asker Hastanesi’nde muayene neticesinde kendisine lomber diskopati ve bilateral sakralizasyon tanısıyla 15 gün istirahat uygun görülüyor ve bu yönde rapor veriliyor.

           Hasan Basri Güner gözaltı sürecinden sonra kendisine işkence yapan polislerden şikâyetçi oluyor. Bu kapsamda Fatih C. Başsavcılığı’nda verdiği ifade sırasında Kasımpaşa Asker Hastanesi’nin kendisine verdiği rapordan bahsediyor. Bu beyanı üzerine Fatih Başsavcılığı tarafından Kasımpaşa Asker Hastanesi’ne raporla ilgili bilgi soruluyor.

          Kasımpaşa Asker Hastanesi tarafından Fatih C. Başsavcılığı’na yazılan 20.06.2000 tarihli cevapta Hasan Basri Güner’e 15 günlük istirahat raporu verildiği açık bir şekilde ifade ediliyor.

         Daha sonra işkenceciler hakkında dava açılıyor. Yargılama esnasında raporla ilgili tekrar bilgi soruluyor. Mahkemeye Kasımpaşa Asker Hastanesi tarafından yazılan 20 Mayıs 2009 tarihli cevapta raporun varlığı Başhekim yardımcısı olan Günay Güneş imzasıyla ikinci kez teyit ediliyor.

        Yargılama sürecinde doğruluğu iki kez teyit edilen raporla ilgili olarak Adil Serdar Saçan tarafından ısrarla raporun orijinali talep ediliyor

            Bu aşamada, sanık Adil Serdar Saçan, yakın arkadaşı Mustafa Varlı’nın yakın akrabası Dr. Şerafettin Özer’i devreye sokuyor. O tarihte Kasımpaşa Asker Hastanesi başhekimi olan ve hakkında sahte rapor düzenleme suçundan birçok idari ve adli soruşturma bulunan Şerafettin Özer son derece ilginç bir cevap kaleme alıyor. 4 Mart 2010 tarihini taşıyan söz konusu yazıda; bütün gerçekler ilginç bir şekilde göz ardı edilerek Hasan Basri Güner’in muayene edildiğine dair güya kayıt bulunmadığı ve kendileri tarafından buna dair bir evrakın da verilmediği belirtiliyor. Şerafettin Özer 04.03.2010 tarihli yazıda ayrıca Özer Altınyuva imzalı 20.06.2000 tarihli yazının güya sahte olduğunu ifade ediyor.

          Başhekim Şerafettin Özer’in nasıl olup da böyle düzmece bir yazının altına imza koyabildiği sorusunun cevabı ise Ergenekon davasındaki telefon dinleme tutanaklarında ortaya çıkıyor. Adil Serdar Saçan ile arkadaşı Mustafa Varlı arasında geçen bir konuşmada bu ikili, Hasan Basri Güner’in de mağduru olduğu işkence davasında mağdurları yıldırmaya yönelik şantaj planları yapıyorlar. Baştabip Şerafettin Özer’in Mustafa Varlı’nın yakın akrabası olması ise mahkemeye verdiği gerçekdışı cevabı aslında açıklıyor

         Hasan Basri Güner bu gelişmeleri Genelkurmay Başkanlığı’na ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bildiriyor.

           Bunun üzerine konuyla ilgili Kasımpaşa Askeri Savcılığı’nca soruşturma başlatılıyor. Askeri savcı Öner Şentepe çok ayrıntılı bir soruşturma yürütüyor. Aynı zamanda eski Deniz Kuvvetleri                 

            Komutanı İlhami Erdil’in mahkûmiyetiyle sonuçlanan dosyanın da soruşturmasını gerçekleştirmiş olan Öner Şentepe bütün usulsüzlükleri birer birer ortaya çıkartıyor. 

          Soruşturma kapsamında Hasan B. Güner’in birlik komutanı olan İlyas Yalçınkaya’nın ifadesi alınıyor.  İlyas Yalçınkaya 11 Haziran 2013 tarihinde Hasan B. Güner’e askeri hastane tarafından verilen 23 Kasım 1999 tarihli tıbbi raporun bir fotokopisini askeri savcılığa sunuyor. 

           Savcılık Hasan Basri Güner’e verilen raporda imzası bulunan Dr. Ergun Açıksöz’ü de tanık sıfatıyla dinliyor. Dr. Ergun Açıksöz ifadesinde rapordaki imzanın kendisine ait olduğunu, raporun kendisi tarafından hazırlandığını kabul ediyor.

              Yine ifadesi alınan, Hasan Basri Güner’in muayene sürecine tanık olan İsmail Uğur Serpin isimli kişi de raporun varlığını teyit ediyor.

        Askeri Savcılık soruşturmayı daha da derinleştiriyor. Özer Altınyuva’nın mukayese imzaları ve 20 Haziran 2000 tarihli evrakın orijinalini Adli Tıp Kurumu’na inceletiyor. Adli Tıp Kurumu’nca yapılan inceleme neticesinde imzanın Özer Altınyuva’ya, mührün ise Askeri Hastaneye ait olduğu tespit ediliyor.

         Bu bulgular, Başhekim Şerafettin Özer’in “Hasan Basri Güner’e ait bir rapor yok” diyen 04.03.2010 tarihli yazısının düzmece olduğunu ortaya koyuyor. Bunun üzerine askeri savcı bu düzmece yazının nasıl ortaya çıktığını araştırıyor.

         Askeri hastanede yapılan usulsüzlüklerle ilgili olarak ifadesi alınan Selma Eren 04 Mart 2010 tarihli evrakın hazırlanmasıyla bizzat Şerafettin Özer’in ilgilendiğini bu durumu çok garipsediğini ve yadırgadığını, hatta kendisine bu konuyla ilgili neden haber verilmediğini ilgili memur Oğuz Yaşin’e sorduğunu ifade ediyor.

        Konuyla ilgili olarak ifadesi alınan hastane personeli Oğuz Yaşin de 04 Mart 2010 tarihli yazının bizzat Şerafettin Özer tarafından yazdırıldığını ifade ediyor.

        Şerafettin Özer askeri savcılıkça alınan ifadesinde 04 Mart 2010 tarihli yazıyı hazırlarken Cumhur Eryüksel, Ali Cengiz Şirin ve Nurkan Kaya’dan yardım aldığını ifade ediyor. Ancak bu kişiler Şerafettin Özer’i yalanlıyorlar.

         Askeri savcılıkça yapılan araştırma neticesinde Kasımpaşa Asker Hastanesi’nin 1999 yılına ait fizik tedavi polikliniği protokol defterinin Şerafettin Özer’in 04 Mart 2010 tarihli yazıyı hazırladığı tarihte kayıp olduğu ortaya çıkıyor.

         Görüldüğü üzere son derece sistematik ve bilinçli bir şekilde Hasan B. Güner’in 15 günlük raporuna ilişkin bilgilerin kayıtlı olduğu Kasımpaşa Asker Hastanesi, Sarıyer Subay Gazinosu, İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi ve Zonguldak Askerlik Şubesi’ndeki evraklar ortadan kaldırılıyor. Ancak Kasımpaşa askeri savcılığı tarafından yapılan detaylı soruşturma oynanan bu oyunu bozuyor ve dava açılmasına karar veriyor.

CEM KÜÇÜK'ÜN YENİ ŞAFAKTAKİ YAZISI

//yenisafak.com.tr/yazarlar/CemKucuk/devletin-resmi-belgesi-kaybolmazmis/39355

SİVİL HABER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209