Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Karaman, yabancılara toprak satışını artıran kanunun partisinin önceki gün yapılan Başkanlık Divanı toplantısında enine boyuna tartışıldığını belirtti. Şehit kanıyla alınan vatan topraklarının yabancılara satılmak istenmesine kesinlikle karşı olduklarını vurgulayan Karaman, “Buna asla müsaade edilmemelidir” dedi. Saadet Partisi’nin sorumlu muhalefet anlayışı gereği konuyu her platformda gündeme getirdiğini bildiren Karaman, bu çerçevede Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir mektup gönderdiğini açıkladı.
Mektubun detaylarını kamuoyuna açıklayan Karaman, Gül’den yabancılara toprak satışını artıran ve mütekabiliyet esasını kaldıran kanunun tekrar görüşülmek üzere TBMM’ye geri iade etmesini veya aziz milletin oyuna, yani referanduma götürmesinin talep edildiğini bildirdi.
Tapu Kadastro Kanunu’nda yapılan değişiklikle yabancılara toprak satışının 2.5 hektardan 300 dönüme çıkarıldığını anımsatan Karaman, ülke güvenliği açısından bunun çok tehlikeli bir adım olduğunun altını çizdi. Hükümetin, yabancılara toprak satışını artıran kanunu sırf rantiyecilere borç ve faiz ödemek için çıkarttığına dikkat çeken Karaman, “Bu tarihi hata şimdi de başkanlık tartışmaları ile örtülmek istenmektedir” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, konuyla ilgili olarak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderdiği mektupta öncelikle Tapu Kadastro Kanunu’nda yapılan değişiklikle gündeme gelecek tehlikelere dikkat çekti. “Türkiye’nin jeopolitik ve stratejik konumu da dikkate alındığında bu düzenlemenin, ülkemiz ve milletimiz için telafisi imkânsız zararlar ortaya çıkarabileceği konusunda ciddi endişeler taşıyoruz. Sorumlu muhalefet anlayışımız gereği bu endişeleri Zat-ı Alilerinizle paylaşmak istiyoruz” denilen mektupta, Kamalak, endişelerini 6 başlık altında dile getirdi.
‘Bu düzenleme Anayasa’ya aykırıdır’
Yabancılara satılacak her toprak parçası, özel mülkiyet alanına girecek ve uyruğu olduğu ülkenin Türkiye’ye müdahale hakkını ortaya çıkaracaktır.
‘Sattığımız toprağı geri alamayız’
Hükümet bu kanunu, ‘Aldıkları toprağı sırtlarına alıp götürecekler mi?’ gibi bir yaklaşıla savunmaya çalışmaktadır. Evet, elbette sırtlarına alıp götürmeyecekler ancak devletimiz de sattığı toprağı geri alamayacaktır.
‘Tarım arazilerinin satışı Türkiye’nin geleceğini tehdit eder’
Verimli tarımsal arazilerin önemi her geçen gün artmaktadır. Tarım arazilerini kontrol edenler, dünya ticaretini ve refah düzeyini de kontrol eder hale gelecektir. Bu çerçevede, muhtemel bir gıda ve su krizinden en fazla etkilenecek ülkelerin başında İsrail’in geldiği bilinmektedir. Bu nedenle İsrail’in Türkiye’de başka isimler altında toprak edindiği kamuoyunun gündemindeki tartışmalardan biridir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde, verimli tarım arazilerinin yabancılara satışı, milletimizin değil, yabancı ülkelerin servet ve refahını artıracaktır.
‘Karşılıklılık esası kaldırılıyor’
Bu düzenleme ile çok vahim bir hata yapılarak mütekabiliyet esası kaldırılmaktadır. Bu kıstasın kaldırılması, diğer ülkelerin lehine işlerken, Türkiye’nin aleyhine olacaktır.
‘Gelişmiş ülkelerdeki durum’
Gelişmiş ülkeler, toprak satışına ciddi sınırlama ve yasaklamalar getirmiştir. Örneğin ekonomik krizle boğuşan Yunanistan bile tarım arazisi satmamakta, sadece ‘kullanma hakkı’ vermektedir. Bu durum ABD, Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere ve İsrail gibi ülkeler için de geçerlidir. Bu nedenle hükümetin mülkiyet devrini getiren düzenlemesi gelişmiş ülkelerdeki uygulamanın da tam tersinedir ve ciddi tehlikeler barındırmaktadır.
‘İsrail ve Ermeni lobilerinin hesapları’
Topraklarımız üzerinde hesabı olan İsrail ve Ermeni lobilerinin çalışmaları da gözden uzak tutulmamalıdır. Başta İsrail olmak üzere birçok ülkenin çeşitli yöntemlerle Türkiye’de toprak satın almaya çalıştığı bilinmektedir. Bildiğiniz gibi Ermeni diasporasının topraklarımız üzerindeki hak iddiası ülkemizin uzun yıllardır başını ağrıtan bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.