İşsizlik mi? Mesleksizlik mi?

         Türk ekonomisinde 2002-2007 seneleri arasında toplam %41'lik büyüme süreci gerçekleşti. Türkiye 2008-2009 yıllarında dünyadaki küresel ekonomik krize rağmen fazla hasar görmeden atlattı.
Son yıllarda dünyada, Türkiye Çin'den sonra en büyük gelişmeyi gerçekleştirmiş, bu büyüme hızıyla 2. sırada yer almıştır.
Özellikle Türk parasındaki reform girişimi , sağlık reformu ,TOKİ projeleri ,Orta Doğu ,Afrika açılmaları ,duble yollar, KOBİ destekleri ve birçok konu öne çıkmaktadır.
74 milyon nüfuslu ülkemizin 49 milyon seçmene sahip iken 7,5 milyonluk vergi vereninin olusu dikkat edilmesi gereken bir olgudur.
1.3 Milyon girişimcimizin varlığı ülkemiz için de azdır. Bu sayı gelişmiş ülkelerde ve AB'de daha fazladır.
Uluslararası girişimcilik endeksine göre, 100 yetişkin içinde, şirket kuran insanların sayısına bakıldığında, Türkiye ancak % 4,6 ile 29. sırada yer almaktadır. Bu sayı ABD`de % 11,7, Güney Kore’de % 15, Meksika`da % 18,7, Japonya'da ise ülkemizin 3 katidir.
Türkiye de son dönemde hayvancılığa verilen destek genişletilerek devam ettirilmelidir.
Bunun yanında Türkiye’deki gelir dağılımındaki dengesizlik, adaletsizlik sorununu çözmesi için ilk yapılacak ciddi iş vergi adaletini sağlamak ve vergi reformunu gerçekleştirilmek olacaktır.
Avrupa’da özellikle ; güneyinde ve doğusunda acil bir şekilde iş arayan işsiz gençlerin bulunduğunu biliyoruz Özellikle AB'de eğitime, sosyal ve ekonomik alanlarda ne derecede önem verdiklerini görüyoruz.
Macaristan’da ise son yılların en az nüfusun olduğu dönem yaşanıyor. İstatistiki rakamlara göre Macar nüfusu tarih boyunca ilk defa 10 milyonun altına düştü. Kadın başına düşen doğum oranı 1,27, AB içerisin de en düşük oranlardan birisi. Eğer Romanlar (Çingeneler ) hesaba katılmasa oran %1’in altına düşecek. Çocuk sahibi olunması için, hükümet kadınlara üç yıllık doğum iznini yeniden yürürlüğe soktu.
Birde işsizliğin %11’lerde olduğu Macaristan da işsizlik belki bir çare olur düşüncesiyle yarı zamanlı işleri artırmanın da yollarını arıyor.
Bu çerçevede Müslüman dünyasında Türkiye en büyük ve en çeşitlendirilmiş ekonomiye sahip bir ülkedir.
Günümüz dünyası yenilikçiliğin, yatırımcı işadamının ve girişimciliğin ön planda tutulduğu dönemdir. Aynı zamanda verimlik artırılırken yenilikçi temelli altyapıları günün şartlarına adapte etmeliyiz. Gençlerimizi girişimci yapmalıyız, gençler artik nasıl memur olurum değil nasıl girişimci olurum demeli.
Bu başarıları sürükleyecek ,yeniliklere, gelişmelere açık fırsatlar konusunda gündemi önceden takip eden yatırımcı ve şirketlerimizin çoğalmasına, hayalleri olan o hayalleri gerçekleştirecek projeleri olan gençlere ve girişimcilere ihtiyaç var.
Son on yıl içerisindeki Türkiye’nin %8,9 büyümesi, bu büyüme zarfında 1,1 milyon kişiye ilave iş imkanı oluşturmuştur.
Bu konuları ortaya koyduktan sonra issizlik mi? mesleksizlik mi ?
Günümüzde işverenlerimizin birçoğu nitelikli işçi aramaktadır. Düz liseyi bitirmiş elinde mesleği olmayan gençlerimizin ülkemizde çoğalması yerine meslek liselerini çoğaltıp üniversite hedefi olmayan gençler meslek liselerine yönlendirilmelidir. Meslek lisesini bitirenlerin adı üzerinde, bitirdiği bölümlerde zaten çok kolay iş bulma imkanı yakalayacaktır.
Meslek liselerinin bir an evvel önünün açılması gerekmektedir.Meslek liselerini bitiren gençlerin üniversite sınavına düz liseyi bitirenlerle en azından aynı şartlarda sınava girebilmelilerdir.
Kazanabiliyorsa da üniversiteyi okuyabilmeli. Mevzuat kanun ve yönetmeliklerde meslek lisesini bitiren gençlerin önü kapanmamalıdır. İşsizliğin nispeten aşağıya çekildiği bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti 100. yılında dünyanın ilk 10 ekonomi olma hedefimiz varsa ? Ki var ! O zaman meslek liselerinin önünde bulunan engeller bir an önce kaldırılmalı.
Türkiye de büyümenin gücü özel sektördür. İstihdamda ciddi artış var. Tabii bu Türkiye’nin büyümesine paralel gelişen bir neticedir. Girişimci sayınında artması gerekmektedir ki istihdamı artıralım, işsizliği aşağıya çekelim. Eğer insanların karnının aç olmasını istemiyorsanız girimcilere göz bebeğimiz gibi bakmalıyız.
Günümüzde en önemli sorunumuz işsizlik ve mesleksizliktir. Ayriyeten de meslek liseleri ikinci sınıf liselermiş gibi bir algı oluşturuldu, son yıllarda. Konuyu İmam Hatip liselerine bağlamanın da çok bir anlamanın olmadığı da anlaşıldı. Meslek liseleri Türkiye’nin birincil meselesi olmalı. Meslek liselerine giden nerdeyse %100 mutsuz. Çünkü okulu bitirdiğinde önünün kapalı olduğunu biliyor ve düşünüyor. Halbuki Türkiye’nin koyduğu hedefler nitelikli meslek sahibi gençlere elemanlara fazlasıyla ihtiyaç duymaktadır.
Üniversitelerimizin ve sanayicilerimizin işbirliği de çok önemlidir. Üniversiteler sadece biz eğitim kurumlarıyız diyemezler, dememelidir. İşbirliğini artırıcı her fırsatı değerlendirilmeliler.
Genç nüfusa sahip ülkemiz ciddi gelecek vaat etmektedir bir hata yanlış yapılmazsa. AB’ nin ve gelişmiş dünyanın elinde olmayan güç enerji potansiyeli genç nüfus Türkiye’mizde mevcuttur. Eğer bu genç nüfus istihdama katılır değer üretirse gelecekte ülkemizin önü açık olacak en büyük ekonomilerle de bas edecek seviyelere ulaşacaktır.
Üstat Necip Fazıl’ın dediği gibi,’’Zaman bendedir ve mekan bana emanettir” diye cesaretli nitelikli gençlere ihtiyacımız var. Gençlerimiz ülkemizin geleceğini inşa edeceklerinin bilinciyle yetişmeleri konusunu dikkate almalıyız.
Uzun dönemli büyüme performanslarımızı belirleyen temel unsur özellikle de müteşebbis insan varlığı ve gücüdür. Gençlerimize bu olguyu da aşılamalıyız.
İhracatımızın %65’i gelişmiş Batı ülkelerine yapmayı, dünyanın en gelişmiş piyasalarıyla rekabeti sürdürmek hatta artırmak istiyorsak nitelikli meslek sahibi gençlere ihtiyacımız gidecek artacaktır.
Ülkemizdeki İmam Hatip Lisesi mezunlarına benzer önyargıyı, Almanya'da Türk gençleri de yaşamaktadır. Bu önyargının kalkması, gençlerin iyi eğitim alması için çalışan ve mücadele veren gençler organize olarak kurdukları 'Deukische Generation' (Türk-Alman Kuşağı) adlı dernek ile kendilerinin varlığının mücadelesini veriyorlar. Kimseyi öteki gibi görmemeliyiz. Birbirinizi seven, barış içinde yaşamaya gayret eden, aynı fikirde olmasak da, anlayış gösteren, empati kuran, dünya ve Türkiye’deki adaletsizliklere karşı durabilen bir gençlik oluşmalı.
Güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir Türkiye ve dünya için çaba gösterebilecek gençliğe ihtiyaç var. Girişimcilerimizin azlığı konusu, aslında bu sorunumuzun temeli geçmişe dayanmaktadır. 1912’de ülkemizi ziyaret eden yabancı bir yazar ülkemizin yapısını tasvir ederken şu sözlerle ifade etmiştir. “Yalnız memurluk etmek, askerlik yapmak , ticaret ve sanayiye rağbet göstermemek, Türkleri eksiltmiş ve fakirleştirmiştir.
Teşebbüs fikri ve gayreti olmayınca da, kazançları sınırlı kalmıştır”
Türkiye'de her yıl işgücü piyasasına giren 800 bin gencimize, iş olanağı sağlamanın tek yolu, girişimci sayımızı artırmak, özel sektörümüzün hacmini büyütmektir. Ülkemizin nüfusunun gençliği ciddi avantajlarımızdandır. Türkiye nüfusunun yüzde 65’i 30 yaşın altında, iş üretme potansiyeli yüksek gençlerden oluşmaktadır. AB ülkeleri içerisinde en genç nüfusa sahip olan ülkemizin elindeki bu büyük gücün farkında olmalıyız.
“Balık verme, balık tutmayı öğret” sözü hiçbirimiz için yabancı değil. Gençlerimize meslek edindirip, balık tutmalarına imkan vermeliyiz. Geleceğin rekabetçi dünyasında önlerde , hedef - gündem belirleyen ülke olmak için, insan kaynağımızı en etkin şekilde kullanmak zorundayız, Gelecekten çok umutlu olmamızı gerektiren neden ise, günümüz gençlerinin, çok daha eğitimli ve donanımlı yetişmeleri, ancak bu tek boyutlu olmamalı. Teorinin yanında pratikten de haberdar olunmalı ki, üretilen değer kullanılabilir olsun. Gençlerin geleceği ülkenin, ülkenin geleceği de gençlerin geleceğine bağlıdır 
Osman ŞAHBAZ 
Makine Mühendisi President
Turkish Hungarian Businessmen Association
Budapest World Turkish Business Council Administrative Board Member
Member of the Europe Region Committee 
Türk - Macar İşadamları Derneği Başkanı  Budapeşte
DEİK-Dünya Türk İş Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi 
Avrupa Bölge Komitesi Başkan Yardımcısı