Allah'ı düşünmeyen, bilmeyen, tanımayan ve gerektiği gibi takdir edemeyen bu insanlar, doğal olarak Allah'ın dualara icabet eden sıfatını da kavrayamazlar. Dua etseler bile Allah'ın dualarına icabet edeceğinden hep şüphe içinde olurlar.
Oysa dua dünyadaki en büyük nimetlerden birisidir. Çünkü mümin dua ettiği zaman Allah'ın kendisini işittiğini ve duasına her ne şekilde olursa olsun icabet edeceğini bilir. Olayların başıboş ve tesadüfi bir biçimde değil, Allah'ın belirlediği kadere göre geliştiğinin, O'nun dilediği şekilde yürüdüğünün farkındadır. Bu nedenle, duasına karşılık görmemek gibi bir kuşkusu yoktur. Bu samimi ruh haliyle dua edenin duasını da Allah makbul görür ve kabul eder.
Allah, Kuran'da şöyle buyurmaktadır:
Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar. (Bakara Suresi, 186)
Allah, başka ayetlerde de "... sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi'ne dua ettiği zaman icabet eden..." (Neml Suresi, 61-62) olarak bildirilir ki, bu da yine samimi duaların Allah Katında mutlaka karşılık göreceğinin ifadesidir.
Dolayısıyla, Allah'ın yardımından kuşkuya düşmeden, kabul olacağına kesin inanarak dua etmek gerekir.
Allah kullarının Kendisi'ne yakın olmasını ister. Samimi bir ruh hali içinde istenen güzel şeylere karşılık verir. İnsanı sadece bir su damlasından yaratan, yeryüzünü yoktan var eden Allah için, herhangi bir kişinin duasına karşılık vermek çok kolaydır. Yapılması gereken tek şey inançla, sabırla, samimiyetle ve Allah’a güvenerek, Allah’tan istemektir.
Dua konusunda belki de en büyük tehlike, kabul olmayacağı endişesiyle, dua etmekten vazgeçmektir. Oysa ki; şunu hiç unutmamak gerekir ki, ayetlerde vurgulanan "duaya icabet" bir şeyin "aynen gerçekleşmesi" anlamına gelmez. Çünkü insan bazen kendisi için zararlı olan bir şeyi Allah'tan istiyor olabilir. "İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir" (İsra Suresi, 11) ayeti, bu durumu açıklar.
Duada istenilen şeyin geciktirilerek verilmesinin veya tamamen farklı bir şekilde icabet edilmesinin bir nedeni, Allah'ın insanları imtihan etmesi de olabilir. Allah, kullarının sabrını denemek ve onları olgunlaştırmak için vereceği nimetleri belirli bir hikmete göre belirli sürelerin sonunda verebilir.
Bu ve benzeri nedenlerden ötürü duada istenilen herşeyin hemen, tam istenildiği gibi gerçekleşmesini bekleyemeyiz. Büyük İslam alimi Bediüzzaman'ın belirttiği gibi, Allah dua konusu olan şeyin daha azını verebilir, belki de mükafat olarak daha fazlasını verebilir, ya da yukarıda saydığımız nedenlerden ötürü hiç vermeyebilir. Ancak her durumda da Allah Kendisi'ne dua edenin duasına icabet etmiştir.
didem.rahvanci@a9.com.tr
https://www.facebook.com/didem.rahvanci
https://twitter.com/DidemRahvanci
http://didem-rahvanci.com