Sivil Haber

Kamalak: Basın üzerindeki baskı Türkiye'ye bir baskıdır, kabul edilemez!

SİYASET

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, özgür basına yönelik yapılan algı operasyonuna' tepki gösterdi.

 Partisinin il kongresine katılmak üzere Adana'ya gelen Kamalak, basın mensuplarına dönük gözaltı ve baskılarla ilgili, "Türkiye için geçmiş olsun; basın mensupları değil. Çünkü sonuç itibariyle basın üzerindeki baskı Türkiye'ye bir baskıdır. Kabul edilemez bir durumdur. Gözaltına alınan arkadaşlara da geçmiş olsun, diyorum." ifadelerini kullandı.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, özgür basına yönelik yapılan ‘algı operasyonuna' tepki gösterdi. Partisinin il kongresine katılmak üzere Adana'ya gelen Kamalak, basın mensuplarına dönük gözaltı ve baskılarla ilgili, "Türkiye için geçmiş olsun; basın mensupları değil. Çünkü sonuç itibariyle basın üzerindeki baskı Türkiye'ye bir baskıdır. Kabul edilemez bir durumdur. Gözaltına alınan arkadaşlara da geçmiş olsun, diyorum."
ifadelerini kullandı.
Dünya tarihinde iktidarların yıkılmalarına yakın zamanlarda hep baskıları artırdığını; bir taraftan baskıya, diğer yandan şatafata yöneldiğini anlatan Kamalak, "Allahualem herhalde bunlarda sonlarının geldiğini hissediyorlar. Zulüm ile bir yere varılamaz. İktidar sahiplerine adil olmalarını tavsiye ediyorum. Adalet mülkün temelidir. Zulüm ve baskı ile bir yere varılamaz. Hele hele bir takım tezgâhlar kurarak, ülkeyi huzura mümkün değildir."
 diye konuştu.
Hükümetin kendisinden olmayan, kendisi gibi konuşmayan ve düşünmeyen herkesi bir şekilde suçladığını ifade eden Kamalak,"Günümüzdeki modada ‘paralelciliktir.' Bu kabul edilemez bir durumdur. Vicdan sahipleri susmayacaktır, susmaz da, susmamaları gerekir. Hakikati haykırmak icab eder. Ben vicdan sahiplerine hatırlatmak isterim ki hakikat karşısında susan dilsiz şeytandır. Bu anlamda herkes susmuş olsa bile ben Mustafa Kamalak doğru bildiğimi söylemeye devam edeceğim, susmayacağım. Çünkü bizde ne kiralık bir vicdan ne satılık bir kalem ve beyin vardır."
 şeklinde konuştu.
HIRSIZ DAHA GÜÇLÜ ÇIKTI, POLİSİ YAKALADI

17–25 Aralık ‘büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu' ile hırsızın suçüstü yakalandığını; ancak hırsızlık mekanizmasının ucunun iktidar sahiplerine dayandığını anlatan SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak, şöyle devam etti: "Neticede polis hırsızı yakalayacaktı ama hırsız daha güçlü çıktı, polisi yakaladı. Vaka açık, ne yaparlarsa yapsınlar olayları; 17–25 Aralık operasyonlarının üstünü kapatmak için kanunlar değiştirdiler, yeni mahkemeler kurdular. İsteklerine göre hakimler atadılar. Fakat olayları bir türlü kapatmaları mümkün olmadı, olamazda. Ortadaki pisliğin üzerini kapatsalar bile kokusun gizlemeleri mümkün değildir. Başbakanın Başdanışmanı Etyen Mahçupyan'ın ifadesine göre ‘AK Parti tabanının yarısından fazlası bu yolsuzlukların varlığına inanıyor. Bir bütün olarak toplumumuzun üçte ikisinden fazlası ortada bir yolsuzluğun varlığını kabul ediyor.' diyor. Vaka bu. Bu olayları yasaklamalarla, kanunla, devlet gücüyle kapatmaları mümkün değil. Kaldı ki kapatamıyorlar da; eğer kapatmak mümkün olsaydı, 9 bakanı görevden almamaları icap ederdi. TBMM'nde soruşturma komisyonları kuruldu. Şu an kırık dökük, eksik de olsa komisyon görevine devam ediyor. Bir takım gerçekler ortaya saçılıyor, dökülüyor. Buna da ‘hayır' diyemiyorlar."

‘MESUT YILMAZ İMZASI OLAN KANUNLA YÜCE DİVANDA YARGILANDI'

Yaşananlarla ilgili, "Keser döner, sap döner; gün gelir hesap döner"
 sözünü hatırlatan Kamalak, şunu söyledi: "(sanıyorum) 1998 yılıydı. Refah Yol hükümeti yıkılmış, yerine Mesut Yılmaz iktidarı kurulmuştu. Meclise Başbakan Mesut Bey'in imzası ile (sanıyorum) 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Örgütlerle ilgili bir kanun tasarı geldi. Fazilet Partisi adına meclise söz aldım. Bunun hukuk devleti ilkesiyle bağdaşamayacağını belirttim. Aynı cümleler meclis tutanaklarında var. ‘Gün gelir bu kanun sizi çarpar' dedim. Gerçekten birkaç yıl sonra Mesut Yılmaz o kanundan yargılandı. Yılmaz imzasını taşıyan o yasa ile Yüce Divan'da yargılandı. Dünyaya gelen hiç ölmeyeceğini zannediyor. Yerin altındakilerin sayısı üstündekilerin sayısından daha fazla. İktidara gelenler de hiç gitmeyeceğini zannediyor. Hayır her doğan ölecektir, her gelen gidecektir. Zalimler de gidecektir."
Türkiye'de milyonlarca insan bir ekmek parası için her türlü işe hazır olduğunu kaydeden Kamalak, israfa kaçan milyarlık saray ve araçların alınmasının milletin vicdanını rahatsız ettiğini aktardı. İktidarın baskılarından korkmamak gerektiğinin altını çizen Kamalak,"Baskılardan korkmamak lazım, bunlar geçici şeylerdir. Darbelerden falan bahsedildi. Son bir yılda gözaltında tutulan polis sayısı 35-40 civarında. Bunlar mı darbe yapacakmış. Bir bütün yoluyla ‘mahkeme yoluyla' darbe yapılacakmış. Belki sokaktaki vatandaşı ikna edebilirler ama bir hukukçu olarak benim inanmam mümkün değildir. Bunu hükümet yetkililerine de söyledim. Biz hakikati haykırmaya nefesin sonuna kadar haykırmaya devam edeceğiz."
 açıklamasını yaptı
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.