Sivil Haber

Haluk Koç, “Haramdan beslenip haramla yaşayanlar kendi düzenlerini sürdürmeye çalılşıyor''

SİYASET

CHP Sözcüsü Haluk Koç, “Haramdan beslenip haramla yaşayanlar kendi düzenlerini sürdürmek için en alçak iftiralar dâhil, her yola başvurabileceklerini ortaya koyuyorlar” dedi.

-“Hırsızlıklarının, arsızlıklarının, yolsuzluklarının, aldıkları rüşvetlerin belgeleri apaçık ortadayken, bunlarla uğraşanlara karşı yeni bir haysiyet cellatlığına soyunma senaryosuna giriştiler.”

-“Yıllardır ortaklaşa çalıştıkları yapılarla bu ülkenin yurtseverlerine, demokratlarına kurdukları kumpaslar şimdi yaşadıkları ve bu millete reva gördükleri tüm pisliklerin korkmadan üzerine giden insanlara karşı karalama kampanyasına dönüştürülmek isteniyor.”

-“Avanta ve vurgun sermayesiyle kurulan havuz bataklığının yayın organları aldıkları talimatlarla dört koldan saldırmaya başladılar. Doğrudan aldıkları talimat ve tek merkezden planladıkları senaryolar üzerinde toplumu zehirliyor, iftiraların, pisliklerin en pespayelerini sergilemekten açıkçası utanmıyorlar da.”

-“ Kim ki AKP’nin hukuksuzluğunu, demokrasiyi katledişini, yüzbinlerce namuslu yurttaşın hakkını çalmasını, yolsuzluklarını, rüşvetlerini cesurca dile getirirse şimdi ahlaksızca onları hedef haline getirme gayretine girişmiş bulunuyorlar.”

-“Memleketin tüm alanlarını peşkeş çektiler. Rütbe sırasına göre, siyasi rütbelerine göre avantalarını aldılar, çaldılar ve biz gerçek dindarları tenzih ediyorum dindarız diye geçindiler. Kendilerine karşı direnenlere, karşı koyanlara karşı gaddar, zalim oldular, zulmettiler, vurun öldürün emri verdiler.”

-“Türkiye’nin birliğine, dirliğine, bütünlüğüne, huzuruna, kardeşliğine kastettiler, bir takım emperyalist projelerin başrol oyuncusu oldular ve Vatan millet nutukları atarak siyasette takiye alanında Nobel alabilecek kadar kıvırdılar, işbirlikçi oldular.”

-“Bir tanesi diyor ki, ‘çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapar’, ‘Dekolte giyene tecavüz ederler diyor. Yani tecavüzcülere adeta gerekçe hazırlıyor, teşvik hazırlıyor. Bir densiz çıkıyor hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir diyor. Sanki kendisi kuluçkada yumurtadan çıktı.”

-“Şu lafa bakın. Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir diyor. 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenebilirsiniz diyor bir tanesi. Gelelim en baştakine, makyaj yapan kadının kaportası bozuktur diyor. Sende ne şanzıman kalmış, ne rot kalmış, ne balans kalmış. Kadın mıdır, kız mıdır bilemem diye ekliyor.”

-“Meblağ olarak Türkiye’nin en yüksek bütçesine sahip olan kurumun yaptığı bir açıklama. Flört etmek, dedikoduya mahal verecek biçimde baş başa kalmak, el ele tutuşmak gibi davranışlardan uzak kalınmalıdır diyor. Hepinizin nişanlısı olmuştur, hepinizin sevgilisi olmuştur. Buna başörtüsü takan bacılarımda dahil. İnsanın hayatını kuracağı yol arkadaşıyla niye baş başa kalmasın. Niye altında bir ahlaksızlık düşünüyorsunuz. Kafanız hep buna mı çalışıyor?”

-“Belki bunları çoğaltmak mümkün ama en iğrencini, en yaralayıcısını söyleyeceğim. En utanç vericisini söyleyeceğim. Ananızın dizinin üstünün görünmesi dahi bir tahriktir diyor. Allah belanızı versin.”

-“Bu sözü söyleyenler en başından en altına kadar hepiniz Özgecan ve benzeri kadın cinayetlerinin azmettiricisisiniz. Yürekli bir savcı varsa gider üstüne.”

-“Toplum Özgecan olayı nezdinde, tüm kadın cinayetlerine, ayrımcılığa tepki veriyor. Bataklık medyasının görevi CHP’yle paralel arasında ilişki kurmak. Sizin gözünüz kör mü? Yazık, sizin gazetecilik vicdanınız yok mu? Bu kadar mı teslim oldunuz? Bu kadar mı talimatlandırılıyorsunuz? Bırakın o basın kartlarınızı, kırın kalemlerinizi, mühürleyin vicdanlarınızı, teslim olun gidin. Biz gazetecilik yapmıyoruz, yapamıyoruz deyin toplumdan özür dileyin. Merak etmeyin aç kalmazsınız, açıkta da kalmazsınız.”

-“Bir kimsenin onuru, haysiyeti, şerefiyle oynanması bir toplumda hırsızların, alçakların, işbirlikçilerin, namussuzların ve diktatörlerin kendi gündemlerini unutturma malzemesi asla yapılamaz ve olmayacaktır.”

-“Vebal diyeceğim, günah diyeceğim, insaf diyeceğim, izan diyeceğim, gözü dönen bu karanlık yapı bu kavramlardan istifa edeli zaten çok oluyor. Ama hiç kimse merak etmesin bağımsızlaştırılacak Türk yargısı karşısında sanık olarak ifade vereceklerdir.”

-“Uydurma, düzmece ve iftiralardan oluşan Cumhuriyet Halk Partisine dönük saldırılara karşı gerekli hukuksal mücadele de hukukçularımız tarafından bugün itibariyle başlatılmıştır.”

-“Hırsızın, diktatörün kaçacağı yer yok. Kime ne senaryo çizerse çizsin inandırıcı olmaktan uzak ve kendi içinde, sarayında siyasi karantinaya alınmaya devam edilecek…”

-“Sır küpü indi saraydan. Sır küpü açılırsa ne olacak? Uluslararası istihbaratlar, Türkiye’yle ilgili takip kayıtlarında acaba bu kadroyla ilgili nelere sahipler? Sen uğraş, üç tane gazetenle uğraş, sonuçta vicdan, hak kazanır, hukuk galip gelir.”

“CHP temel toplumsal sorunlarda vatandaşın canını yakan konularda net çözüm önerileriyle toplumun huzuruna gelecektir” diyen CHP Sözcüsü ve Genel Başkan yardımcısı Prof.Dr Haluk Koç MYK Genel Başkan Kılıçdaroğlu başkanlığında çalışmalarını sürdürürken basın toplantısı yaptı ve şunları söyledi;

“Değerli arkadaşlarım hoşgeldiniz. Şuanda Merkez Yönetim Kurulunda önümüzdeki seçimlerde izlenecek olan işsizlik, genç işsizlik özellikle ve istihdam sorunuyla ilgili bir strateji ve politika tartışması yapılıyor. Diğer alanlarda olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi temel toplumsal sorunlarda vatandaşın canını yakan bu temel konularda net çözüm önerileriyle toplumun huzuruna gelecek.

Bildiğiniz gibi Türkiye’de 15 – 24 yaş arasındaki gençlerde işsizlik oranı açıklanan resmi rakamların çok üzerinde %19,9. 20’ye yakın. Bunlar içerisinde iş bulma umudunu kaybedip iş aramaktan vazgeçenler yok. Yani 20’ninde üzerine çıkıyor bu rakam. En önemli toplumsal sorunlardan bir tanesi de eğitim almış gençlerin işsizlik oranı. Bu %30’lara kadar yükseliyor bilhassa bayanlarda, kızlarda öyle diyelim. %30 eğitimli genç kadınların, kızların işsizlik oranı %30. Daha sonra kadına şiddetle bağlantılı olan kısımda bu rakamların önemi olacak.

Bir başka temel konu; şuanda Türkiye’de çıkartılan yasa gereğince biliyorsunuz genel sağlık sigortası primi toplanıyor. Bu genel sağlık sigortası primiyle ilgili 5,3 milyon kişi, mükellef prim borçlusu olarak gözüküyor ve bunlardan daha ilginç bir rakam vereceğim şimdi size. 3,5 milyonu borcundan habersiz şuanda. Dikkat edin 3,5 milyon kişi genel sağlık sigortası borcu olduğu halde de bu borcundan habersiz vaziyette yaşamını sürdürüyor ve seçimlerden önce böyle bir tabloyu bu mükelleflere açıklama cesaretini de gösteremiyorlar. Başka işlerle uğraşıyorlar onlara geleceğiz birazdan.

Değerli arkadaşlarım, çok açık ve net konuşuyorum. Haramdan beslenip haramla yaşayanlar kendi düzenlerini sürdürmek için en alçak iftiralar dahil her yola başvurabileceklerini örnekleriyle maalesef ortaya koyuyorlar. Yani hırsızlıklarının, arsızlıklarının, yolsuzluklarının, aldıkları rüşvetlerin belgeleri apaçık ortadayken bunlarla uğraşanlara karşı şimdide yeni bir haysiyet cellatlığına soyunma senaryosuna giriştiler. Yıllardır ortaklaşa çalıştıkları yapılarla bu ülkenin yurtseverlerine, demokratlarına kurdukları kumpaslar şimdi yaşadıkları ve bu millete reva gördükleri tüm pisliklerin korkmadan üzerine giden insanlara karşı karalama kampanyasına dönüştürülmek isteniyor. Ellerindeki belki de dünya basın tarihide diyebiliriz ama Türk basın tarihide diyebiliriz. Türk basın tarihinde en karanlık örnekler olarak geçecek avanta ve vurgun sermayesiyle kurulan havuz bataklığının yayın organları aldıkları talimatlarla dört koldan saldırmaya başladılar. Ne kaybettiğimiz Özgecan yavrumuzla ilgili yapılan protestolar onların gündeminde, ne diğer toplumsal sorunlar onların gündeminde. Doğrudan aldıkları talimat ve tek merkezden planladıkları senaryolar üzerinde toplumu zehirlemeye çalışıyorlar.

Şimdi bu senaryoların, bu iftiraların, pisliklerin en pespayelerini sergilemekten açıkçası utanmıyorlar da. Kim ki AKP’nin hukuksuzluğunu, demokrasiyi katledişini, yüzbinlerce namuslu yurttaşın hakkını çalmasını, yolsuzluklarını, rüşvetlerini cesurca dile getirirse şimdi ahlaksızca onları hedef haline getirme gayretine girişmiş bulunuyorlar. Günah, ayıp, hak gasp etmek, iftira, alçaklık bu kadronun elindeki son silahlar. Hırsızlıklar belgelendi. Öyle mi belgelendi? Rüşvetler kanıtlandı. Öyle mi kanıtlandı? Yolsuzluklar TBMM’de parmak kaldırarak ya da talimatla kırmızı oy vererek yüce divan aşamasından kurtulundu değil mi? Bunları yaşadık. Karun gibi zenginleştiler, hesaplarını veremediler, veremiyorlar, vermelerinin de imkanı yok. Öyle mi? Yani sadece en basiti yeni bir gemi filoya katılmış. Bunu da biliyorsunuz. Torpil, iltimas, kartvizit atamaları olağanlaştı mı? Gündelik hale geldi mi? Geldi. Bunlar birer birer açıklandı bu kürsüden. Utanmadılar, yüzleri kızarmadı bir tanesi de çıkıp yüzünü karartıp bu böyle değildir diyemedi.

Değerli arkadaşlarım, memleketin tüm alanlarını peşkeş çektiler. Rütbe sırasına göre, siyasi rütbelerine göre avantalarını aldılar, çaldılar ve biz gerçek dindarları tenzih ediyorum dindarız diye geçindiler. Kendilerine karşı direnenlere karşı, karşı koyanlara karşı gaddar, zalim oldular, zulmettiler, vurun öldürün emri verdiler. Bunları da yaşadık. Ondan sonrada evlerine gidip gönül rahatlığıyla çocuklarını, torunlarını sevebildiler.

Değerli arkadaşlarım, bunlar firavun oldular, ah aldılar, beddua aldılar, almaya da devam ediyorlar. Yani bir gün bütün bu ahlaksızlıklarının hesabını vereceklerinden hala farkındalık haline geçemiyorlar. Türkiye’nin birliğine, dirliğine, bütünlüğüne, huzuruna, kardeşliğine kastettiler, bir takım emperyalist projelerin başrol oyuncusu oldular ve bunları gönüllerince kabul ettiler. Vatan millet nutukları atarak siyasette takiye alanında Nobel alabilecek kadar kıvırdılar, işbirlikçi oldular. Bundan da utanmadılar. Siyasette yalan edebiyatını günlük kullanıma soktular, günlük tedavüle soktular. Bu yalanları ortaya çıktıkça pişkinliğin zirvesine çıktılar, yine utanmadılar, yine yüzleri kızarmadı.

Dikkat edin değerli arkadaşlarım, kafalarındaki çağdışı örümcek yuvasından fışkıran, kadını aşağılayan düşüncelerini her ağızdan çeşitli vesilelerle dile getirdiler. Ve Türkiye’nin gündemindeki en acı olay yaşanırken tüm toplum ayağa kalkıp Özgecan yavrumuzun hunharca katledilmesini, kadına karşı şiddeti protesto ederken bu süreçlerin azmettiricileri olanlar arasında şimdi paralel hikayesini Cumhuriyet Halk Partisine nasıl yamayabiliriz gayretleri baş gösterdi. Neden kadının bu dönemde son 10 yılda, 12 yılda kadına karşı şiddetin neden zirve yaptığına gelince, yani gündelik hiç kimsenin kabul edemeyeceği, kabul edilemez bu olayların gündelik vukaat haline geldiğini iyi irdelememiz gerekiyor.

Bakın değerli arkadaşlarım, bazı notlar çıkarttım. Bu karanlık çağdışı zihniyetin AKP’ye nasıl etiket olarak yapıştığının örneklerini hatırlatmam gerekiyor. Kendilerine yakın bir takım kimliklerin ne idiğü belirsiz, neye dayandırıyor? Bazı sözlerini sizlere aktarmak istiyorum. Bir tanesi diyor ki, çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapar diyor. Hepinizin hayattaysa annesi var, hepinizin evliyseniz eşiniz var, çoğunuzun kız kardeşi var. Bunların içinde çalışanlar var. Toplu bir sinkaf var topluma. Çalışan kadın fuhuşa hazırlık yapar diyor. Tabi diyor dekolte giyene tecavüz ederler diyor bir diğeri. Yani tecavüzcülere adeta gerekçe hazırlıyor, teşvik hazırlıyor. Bir densiz çıkıyor hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir diyor. Sanki kendisi kuluçkada yumurtadan çıktı.

Değerli arkadaşlarım, şu lafa bakın. Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizliktir diyor. Seni doğuran anayı da tenzih ediyorum, onun da elinden öpüyorum. Onun bir suçu yok. 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenebilirsiniz diyor bir tanesi. 6 yaşındaki kız çocuğuyla. Benim 2,5 yaşında kız torunum var. Densizliği görebiliyor musunuz? Ve gelelim en baştakine, bilmem kaçıncı muhtar toplantısını yapıyor. Türkiye’de 70 bin muhtar varsa herhalde 200’er 200’er 200’er muhtar toplantısı serisini sarayda izleyeceksiniz. Amaç muhtar filan değil. Amaç günlük konuşma ihtiyacını gidermek. İşte o kişinin söylediği vakti zamanında makyaj yapan kadının kaportası bozuktur diyor. Sende ne şanzıman kalmış, ne rot kalmış, ne balans kalmış. Makyaj yapan kadının kaportası bozukmuş. Kadın mıdır, kız mıdır bilemem diye ekliyor. Son biliyorsunuz incilerden bir tanesi kadınlar erkek zaten benim dünyamda eşit değildir, bu işin fıtratında bu yok sözü.

İş arayan bir kadına bir bakanın verdiği cevap, ee evdeki işler yetmiyor mu sana? Amaç başka. Amaç ev hapsi. Bir diğerinin sözcü olarak da görev yaptı ama geçen Pazartesi günü konuşmadı. Kadın iffetli olacak, herkesin içinde kahkaha atmayacak, mahrem, namahrem bilecek. Yani ruhsuz bir varlık olacak. Gülmeyecek, kahkaha atmayacak.

Değerli arkadaşlarım, şimdi büyükşehir belediye başkanı ve üstelikte bir kadın, daha önce bakandı. Aslında canım medya bu olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet tamamen algıda seçicilikten ibaret. Bir başkası, Türkiye’nin en yüksek meblağ olarak söylüyorum bütçesine sahip olan kurumun yaptığı bir açıklama. Flört etmek, dedikoduya mahal verecek biçimde baş başa kalmak, el ele tutuşmak gibi davranışlardan uzak kalınmalıdır diyor. Hepinizin nişanlısı olmuştur, hepinizin sevgilisi olmuştur. Buna başörtüsü takan bacılarımda dahil. İnsanın hayatını kuracağı yol arkadaşıyla niye baş başa kalmasın. Niye altında bir ahlaksızlık düşünüyorsunuz. Kafanız hep buna mı çalışıyor?

Belki bunları çoğaltmak mümkün ama en iğrencini, en yaralayıcısını söyleyeceğim. En utanç vericisini söyleyeceğim. Ananızın dizinin üstünün görünmesi dahi bir tahriktir diyor. Allah belanızı versin. Ananızın dizinin üstünün görünmesi bile tahriktir diyor. Ben anamı hastayken banyoya sokup yıkayan adamım. Nur içinde yatsın. Böyle bir zihniyet olabilir mi? Böyle bir mantık olabilir mi? Türkiye’yi yıllarca bu düşüncelerle kıskaca aldınız. Bir sürü meczup yarattınız toplumda.

Değerli arkadaşlarım, hedef ne? Hedef evine hapsedilen iş ve sosyal yaşamdan kopartılan kadın, hedef haline getirilen kadın, tecavüze ve öldürülmeye adeta teşvik çıkartılan kadın. Bu sözü söyleyenler en başından en altına kadar hepiniz Özgecan ve benzeri kadın cinayetlerinin azmettiricisisiniz. Bu kadar açık. Yürekli bir savcı varsa gider üstüne. Hepiniz azmettiricisisiniz.

Değerli arkadaşlarım, son 12 yılda 5 bine yakın kadın katledildi bu şekilde. 5 bine yakın kadın. Son bir yılda acımasızca vahşete kurban giden kadın sayısı 294 – 300’e yaklaşıyor. Bugün şu saate kadar bir vaka daha var mı Türkiye’de bilmiyorum. Şimdi ektikleri nefretin, ayrımcılığın, o örümcek bağlamış kafalardan dillerini aktararak topluma saldıkları zehrin bir şekilde sonuçlarını yaşıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Özgecan yavrumuzun uğradığı katlediliş olayı hepimizi derinden yaraladı. Toplum Özgecan olayı nezdinde aslında kadına şiddetin tümüne, tüm kadın cinayetlerine, ayrımcılığa tepki veriyor. Bataklık medyasının görevi CHP’yle paralel arasında ilişki kurmak. Sizin gözünüz kör mü? Yazık sizin gazetecilik vicdanınız yok mu? Bu kadar mı teslim oldunuz? Bu kadar mı talimatlandırılıyorsunuz? Bırakın o basın kartlarınızı, kırın kalemlerinizi, mühürleyin vicdanlarınızı, teslim olun gidin. Biz gazetecilik yapmıyoruz, yapamıyoruz deyin toplumdan özür dileyin. Merak etmeyin aç kalmazsınız, açıkta da kalmazsınız.

Değerli arkadaşlarım, tabi ki bu dünden itibaren havuz bataklığındaki bu haram medyasının düzmece haberlerine karşı dün Sayın Akif Hamzaçebi’nin yaptığı, Umut Oran’ın yaptığı açıklamaları tekrar etmiyorum. Aynı Balyoz CD’lerindeki gibi doğrudan mesajlaşmanın 140 karakterin üzerinde ki doğrudan takipte yok. Saçmalığı daha baştan ortaya kondu. Akıl hocaları bile iyi çalışmıyor. Ama şunu söyleyeyim, kimsenin onuru, haysiyeti, şerefiyle oynanması bir toplumda hırsızların, alçakların, işbirlikçilerin, namussuzların ve diktatörlerin kendi gündemlerini unutturma malzemesi asla yapılamaz ve olmayacaktır. Vebal diyeceğim, günah diyeceğim, insaf diyeceğim, izan diyeceğim, gözü dönen bu karanlık yapı bu kavramlardan istifa edeli zaten çok oluyor. Bu kavramları unutalı çok oluyor zaten. Ama hiç kimse merak etmesin bağımsızlaştırılacak Türk yargısı karşısında dün yaşanan karanlıklar gibi bugün örmeye çalıştıkları değişik senaryolar ve karanlıklarda bu senaryosu bu kadroların dizi film gibi işledikleri tüm bu olaylar o bağımsız mahkemelerin huzurunda, yargıda sanık olarak ifade vermelerini gerektirecektir. Bunları hep beraber göreceğiz. Ve uydurma, düzmece ve iftiralardan oluşan Cumhuriyet Halk Partisine dönük saldırılara karşı gerekli hukuksal mücadelede hukukçularımız tarafından bugün itibariyle başlatılmıştır.

Dün gece yaşananlarla ilgili de bazı şeyler söylemek istiyorum. İbretlik bir süreç daha yaşanıyor biliyorsunuz mecliste. Yani tüm baskı unsurlarının, tüm diktatörlerin sonunda sığınacakları rejimin adı faşizmdir dedik. İşte bunun yasal çerçevesini oluşturacak bir sürekli sıkıyönetim hali, sürekli olağanüstü hal dönemini olgunlaştırmaya çalışıyorlar, bir yasal çerçeve çizmeye çalışıyorlar iç güvenlik yasa paketiyle ilgili. Bununla ilgili mecliste dün yaşananlar ve bir grup başkanvekilinin bugün akla ziyan diyebileyim ancak. Akla ziyan yaptığı açıklamalar yani muhalefet milletvekilleri kendi kendilerini darp etmişler orada. Bu mealdeki açıklamaları zaten çaresizliği gösteriyor, zaten düşkünlüğü gösteriyor.

Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi mecliste bu faşizan yasa teklifine karşı direnişini sürdürecektir. Bununla ilgili grup başkanvekillerimiz biliyorsunuz dün gece açıklamaları oyların akabinde yaptılar. Şimdi de oturum başladı. Yanılmıyorsam siyasi partilerin grup önerileri var. O grup önerileri görüşülecek. Artık ne kadar gider, ne olur bunu bizde buradaki toplantımız bitince meclise geçeceğiz ve orada bu mücadelenin devamı için üzerimize düşeni yerine getireceğiz.

Sorularınız varsa yanıtlandırabilirim. Siz bizim soracaklarımızın hepsini özetlediniz diyorsunuz. Bir arkadaşımızı alalım.

Soru- Efendim dün mecliste kavga sırasında dikkat çeken bir ayrıntı daha vardı. İktidarın yaklaşık bir yılı aşkın süredir ifade ettiği paralel yapı meselesi araştırılsın diye grup önerisi verdi HDP. Sizde destek verdiniz ancak AKP’li vekiller bunu oybirliğiyle reddetti. Nasıl değerlendirirsiniz?

Haluk KOÇ- Değerlendirmen çok açık. Neyi araştırmaya cesaret edebilecekler? Uzun yıllar kim kimle yürüdü, kim ne istedi de vermedik sözleri kime ait? Yani bitsin bu vuslat, bitsin bu hasret diye salya sümük zırlayanlar kimlerdi? Kimlerdi? O yurtsever insanlar, o demokratlar bugün kumpas olduğu belli kişiler tarafından ifade edilen o olaylar yaşanırken AKP ne yaptı ki dün bunların açıklanması için bir meclis araştırma önergesini kabul edebilsin?

Şaşırdığım bir nokta var sorunuz üzerine onu da ekleyim. Değişik televizyon kanallarında çeşitli medya organlarından davet edilen gazeteciler gündemi tartışmak üzere biliyorsunuz konuşuyorlar. İbretle izliyorum. Gazetelerin arşivleri ortada. Çok net ortada. Nedir o? Aynı kişiler Ergenekon, Balyoz, Oda TV, KCK, Askeri Casusluk, Ayışığı ne derseniz deyin bütün o davalar sırasında her biri aynı bugün attıkları gibi yine klişe manşetlerle o sahte olduklarını, bugün kandırıldıklarını söyledikleri deliller üzerinden insanlara haysiyet cellatlığı yaptılar mı, yapmadılar mı? Bir tanenizin vicdanı yok mu daha önce yazdığınız yüzünden özür dileyecek? Bir tanesi söylüyor dün bir programda, efendim Ergenekon’da ve Balyoz’da da bu hatalar yapıldı. Sen bu hatalar değil, bu hataların söylendiği zaman karşısında duran insandın. Kalemler bitirdin bunu yazmak için. Talimat öyleydi o gün çünkü.

Sonuçta hırsızın kaçacağı yer yok, diktatörün kaçacağı yer yok. Kime ne senaryo çizerse çizsin inandırıcı olmaktan uzak ve kendi içinde daha önce söylemiştim sarayında siyasi karantinaya alınmaya devam edilecek. Çünkü altta bu gidişattan rahatsız olan ben geniş bir kadro olduğuna da inanıyorum AKP içinde ve onlar tarafından bu hesabın ödenmesi aşamasında bizim bir sorumluluğumuz yok. Sorumlu o kişidir diye. Onun için bu siyasi izolasyon, karantina gelişecek. Sır küpü indi saraydan. Sır küpü açılırsa ne olacak? Uluslararası istihbaratlar, Türkiye’yle ilgili takip kayıtlarında acaba bu kadroyla ilgili nelere sahipler? Sen uğraş, üç tane gazetenle uğraş, satmayan gazetenle uğraş.

Değerli arkadaşlarım, sonuçta vicdan kazanır, sonuçta hak kazanır, sonuçta hukuk galip gelir. Sonuçta bu ülkenin onurlu, namuslu yurttaşları yılmadan, korkmadan, sinmeden bu haksızlığı Türkiye’ye yaşatanlardan bunun hesabını sorar. Ben demokrasi adına buna inanıyorum, milletimize de inanıyorum.

Çok teşekkür ediyorum. Ben müsaade ederseniz kaldığım yerden toplantıya devam edeyim. Daha sonrasında alınacak başka kararlar olursa onları yazılı olarak ilerleyen saatlerde açıklarız. Size bilgi olarak aktarılmasına gerek olmayan şeyler olursa da bir açıklama yapmam. İyi çalışmalar.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.