Sivil Haber

Ergin: O zaman siz kime hesap soracaktınız?

SİYASET

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Adalet Bakanı'nın HSYK'da sembolik bir temsili olmasaydı, siz buraya Yargıtay, Danıştay Anayasa Mahkemesi veya herhangi bir mahkeme başkanını çağırıp ona mı hesap soracaktınız?'' dedi.

İLİŞKİLİ HABERLER

TBMM Genel Kurulunda, CHP milletvekilleri tarafından kendisi hakkında verilen gensoru öneresi üzerinde konuşan Ergin, bakanlıklarca hazırlanan tasarı taslaklarının Başbakanlığa sunulmadan önce Adalet Bakanlığından görüş alındığını, ancak bunun bağlayıcı olmadığını ifade etti.

Taslakların yasalaşmasının Adalet Bakanı'nın görüşüne göre olmadığını ifade eden Ergin, ''Nice tasarılar, teklifler buraya gelmiştir, Komisyonda başka hallere girmiştir. Önergelerle milletvekillerinin müdahaleleriyle gelenler ile buradan çıkanlar arasında ciddi farklar oluşmuştur'' diye konuştu.

Yürürlükteki yasalara bakıldığında, Adalet Bakanı'nın yasama faaliyetinden dolayı sorumlu tutulmasının, yasama yetkisinin Mecliste olduğunu görmemek anlamına geleceğine işaret eden Ergin, yasamayı Adalet Bakanı değil, Meclisin yaptığını hatırlattı.

Yargı mercilerinin yetkisini kullanırken iş ve eylemlerinden dolayı Adalet Bakanı'nın sorumlu tutulmasının, Anayasaya aykırılık oluşturduğunu ifade eden Ergin, şöyle konuştu:

''Adalet Bakanı'nın gereğini yapmasını beklemek, yargıya müdahale etmesini istemekle aynıdır. Bakan'ın HSYK'da temsili bir başkanlığı söz konusudur. 'Dayak yemek için varım' şeklindeki sözüm; HSYK içerisinde değil, parlamenter demokraside, Parlamentoda Adalet Bakanı'ndan sormayacağınız bir soruyu kime soracaksınız? Adalet Bakanı'nın HSYK'da sembolik bir temsili olmasaydı, siz buraya Yargıtay, Danıştay Anayasa Mahkemesi veya herhangi bir mahkeme başkanını çağırıp ona mı hesap soracaktınız? Parlamenter demokraside bunun siyasi muhatapları gerekirdi. Adalet Bakanı da HSYK'da sembolik bir başkanlık yapmaktadır.''

Ergin, gensoru önergesinde kendisine yöneltilen konulardan biri olan Parlamentoda yasaların çıkması sürecinde yeterli özeni göstermediği eleştirisi bulunduğunu hatırlatarak, ''Yasama olarak son sözü söyleme yetkim yok. Parlamentonun yapmış olduğu yasalardan dolayı Bakanı sorumlu tutmak, Anayasada sayılan yetki ve sorululukla bağdaşmaz'' dedi.

Adalet Bakanı'nın yargı organlarının karar ve işlemlerinde hiçbir görev ve yetkisi bulunmadığını, bundan dolayı bir sorumluluğun kendisine yüklenmesinin mümkün olmadığını belirten Ergin, ''Burada HSYK'nın sorumluluğundan bahsedilebilir. Bu da HSYK 3. Dairesinin inceleme sonrasında, inceleme ve soruşturma kararı alınmışsa, Adalet Bakanı buna olur verir ya da vermez. Bakan'ın olur ya da olur vermeme kararları, yargı denetime tabidir''diye konuştu.

Gensoru önergesinin hazırlanış ve getiriliş biçimi açısından ''zorlama'' olduğunu ifade eden Ergin, gerekçelerindeki soruların Adalet Bakanı'na yöneltilmemesi gerektiğini vurguladı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ''Bizden adalet beklerken, siz kendi çatınız altında CHP Genel Merkezi içinde önce şu adaleti sağlayın'' dedi.

Ergin, CHP'nin kendisi hakkında verdiği gensoru önergesinin TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde yaptığı konuşmada, yargının, öteden beri sorunlu bir alan olduğunu, birikmiş, kronikleşmiş sorunları bulunduğunu söyledi. Ergin, konunun, bu ülkenin sorunu olduğunu ifade ederek, ''Bu sorunu ortak akılla çözmek zorunda olan parlamentonun üyeleriyiz'' diye konuştu.

Öteden beri uzun yargılamalar, yargılamaların makul sürede bitirilememesi sorunlarının bulunduğunu belirten Ergin, ''Yargının altyapı, insan kaynakları, eğitimden, mevzuat alt yapısından kaynaklı sorunları vardı. Bu sorunların çözümü için son 10 yılda, çok önemli çalışmalar yapıldı. Özellikle 2009'dan buyana bu çalışmalar sistematik olarak, planlı, bütüncül, katılımcı, bilimsel, uzlaşmacı bakış açısıyla ele alınarak ilk kez yargının tüm paydaşlarının katılımıyla bütün sorunlar ortaya konuldu'' açıklamasında bulundu.

Ergin, sorunların çözümü için Strateji Belgesi hazırlandığını, buna bağlı olarak Eylem Planı deklare edildiğini anımsatarak, Ağustos-Eylül 2009'daki bu faaliyetlerden sonra, planın Bakanlar Kurulunda kabul edilerek, uygulamaya başlandığını söyledi. Ergin, aradan geçen 2 yıl içinde çok önemli adımlar atıldığını, bu süre içinde Anayasa Mahkemesinin yapısında önemli değişiklikler gerçekleştiğini, HSYK'nın yapısının düzenlendiğini, Yargıtay ve Danıştayın, kurumsal olarak güçlendirildiğini anlattı.

Adliye teşkilatının, fiziki altyapısının güçlendirildiğini dile getiren Ergin, 146 adalet sarayı yapıldığını, 35'inin daha inşa edildiğini kaydetti. Ergin, şartları uygun olmadığı için 205'de cezaevinin kapatıldığını, 60 tane daha modern ceza infaz kurumu hizmete alındığını, yargının hizmetinde kullanılan teknik altyapının güçlendirildiğini vurguladı.

Ceza mevzuatının tamamının yenilendiğini, temel yasaların önemli ölçüde ittifakla yapıldığını dile getiren Ergin, insan kaynakları noktasında yüksek mahkemelerin kapasitesinin arttırıldığını, hakim, savcı sayısında yüzde 34, adalet personelinde yüzde 78, mahkeme sayısında yüzde 21 artış sağlandığını bildirdi.

-''Önce sen adil davranacaksın''-

Ergin, Türkiye'deki yargının sorunlarını çözmek için atılan adımlardan sonra gelinen noktaya değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İlk kez tarihimizde Yargıtaya gelen dosyadan daha fazlası karara çıkmaya, Yargıtaydaki stoklar erimeye başladı. 'Makul sürede yargılanma yapılamıyor, AİHM'de bu yüzden çok mahkumiyet alıyoruz' şikayetleri vardı. Bu şikayeti ortadan kaldıracak çalışmalar yapıldı. Yargıtayın yaptığı planlamayla, 1,5-2 yıl içinde mevcut stoklar eritiliyor inşallah. 2 yıl sonra bu ülkede bir dava açtığınızda hem ilk derece mahkemesi hem temyiz mahkemesi süreci dahil 12 ile 14 ayda davalar sonuçlanacaktır. Bu da Türk yargısı adına bir devrim, reformdur.

Özellikle 12 Eylül 2010 referandumuyla beraber oluşan atmosferde Türk yargısına karşı sistematik dezenformasyon ve saldırılar yapılıyor. Türk yargısının sorunları vardır, sorunlu alanları kabul ediyoruz, bunların düzeltilmesi için gerekli adımlar atıldı, atılmaya devam ediliyor. Ama olmayan şeyler varmış gibi sunularak Türk yargısı üzerinde istifam oluşturmaya çalışılıyor. Herkes, bir diğerinden adalet bekliyor. Herkes birbirinden adil davranmasını beklerken, kişiler ya da kurumlar kendilerinin adaletli davranması gerektiği yönünde adım atmıyorlar. Gazeteleri açın, 'nerede bu devlet, millet, adalet nerede' diye manşetleri görürsünüz. Ama Basın Yasası'nda, yalan, yanlış haberleri düzeltme hakkı vardır. Kanuna göre, düzeltme hakkı aynı sayfada, sütunda, aynı puntoda yayımlanmak zorundadır. Ama heyhat bakın ki bugüne kadar bir tane olsun, buna uygun cevap hakkına saygı gösteren, düzeltme hakkını kullandıran bir tane olsun yayın organı göremedim. 12 sütuna manşet haber yapılıyor, haber tamamen asparagas, doğrularını söylüyorsunuz, gazetede 25. sayfadan, icra, iflas haberleri arasında karınca duası gibi yayımlıyor. Ondan sonra da dönmüş memlekette adalet arıyor, önce sen adil davranacaksın, önce sen adaletli olacaksın.''

-''Herkes başkasından adalet bekliyor''-

Bakan Ergin, elindeki dosyanın içinde Türkiye'de adalet uygulamaları, yargının siyasallaştırılması, yargıya müdahalelerle ilgili onlarca örnek bulunduğunu belirterek, bunları konuşması halinde çok kişinin mahcup olacağını ifade etti.

Herkesin, bir başkasından adalet beklediğini, işçinin işverenden adalet beklediğini belirten Ergin, ''Ama kendisi işverenin hukukuna, haklarına saygı göstermeyebiliyor. Siyasi partilerin, kendi üyelerine haklarını tanıyıp tanımadığı konusu bugünlerde çok tartışılıyor. Anamuhaleft partisi tüzük kurultayına gidiyor. Grup Başkanvekilliği yapmış, hukukçu kurmaylarından bugünlerde ortaya çıkan değerlendirmelere bakın, CHP Genel Merkezinde, haktan hukuktan bahsetmek mümkün değil, hukuksuzluk yapılıyor diye haberler çıkıyor. Bizden adalet beklerken, siz kendi çatınız altında CHP Genel Merkezi içinde önce şu adaleti sağlayın lütfen'' diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, sataşma gerekçesiyle söz alarak, ''ibretlik'' Adalet Bakanı izlediğini söyledi. Bakan'ın, ''Ben Adalet Bakanlığında oturuyorum ama adaletten sorumlu değilim'' dediğini savunan Hamzaçebi, ''CHP'yi eleştireceğinize, oturup Deniz Feneri davasında milletin karşısına çıkmaya bakın ama çıkmaya yüzünüz yok'' dedi.

Görüşmelerin ardından yapılan oylamada, Adalet Bakanı hakkında verilen gensoru önergesinin gündeme alınması kabul edilmedi.

TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, birleşimi yarın saat 14.00'de toplanmak üzere kapattı.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.