Sivil Haber

Bakan Şahin'den 4320 sayılı kanun itirafı

ÇOCUK-KADIN AİLE

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Türkiye'de yasal okur yazarlığın çok zayıf olduğunu belirterek, ''Bakın ben kendimden örnek veriyorum." dedi bir kanunu hatırlattı.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, Türkiye'de yasal okur yazarlığın çok zayıf olduğunu belirterek, ''Bakın ben kendimden örnek veriyorum. Mühendis olarak 15 yıl özel sektörde çalıştım. 4320'nin, Ailenin Korunması Kanunu olduğunu parlamentoya girdikten sonra öğrendim'' dedi.

Şahin, İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezince, üniversitenin Dolapdere yerleşkesinde düzenlenen ''Ailenin Korunmasına Dair Kanun kimi, neyi koruyor?'' panelinde yaptığı konuşmada, 2002'de parlamentoya girdiği dönemde Doğu ve Güneydoğu'da ilk seçilen kadın milletvekili olduğunu söyledi.

Genel sorunlara baktıklarında, töre ve namus cinayetlerine yönelik şiddetle ilgili büyük bir sorun olduğunu ve bu sorunun hep kapatıldığını gördüklerini ifade eden Şahin, ellerinde hiçbir istatistiki veri olmadığını, özellikle sosyal alanlardaki sorunların lokal yapılan birtakım çalışmalarla bütün Türkiye fotoğrafıymış gibi yansıtıldığını kaydetti.

Şahin, son 5 yılı taradıklarını, göç alan birçok şehirde bu durumun çok daha yüksek olduğunu ve göçün yönetilemediğini tespit ettiklerini belirterek, geleneksel aile yapısından modern aile yapısına veya tarımdan sanayiye geçişte, ailelerin sorun çözme kapasitesine kavuşamadığını ve şiddetin bir sonuç olduğunu söyledi.

Fatma Şahin, bunun için de bu risk faktörlerinin yönetilip önüne geçilmesi, koruyucu ve önleyici tedbirlerin hayata geçirilmesi gerektiğini kaydetti.

4320 sayılı Kanunun 1998 yılında ortaya çıktığını, ama kağıt üzerinde kaldığını ifade eden Şahin, ''Bu süreçte ihtiyaçlar ve her bir mahkeme sonunda olan olaylarda gördüğümüz, hukuki temelin yeterli olmadığıdır'' dedi.

Bugün bu kanunun dilinin sadeleştirildiğini, savcılıkta bu konuyla alakalı bölüm oluşturulduğunu aktaran Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Ülkemizin genel sorunu; yasal okur yazarlığımız çok zayıf. Bakın ben kendimden örnek veriyorum. Mühendis olarak 15 yıl özel sektörde çalıştım. 4320'nin, Ailenin Korunması Kanunu olduğunu parlamentoya girdikten sonra öğrendim. Dolayısıyla bizim yasal okur yazarlık dediğimiz; yasalardaki hakkın, hukuk arayışının, toplumsal bir farkındalığa ve bilinç yükseltmeye dönüştürülmesi lazım. Onun için bu yasada, Sağlık Bakanlığının 'Dumansız Hava Sahası'nda yapmış olduğu bir çalışmayı başlatıyoruz. Çünkü bizim alan herkese bir şekilde dokunuyor, herkesin evine bir şekilde giriyor, herkesi bir şekilde ilgilendiriyor sosyal alan. Burada hem bilinç yükseltme, hem şiddetle mücadeleyle ilgili kadının ne yapması gerektiğini gösteren kısa filmlerin çalışmalarına başladık. Böyle bir kampanyaya dönüştürmek istiyoruz. Bilgi ve teknoloji çağında medyayı bu şekilde de kullanmamız ve kamuoyu algısı ile bilincini yükseltmemiz gerekiyor.''

-Cinsel şiddetteki kriz yönetimi-

Çocuklarla ilgili kısmın en hassas noktayı oluşturduğunu, çocukları korumak adına ne yapmak gerekiyorsa Bakanlık olarak muhakkak orada olacaklarını vurgulayan Şahin, ''Özellikle cinsel şiddetteki kriz yönetimi, çocukta ve kadında önemli bir alan. Şimdi Sağlık Bakanlığı, Ankara Yenimahalle'de Çocuk İzleme Merkezi denen bir merkez oluşturdu. İstismara maruz kalan bir çocuk, başına gelen olayı her makama gidip, sürekli anlatıyor. Her anlattığı olayın onun psikolojisini nasıl bozduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu, kabul edilemez ve sürdürülemez bir yöntem. Biz, 'aynalı oda' dediğimiz ve bir sosyal çalışmacıyla olayın kayıt altına alındığı, yaşanan şeyin bir defa anlatıldığı, karşı tarafta da dinlemesi gereken herkesin dinlediği ve bunun da hukuki olarak takip edildiği bir sistemi başlattık'' şeklinde konuştu.

Şahin, bunu tüm Türkiye'ye yaygınlaştırmak istediklerini dile getirdi.

Fatma Şahin, daha sonra panele katılanlara ''Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı Taslağı'' hakkında sunum yaparak, katılımcıların soru ve önerilerini dinledi.

Panelde ayrıca, İstanbul Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezince, Aile Mahkemesi hakimlerinin, savcıların ve avukatların, Ailenin Korunmasına Dair Kanunu nasıl algıladıkları ve uyguladıklarını anlamaya yönelik yapılan araştırmanın sonucu açıklandı.

Merkezde uzman olarak çalışan Gökçiçek Ayata, araştırma sonuçlarına göre, Türkiye'de gerçekleşen kadına yönelik şiddet vakalarının, yasal düzenlemelere ve mevzuatta gerçekleştirilen bir kısım iyileştirmelere rağmen ciddiyetle takip edilmediğini ve bu nedenle vakaların önüne geçilemediğini kaydetti.

Uygulayıcıların, hem kanun metninin içeriğine, hem de usule ilişkin hususları farklı biçimlerde yorumladığını ve uyguladığını savunan Ayata, kanun metninin, tüm bu farklı yorum ve uygulamalara yer vermeyecek şekilde açık ve net olması gerektiğini söyledi.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.