HÜDA PAR, TERÖRİZME FİNANSMAN YASASI

Birleşmiş Milletler (BM)'in isteği ve dayatmasıyla "Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı" TBMM'de alelacele kabul edildi.

HÜDA PAR, TERÖRİZME FİNANSMAN YASASI
 Bu yasaya göre emperyalistler kime kötü ve terörist dediyse onlara insani yardımda bulunan ve ticari faaliyet içerisinde bulunan herkes de terör kapsamında emperyallerin hedefi haline gelecek. Malına el konabilecek, yargısız cezalandırılabilecek.

Bu yasa, Mekke müşriklerinin ambargosunun modern bir halidir. Bu yasa ile ABD, Rusya, Fransa gibi emperyalistler, ülkelerini koruyan veya onlara yardım eden Müslümanları terörizm adı altında suçlayarak, işgal ve sömürülerinin önündeki engelleri ortadan kaldırmış olacaklardır. Türkiye bu oyuna alet olup, müstemleke vilayeti konumuna düşmemelidir.
ABD Konsolosluğu'na düzenlenen saldırının, söz konusu yasanın kamuoyunun gündeminde olduğu ve bu yasanın Meclis'te görüşüldüğü bir zamana denk gelmiş olması da manidardır.

Müslüman kamuoyunun, Cumhurbaşkanı Abdulllah GÜL'den beklentisi ülkeyi işgalci güçlerin maşası haline getirecek olan bu yasayı meclise iade etmesidir.


DARBECİLERE ELİT MUAMELESİ


Meclis Başkanı, Başbakan ve hükümet kurmaylarının Ergenekon ve Balyoz tutuklu ve hükümlüleri hakkında peş peşe yaptıkları açıklamalar, zaten siyasallaşmış olan yargıya derinlik kazandırmakla beraber, yargı üzerinde verilen hâkimiyet mücadelesinin bir tezahürü olarak görülmelidir. "Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü" söylemiyle halktan oy alan hükümetin, gelinen noktada Ergenekon ve Balyoz tutukluları için "Toplumda saygınlıkları olan belli kişilerin tutuksuz yargılanmaları gerektiğini" savunmakla, üstünlerin hukukunu oluşturmaya çalışmaları adaletin, sadakatin ve emanetin iflasıdır.
"Toplumun saygın kişileri" olarak ifade ettikleri kimselerin, sadece hükümete darbe suçlamasıyla yargılanmadıkları, yakın tarihin cinayetlerinden ve asit kuyularına attıkları insanların ölümlerinden suçlandıkları unutulmamalıdır. Durum bu iken, hükümet kurmaylarının onları "toplumun saygın kişileri" olarak tanımlamaları ve kendilerine ayrıcalık istemeleri çifte standart içeren büyük bir zulümdür.


HASTA MAHKÛMLARIN AFFEDİLMEMELERİ


Bir başka çifte standart örneği de tahliye edilmesi gereken hasta mahkûmlar hakkında yaşandı. Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp Resmi Gazete'de yayınlanmasının üzerinden iki haftaya yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen, vücut fonksiyonlarının % 92'sini kullanamayan ve tekerlekli sandalyeye mahkûm yaşayan Fikret Bayram, hepatit B ve D hastası olan Yasin Demir ve İslami davalardan mahkûm olan diğer ağır hastalar henüz tahliye edilmedi.
Bu hastaların tahliye edilmesi konusunda bir gelişme yaşanmazken, Ergenekon davasından tutuklu Ergin Saygun'un seferberlikle alelacele tahliye edilmiş olması, yargı adına kabul edilemez bir çifte standarttır.


BAŞÖRTÜSÜ


Yasakçı zihniyete mensup bir kısım baro yönetimlerinin tepkilerine ve olumsuz yaklaşımlarına rağmen Danıştay 8. Dairesi'nin, TBB'nin meslek kurallarında yer alan avukatların "başları açık" görev yapacaklarına ilişkin düzenlemenin yürütmesini durdurma kararını destekliyoruz.
Başörtülülerin bu alanda gasp edilmiş haklarının iadesinin bir başlangıcı olan bu karar ve uygulamanın, bütün kamusal alanlara taşınması gerekmektedir. Ancak bu şekilde başörtülülerin her alanda uğramış olduğu haksızlıklar giderilmiş olabilir.


ARTAN HIRSIZLIK ORANLARI

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nün hazırlamış olduğu rapora göre, kentin 12.000 kayıtlı hırsızı var. Bunların % 20'si çocuk ve bu oran her yıl % 20 artış gösteriyor. Kayıtlara girmeyen hırsızların bu orana eklenmesi ve bir kentin suç dosyasından yola çıkarak Türkiye geneli düşünüldüğünde ortaya çıkan tablo dehşet vericidir.


Bu korkunç tablo, inanç ve ahlak eğitiminden yoksun bir sistemin gittikçe yozlaşmasının bir sonucudur. Değerlerden uzak bir sistem, suçlu üretmeye devam edecektir. Toplumsal anarşi boyutuna ulaşan bu suçlarla mücadelenin bir tek yolu vardır: neslin inanç ve ahlak temelli eğitime tabi tutulmasıdır.


İŞSİZLİK

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Hane Halkı İşgücü İstatistikleri'nden yapılan belirlemelere göre üniversite mezunu işsiz sayısının ülke tarihinin en yüksek seviyesine ulaştığı anlaşıldı. Asgari ücretin çok düşük, hayat ve eğitimin pahalı olduğu bir toplumun diplomalı işsiz sayısı ve artışı, sosyal yapı açısından düşündürücü ve kaygı vericidir. Bunun önleminin alınması gerekir.


DIŞ GÜNDEM DEĞERLENDİRMESİ


MISIR

Mısır'da devam eden sokak gösterilerinin arkasında olduğu tespit edilen "Kara Blok" ve Tunus sokaklarının karışmasına sebep olan Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü Beliyd'in öldürülmesi; siyonist ve emperyalist dış güçlerin birer projeleridir. Bu şekilde devrim gerçekleşen ülkeler içindeki karşıt devrimcileri harekete geçiren dış güçler, bölgedeki siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumak için söz konusu ülkelerde bağımsız halk yönetimlerinin oluşmasını engellemek istiyorlar. Bunun için bu ülkelerde karışıklık çıkarıp, halk iradesinin yerine kendilerine bağımlı bir yönetim oluşturmanın zeminini hazırlıyorlar.


TÜRKİYE, İRAN VE MISIR BULUŞMASI


  Türkiye, İran, Mısır Cumhurbaşkanları ile Dışişleri Bakanları'nın 12. Dönem İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Zirvesi sırasında bir araya gelmelerini ve sonrasında yaptıkları açıklamaları olumlu gelişmeler olarak değerlendiriyoruz. Bölgesel aktörler olan bu üç ülke yöneticisinin bir araya gelmelerini ve bölgesel sorunlara müdahil olup inisiyatif almalarını; özelde bölge, genelde ise tüm İslam coğrafyası hayrına olacağına inanıyoruz.


 Bu zirvelerin ortak bir tavrı ve talebi de dış güçlerin bölgeye müdahale etmemelerini istemek ve bunu engelleme çabasını göstermek olmalıdır.

BANGLADEŞ

Dünya kamuoyunun sessiz kaldığı Bangladeş'te İslami camialara yönelik büyük zulümler gerçekleştiriliyor. Cemaat-i İslami'nin lideri 91 yaşındaki Gulam Azam'ı tutuklayıp idamla yargılayan Bangladeş hükümeti, geçen ay partinin liderlerinden Abdulkelam Azad'ı idam cezasına çarptırmıştı ve bu hafta içinde de yine partinin liderlerinden Abdulkadir Molla'yı ömür boyu hapse mahkûm etti.


Uluslararası insan hakları teşkilatlarının ve dünya kamuoyunun Bangladeş'te yaşananlara tepkisiz kalması yanında İslam ülkeleri ve toplumlarının da yeterli ilgiyi göstermemesi insanlık adına utanç vericidir.

RUSYA'DA BEDİÜZZAMAN'IN ESERLERİNİN YASAKLANMASI

Rusya'da Kalningrad Mahkemesi, Said Nursi'nin 16 kitabını yasaklama kararı aldı. Bu karar sonucu Said Nursi'nin kitapları bütün Rusya'da yasaklandı. Rusya'da yaşayan 20 milyon Müslüman göz önünde bulundurulduğunda bu zalimane kararın hak ve hürriyetlere vurduğu darbe daha iyi anlaşılabilir.

Kamuoyunun ve duyarlı STK'ların bu kararın iptaline yönelik tepkilerini ortaya koymalarını bekliyoruz.

UÇAKLARDA İÇKİ YASAĞI

Rusya, sarhoş yolcuların havada uçağın acil iniş kapısını açıp hava almak isteme, hosteslere ve yolculara saldırma gibi vakalardan dolayı uçaklarda alkol tüketimine kısıtlama getirirken, Özbekistan uçaklara alkol sokulmasını yasakladı.

Rusya, aşırı alkol tüketimi ile bilinmesine rağmen zararlarını göz önünde bulundurarak alkolü kısıtlamaya giderken, halkı Müslüman olan Türkiye'de uçak seferlerinde alkolün serbest olması ve yapılan servislerle alkolün teşvik ediliyor olması, halkın inancına aykırı bir durum olduğu gibi aynı zamanda yolcuların seyahat emniyetini ve toplumun can güvenliğini de tehdit eden bir durumdur.

Alkollü sürücülerin sebep olduğu kazalarda yaşanan ölümler ve yaralanmalar göz önünde bulundurulduğunda, öncelikli olarak uçaklarda alkolün yasaklanması ve karayollarında yol üstünde içki satışı yapan büfelerin kapatılması gerekir.



SİVİL HABER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209