Sivil Haber
2012-11-20 19:28:17

MEHDİYET VE ZAMANIN SONU - 2

Ahmet Edip Taş

ahmetediptas@yandex.com 20 Kasım 2012, 19:28

Bundan önceki yazımızda âlem-i İslam'ın 20. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar olan içler acısı seyrini, İslam'ın sistem ve siyasetinin son ana devleti olan Osmanlı İmparatorluğunun çöküşü ile beraber ele alıp, bir "durum tespiti" şablonunda ortaya koymaya çalışmıştık. Osmanlının yıkılışıyla hızlanan "inkıraz" döneminin "Hilafetin" merkezi olan ülkemizde, öncelikle "İslam’ın intikal vasıtalarının" kesintiye uğramasını ve bunun sonuçlarını, sonrasında ise topyekûn "İslam coğrafyasındaki" çözülüş ve çöküş sürecini anlamaya ve anlatmaya gayret etmiştik. Ayrıca bu "inkıraz döneminin" "Asrısaadet ve öncesi" ile bunun yanı sıra Avrupa'nın göbeğinde kurulan "Endülüs Uygarlığı" dönemiyle ve son olarak ta dünyada hâkim "Deccali cereyanın iki unsuru yani Kapitalizm ve Sosyalizm" ile etkileşimini ve kıyasını ortaya koyarak bu "Hüsran Asrının" tek çaresine ve çözümüne işaret etmeye çalışmıştık. Bu kadar karmaşa ve kaosun içinde görünen tek ışığın "Asr-ı Saadetten günümüze uzanan 1500 yıllık müjdesi" "MEHDİYET VE MEHDİ" olduğuna işaretle hem çağın hem insanlığın lisan-ı hal ile bu programa ve onun uygulayıcılarına olan ihtiyacının altını çizmiştik.
Bu kısa girizgâh ve hatırlatmadan sonra konunun yarım kalmaması için bu yazımızda yüzyıllık seyirden nazarımızı bu güne çevirerek günümüzün analizine ve bu meyanda “yürürlükte” olan "MEHDİYET PROGRAMININ" kendisine bakmaya gayret edeceğiz. Aslında bu gayretimizle cari olan "RABBANİ VE NEBEVİ MEHDİYET PROGRAMININ" hem uygulayıcılarına, hem "KARŞITLARINA" el yordamıyla temas etmeye çalışacağız. Evvela Üstadımız Muhammed İbrahim Hızır'ın günümüzle ilgili teşhis ve tespitini ortaya koyalım.

"Aynı kelimeyi(Müceddid) burda kullanmış Efendimiz Aleyhisselatu vesselam . Heryüzyılın başında bir yenileyici gönderir. Dini yenileyici... Zaman ciddi şekilde bir müceddide muhtaç, ahir zaman. İhtiyaçların en büyüğü olmuş adeta. Mevla bizi bundan mahrum eylemesin. Ciddi bir muhtaçlık var. Ahir zamandayız. Şeyh Halit Zülcenaheyn bilinen bir zat idi. Üstad Bediüzzaman dan önceki bizim tahmini olarak baktığımız mücedditti. Ondan sonra Üstad Bediüzzaman . Üstad Bediüzzaman’dan sonra beklenilen Hz. Mehdi Aleyhisselamdır diye düşünüyoruz. Alametler onu gösteriyor. Mevla kısa zamanda bizi onunla birlikte eylesin. Ümmet ona muhtaç. Ümmet ciddi şekilde ona muhtaç...”  12 Şubat 2012 Pazar sabahı dersi"
Osmanlı’nın yaşadığı son yüzyıl ve Osmanlı’dan sonraki yüzyıl ve günümüz! Hocamızın işaret ettiği Mevlana Halid K.S. dönemi, Bediüzzaman Said Nursi K.S. dönemi ve günümüz! Yukarıdaki cümlelerinden de anlaşılacağı üzere "GÜNÜMÜZ MEHDİYET DÖNEMİDİR." Hocamızın bu "TESPİTİNİN" yanısıra üzerinde durmamız gereken ikinci cihette "TEŞHİS" cihetidir. Evet, bu teşhis şudur: "Ümmet O'na muhtaç! Ümmet ciddi şekilde ona muhtaç..."

Bundan önceki yazımız bu "tespit"in süreci idi. Şimdi ise söz konusu süreçten sarf-ı nazar ederek "teşhisin" ne olduğuna bakacağız.

Kasım 2010 ayında işsiz bir gencin kendini yakarak fitilini ateşlediği "Arap Baharı" dönemi ile Mağripten yani Tunus'tan bir dalga başladı. Tunus'tan başlayan bu kıvılcım olduğu yerde sönmedi. Aralık ayında tırmanan isyan ülkede 8000 avukatın greviyle farklı bir mecraya yöneldi. Bu sistemin ve dayandığı rejimin reddi idi. O günün televizyonlarından yükselen ses şuydu. "Korkmuyoruz! Korkmuyoruz! Biz sadece Allah'tan korkarız." Oysa Tunus İslam ülkeleri içinde en sessiz duran ve güya en sindirilmiş, en tepkisiz ülke idi. Bu sessiz ve tepkisiz ülke 14 Ocakta Hilafeti istediğini ilan etti. Böylece Tunus'taki 23 yıllık zorba iktidarı yerle bir oldu. 29 Aralıkta kıvılcım Cezayir'e sıçradı ve "2011 Cezayir İsyanları" başladı. Bu dalga 2011 senesi içinde çok hızlı bir şekilde Tunus, Mısır, Libya, Suriye, Bahreyn, Cezayir, Ürdün'ü içine aldı. Mısır'da 30 yıllık rejimin sahibi zorba, Libya' da 45 yıllık rejimin sahibi zorba, âleme ibret bir şekilde devrildi gitti. Suriye'de ortalama her gün yüz-yüzelli sivilin ölümüne rağmen, şiddetinden ve ateşinden hiç bir şey kaybetmeden yüzyılın en büyük isyanı yaşanıyor. Bahreyn Şii İran'ın da karıştırmasıyla iç savaşın eşiğinde. Ürdün “Arap Baharının” sallantı şiddetini hala yaşıyor. Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fas'ta ise şu an bu dönem küçük çaplı denilebilecek etkilerle yaşanıyor. Daha doğrusu şu an buralarda ateş hala fitilin kendisinde ve patlayıcı dengelere doğru ilerlemekte. İşin bu baş döndürücü hızlı seyri 2 yıl gibi kısa sürede bütün İslam coğrafyasını içine almakla birlikte şu an en önemli meseleyle yüz yüze gelmek üzeredir. Zorba rejimler bir bir yıkılmakta, sağlam gibi duranlarda yıkılma sürecine girmekle birlikte işin en önemli noktası hala cevapsız durmaktadır. Önceki yazımızda demiştik. Osmanlı yıkıldı ama yerine yenisi gelmedi. Yani "tarih tekerrür etmedi." İşte bu yakıcı ve kahredici durum hala devam etmektedir. Yıkılan bu zorba rejimlerin yerine koyabilecekleri yeni bir şey hala Müslümanların elinde yok. Muhtaçlığın bu plandaki boyutu her türlü izahın ve anlayışın çok çok ötesindedir.

“Mehdiyet programının” başlatıcısı ve gelecek Hz. Mehdi'nin R.A. kendi tabiriyle pişdarı ve dümdarı olan Bediüzzaman eserlerinde bu günkü durumun aslında Mehdiyet programındaki yerini ve aşamasını işaret etmiş. Üstadlarımızın bu gayb aşina işaret ve haberleri işte bu en muhtaç olduğumuz çarenin adını koymakta ve haberini bize vermektedirler. Bu girişten anlaşılacağı üzere yazımızın bundan sonraki iki istinat noktası Bediüzzaman Hazretlerinin haberleri ve Muhammed İbrahim Hızır Hocamızın kıymetli müktesebatı olacaktır. Neden bu şekilde gideceğiz !? Ahirzaman Peygamberi Aleyhisselatu vesselam Efendimizin devr-i saadetinden önce gelen son peygamber Hz.İsa Aleyhisselamdır. Bu sebeble Ahirzaman Peygamberi (SAV) hakkında en çok haber ve müjdeyi O vermiştir. Rahatlıkla denebilir ki Hz. İsa’nın Aleyhisselam iki sebebden dolayı bütün peygamberliği “ahirzaman peygamberi” ile alakalıdır. İlk sebebi; dönem itibarıyla Hz İsa’nın dönemi ahirzaman binyılının arefesidir. Doğal olarak “Ahirzaman Peygamberi” ile alakalı en çok haberi ve detayı İsa Aleyhisselamın vermesi en uygun olandır. Muharref dahi olsa İncil Peygamber Efendimizle alakalı işaret ve haberlerle doludur. Merhum Hüseyn-i Cisri’nin Risale-i Hamidiye’si ve yine Mektubat’ın 19. Mektubu bu konuda yüzlerce işaret ve haberi izah etmektedir. İkinci sebebi İsa Aleyhisselamın “ahirzamanın final kısmında” Hz. Mehdi Aleyhisselam ile alakalı misyonu ve vazifesidir.

Nasıl İsa Aleyhisselam gerek kendi asrı itibarıyla ahirzamanın arefesi ve habercisidir, 1500 senelik ahir zaman seyrinde Bediüzzaman Hazretleri de Hz Mehdi’den bir asır önce gelen Müceddid olması hasebiyle İsa Aleyhisselam ile benzer bir konumdadır. Bediüzzaman’ın vazifedar olduğu yüzyıl miladi olarak 19. ve 20 yüzyıla tekabül etmekle şu an içinde bulunduğumuz “Mehdi yüzyılının” arefesi hükmündedir. Elbette Hz. Mehdi ile alakalı en fazla detayı ve haberi O verecektir. Hatta sadece Hz. Mehdi değil Hz. İsa ile alakalı bakacağımız “en yakın kaynak” O olacaktır. Bundan daha tabii bir şey olamaz.

“Ey yüzden tâ üç yüz seneden sonraki yüksek asrın arkasında gizlenmiş, sâkitâne benim sözümü dinleyen ve bir nazar-ı hafiyy-i gaybî ile beni temâşâ eden Said, Hamza, Ömer, Osman, Yusuf, Ahmed, v.s. Size hitap ediyorum. Tarih denilen mâzi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum. Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim. Siz inşallah cennet-âsâ bir BAHARDA gelirsiniz. Şimdi ekilen nur tohumları zemininizde çiçek açacaklar.” Emirdağ Lahikası-2
“Bundan on sene evvel Tiflis'e gittim. Şeyh Sanan tepesine çıktım, dikkatle temaşa ediyordum. Bir Rus yanıma geldi. Dedi: "Niye böyle dikkat ediyorsun?

Dedi: "Ne demek?"

Dedim: "Asya'da, âlem-i İslâmda üç nur, birbiri arkası sıra inkişafa başlıyor. Sizde birbiri üstünde üç zulmet inkişafa başlayacaktır. Şu perde-i müstebidane yırtılacak, takallüs edecek. Ben de gelip burada medresemi yapacağım." Dedi: "Heyhat! Şaşarım senin ümidine."

Dedim: "Ben de şaşarım senin aklına. Bu kışın devamına ihtimal verebilir misin? HER KIŞIN BİR BAHARI, her gecenin bir neharı vardır." Dedi: "İslâm parça parça olmuş."
Dedim: "Tahsile gitmişler. İşte Hindistan, İslâmın müstaid bir veledidir; İngiliz mekteb-i idadîsinde çalışıyor. Mısır, İslâm’ın zeki bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinden ders alıyor. Kafkas ve Türkistan, İslâm’ın iki bahadır oğullarıdır; Rus mekteb-i harbiyesinde talim alıyor. İlâ ahir_ "Yahu, şu asilzade evlât, şehadetnamelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt'a başına geçecek, muhteşem âdil pederleri olan İslâmiyet’in bayrağını âfâk-ı kemâlâtta temevvüc ettirmekle, kader-i Ezelînin nazarında, feleğin inadına, nev-i beşerdeki hikmet-i ezeliyenin sırrını ilân edecektir." Tarihçe-i Hayat-İki Mekteb-i Musibetin Şehadetnamesi veya Divan-ı Harb-i Örfi
Risale-i Nur’u az çok okuyanlar Hz. Mehdi ve Hz. İsa Aleyhimüsselam hakkında unvanlarının zikredildiği yüzlerce işaret ve ihbar atın bulunduğunu bilirler. Oysa burada bizim iktibas ettiğimiz kısım onların zatından ziyade icraatlarının şekillendireceği geniş coğrafyaya ve geniş hadiselere işaret ettiğinden meramımızı daha iyi ifade edecektir. İslam’ın kışı hükmünde olan o yıllardan tutulan projektörle günümüze baktığımızda kısaca Asya’da üç zulmetli dönemin geleceğinin haber verildiğini görüyoruz. 1917 Bolşevik ihtilali yani Sosyalizm dönemini ilk zulmetli dönem sayarsak 1992 kapitalizme geçme dönemi de Asya’nın ikinci zulmetli dönemidir. Üçüncü zulmetli dönemi de Büyük Deccalın zuhuruyla başlayacak olan ve Hz. İsa Aleyhisselamın son vereceği dönemdir. Asya coğrafyasında kalan İslam Devletleri yani Kafkasya’dan ta Türkistan’a kadar olan kısım ise bir asırdan fazladır Rus ve Çin askeri okulunda çileli ve mecburi askeri mücahede taliminin içinde “şehadetnamesini” kendisine verecek Hz. Mehdi ve Hz. İsa’yı beklemektedir. Hindistan’dan ta Mağribe kadar olan coğrafya kuşağında her dönem Avrupa’nın nefs-i emmaresi olan İngiltere’nin -ve onun yeni versiyonu olan Amerika ve Avrupa Birliğinin- dessas ve alçak siyasetinin ürettiği fitne altında yaşayan İslam Devletleri, Hz. Mehdi İle “şehadetnamelerini” alıp bulundukları yerde İslam’ın bayrağını dalgalandıracaktır. İçinde bulunduğumuz zaman itibarıyla söz konusu her iki kuşakta hükümran olan Deccaliyetin önünde mağlubiyetten, Müslümanların önünde de galibiyetten başka seçenek kalmamıştır. O nedenle Bediüzzaman kendisinden sonra gelecek Mehdi dönemini geniş anlamıyla İslamiyetin BAHARI olarak nitelendirmektedir. Herkesin dikkatini çekecek garib bir şekilde Tunus’tan ateşlenen ve şu an itibarıyla Suriye’de kemalini bulan isyan, direniş ve diriliş dönemi “ARAP BAHARI” olarak anılmaktadır. Bir asır evvelinden verilen haberleri teyid edercesine bütün dünya kamuoyu alakası olsun olmasın bu süreci “BAHAR” olarak tanımlamakta ve böylece tesmiye etmektedirler. Bu döneme bakan işaretler içinde ayrıntılarına girmeden İskandinavya Avrupasının Hz İsa Aleyhisselamın nüzulü döneminde İslam’a hizmetkâr olacağının; Hristiyanlığın tasfiyeler geçirerek İslama inkılab edeceğinin ve teslim olacağının haberlerini de görmekteyiz. Sikke-i Tasdik-i Ğaybi ve Maidetül Kur’an gibi eserlerde içinde bulunduğumuz tarihlere yani 2012–2021 arası döneme parmak basılmakta İslam için zulümattan nura çıkış dönemi olduğu aşikâre haber verilmektedir. Bizde bu ihbarat-ı ğaybiyeye itimat ederek ve Rahmet-i İlahiyeye istinad ederek bu dokuz yıllık dönemde Hz. Mehdi Aleyhisselamın ve Hz. İsa Aleyhisselamın zuhurunu inşallah göreceğiz. Elbette bu noktada dayandığımız kendi sathi nazarlarımız değil ehlullahtır. Nitekim Üstadımız Muhammed İbrahim Hızır sohbetlerinde yaptığı kıymetli analizlerle bir asır önceki seleflerini verdiği haberlerde teyid etmektedir.
“Hazreti Mehdi aleyhisselam hakkında sohbet edilmesi gerekiyor. Öyle bir dönem ki Mehdi aleyhisselam zuhur ettiğinde bilinen büyük âlimlerden sadece on bir tanesi ona tabi olacak veya sadece yedi tanesi. Diğerleri inkar edecek. Bu inkar etmeden dolayı bile bir çok muttaki alim Allah'ım bana o dönemi yaşatma ona rast gelirimde kabul etmezsem başım öne gelecek, ben o dönemi istemiyorum diyor”
“Birde uyduruk Mehdiler çıkacak. Bu Mehdiler bir açıdan iyi oldu. Olması gereken büyük bir değeri tanıtacak diller oldu. Herkes ondan bahsetmeye başladı. İster istemez onların yanlışları (sebebiyle) herkes de bir Mehdi kim demeye başladı”
“Hazreti Mehdinin yaşı hakkında bir çok şeyler var ilmi olarak araştırdığım zaman sadece bilgilendiren Efendimizin S.A.V. verdiği bilgiler ışığında benim yaşadığına kesin kanaatim var. Özellikle ben Suriye de sıkıntılar olacağını biliyordum. Suriye de Şam diyarından bir zuhur olma ihtimali büyük diyor ve onun zuhur edeceği memlekette de çok sıkıntılar çıkacak.”
Bu yazımızda az da olsa “sahte Mehdilere”de temas etmek istiyorduk ama okuyucuyu yormamak için Üstadımızın nükteli işareti ile yetiniyoruz. İnşaallah ilerideki yazılarımızda bu konuya ayrıntılarıyla bakarız. Şimdilik, insanları Kur’an ile aldatan yalancı alimler güruhunun bir çeşidi olan bu “sahte mehdileri” tanımak için gene Üstadımızın 19 sayımızda yer alan şaşmaz ölçüsünü esas almak gerekir.
“Dini tanıtan Yüce Yaratıcıya yakışan olmalıdır. Eli yüzü güzel,edası, tavrı cezbedici, KARŞILIKSIZ SATTIĞI MALZEMEYİ EN İYİ KENDİ FİİLLERİYLE ORTAYA DÖKEN OLMALIDIR. Konuşmasa dahi hali, -Bu kişi her kimse, bununla dostluk mutluluk getirir- dedirtmelidir.

” Katretül Hayat 19. Sayı Sayfa 24 Başyazı
İlk yazımızda ahirzamanın yani özellikle günümüzün olaylarını analiz ederken beşeri bilimlerin ölçüsüyle bakılmaması gerektiğini özellikle ve gerekçeleriyle vurgulamıştık. Üstadlarımızın işaretlerinden yola çıkarak makalemizin sonuna gelmiş olduk. Bundan sonraki dönemde İslam’ın galibiyetiyle beraber “İngiltere’nin balıkçılıkla geçinen bir küçük ada ülkesi ve Fransa’nın –bir zamanların moda ülkesi bu muydu?- “ diye anılacağı ve İsrail diye bir korsan devletin artık bulunmayacağı bir döneme girmiş bulunduğumuzu ve bu dönemden geri dönüşün olmayacağını yani “ZAMANIN SONUNU” yaşadığımızı unutmayalım.

MEHDİNİN TALEBELERİNİN TEK İMTİHANI OLUR. O İMTİHAN DA MEHDİ'YE SADAKATTIR; ÖYLE Kİ ONLARDAN BİRÇOĞU SADAKAT İMTİHANINI KAYBEDER.

(EL KAVLUL MUHTASAR Fİ ALAMETİL MEHDİY-İL MUNTAZAR)
(AHMET İBN-İ HACER-İ MEKKİ)


 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.