*
Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra da bu plana karşı çıktı. Zaten Amerikalılar bunu bildiklerinden dolayı SUK’un yerine Suriye Milli Koalisyonu’nu kurdurdular ve Hatip’i de başına geçirdiler. Hatip kötü adam olduğu için değil. Acemi çaylak adam olduğu için. Hatip’i Milli Koalisyonun başına sardılar ama altını ve etrafını boşalttılar veya yanlarına kendi adamlarını yerleştirdiler. Riyad Seyf ve Süheyr Atasi yardımcılığına getirildi. Esas adam Riyad Seyf olmakla birlikte Muaz el Hatip’i sütre ve kamuflaj olarak seçtiler. Bir diğer neden de bu açıklama Riyad Seyf’den gelseydi kimse kaale almazdı ve takmazdı. Robert Ford bundan dolayı şunları söylemiş: “Siyasi süreçle ilgili teklif Hatip’ten gelirse Suriye halkı bunu kabul eder…” İyi hesap. Her zaman ve her yerde oynanan oyunu bir kez daha Amerikalılar Suriye’de oynuyorlar. Türkiye’de bu oyun vaktiyle Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, Şeyh Safvet Yetkin gibi ulema üzerinden sahneye konulmuştu. Mısır’da da 1925 yılında yine ulemadan Ali Abdurrazık hilafetin şer’i bir özelliği olmadığı çıkışını yapmıştı. Ali Abdurrazık’ın rolünü biz de Seyyid Bey oynamıştır.
*
Ruslarla birlikte Amerikalılar, bulmuşlar acemileri istedikleri gibi çekip çeviriyorlar. Nebil Arabi ise Rami Mahluf’un gizli ortakları arasında gösterilmektedir. Böylece Suriye muhalefetini tuzağa çekmeye çalışıyorlar. Önce önlerini ambargo ile kestiler şimdi ise siyasi tertiplerle planlarını uygulamaya çalışıyorlar. Xeber 24.net’in haberine göre, plan Robert Ford’un planı ve Ruslarla tam bir mutabakat içinde yürütülüyor. Müzakere isteyen İran da Rusya’nın geri hatlarında yer alıyor. Dolayısıyla burada tek açıkta kalan ülke Türkiye oluyor. Bu konuda Katar’ın Türkiye’yi takmadığı da ifade ediliyor. Acaba Başbakan Erdoğan’ın son Doha ziyaretinin gerisinde bu hesap karışıklığı mı var?
*
Muaz el Hatip de ister istemez diğer muhalefet organını temsil eden SUK ile Türkiye’yi arkadan vurmuş oluyor. Muaz el Hatip’in konuşması Obama’nın seçimlerden sonra oyunun kurallarını değiştirmesi olarak da algılanıyor. Daha önce tabu olan husus yani müzakereler böylece tabu olmaktan çıkmıştır. Suriyeli muhalif Ömer Şavaf Türkiye ile Katar arasında ihtilaf olduğunu yalanlıyor ama süreci Katar’ın yönettiğini de ifade ediyor. Zaten Milli Konsey de Katar’da kurulmuştur. Ömer Şavaf, ‘Devrim 160 bin kişinin salıverilmesi ve pasaportların temdit edilmesi için mi başlatıldı?’ diye soruyor! Muaz el Hatip bu stratejik adımı ortaklarına danışmadığı gibi Türkiye’ye de danışmamış. Belki istim arkadan gelir misali Ahmet Davutoğlu gecikmeli olarak bunun gerekçesini Sabra ile Kahire buluşmasında Hatip’ten öğrenmiş oldu. Bundan dolayı Davutoğlu, Hatip ile Münih’te görüşmeyi reddetmişti.
Ve Suriye bütün bu olan bitenleri hiç yaşanmamış mı sayacak? Hatip Moskova’ya gitmeyi reddetti lakin ardından daha ters bir çıkış yaptı. Şimdi Muaz el Hatip’i nasıl değerlendirmeli ve kendisine nasıl güvenmeli? Herhalde çaylaklığından ve bugünler için Amerikalılar kendisini tercih etmiş olmalı.