İNTİHAR

Mehmet Bedri Gültekin Silivri'den Yazdı: İNTİHAR

İNTİHAR

AKP veya AKP iktidarından söz etmiyorum. Tayyip Erdoğan’ın, itirafıyla ortaya koyduğu üzere onlar, kendilerine verilmiş olan bir “görevi” yapıyorlar.
Başarısızlık ve sonunda da “yok olmak” ihtimali, o görevin içinde vardır. Görevi alanların bunu bilmemeleri düşünülemez.
Burada “intihar” derken, Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve Türk milletinden söz ediyorum.
Batı Asya gibi bir coğrafyada, iktidarların izlediği politikaların, milletlerin ve devletlerin hayatı üzerinde tayin edici etkilerde bulunduğu bir tarihi dönemden geçiyoruz.

SURİYE TUZAĞI
AKP, diplomasi tarihinde örneğine az rastlanır bir cüretkârlıkla, ABD ve Batı adına komşusu Suriye’nin işine burnunu soktu.
Daha ortada hiçbir şey yokken çadır kentler kurdu ve Suriyelilere “mülteci olun, yeriniz hazır” çağrısı yaptı.
Mezhep kışkırtıcılığı yaptı.
Topraklarında silahlı grupları barındırdı. Terörist gruplar Türkiye topraklarını kullanarak Suriye içinde sabotajlar ve saldırılar yaptılar, cinayetler işlediler.
Plan belli. Sünni ve Nusayri Araplar ile Kürtler arasında bölünmüş bir Suriye! Tıpkı Irak gibi!
Kuzey Irak’tan sonra Güneyimizde de bir Kürt Özerk Bölgesi. Hatay’ın güneyine düşen bölgede ise bir Nusayri-Alevi bölgesi.
Böyle bir tablonun bir adım sonrasının, Erbil’den Kamışlı’ya uzanan Kürt yapılanmasının Diyarbakır’ı içine alacak şekilde genişlemesi olacağını söylemek, kehanet olmayacaktır.
Nitekim Graham Fuller, artık bu işin geri dönülmez bir yola girmiş olduğunu sanmanın rahatlığı ile konuşuyor: “Diyarbakır, Kuzey Irak’ı da kapsayan Kürt oluşumunun merkezi olacak”.
Suriye’nin mezhep ayrılığı temelinde parçalanmasının Türkiye için ne anlama geldiğini ise; Adıyaman, Hatay ve Erzincan’da Alevi yurttaşların evlerine konan işaretler haber veriyor.
Türkiye, kendi eliyle kendisini, etnik ve mezhepsel çatışmaların kanlı kuyusuna atıyor.

FEDA EDİLECEK PİYON OLMAK
Kürecik’teki Füze Kalkanı, Amerika’nın, Batı ve Orta Asya’ya yönelik hegemonya savaşının bir parçası olarak kurulmuştur.
Artık herkes görmektedir ki, İran ile ilişkilerimiz 400 yıldan bu yana, hiç görülmedik şekilde bozulmuştur.
Türkiye kaderini Amerika ile birleştirmiş, buna karşılık İran, Rusya, Irak, Suriye ve Lübnan’dan oluşan bir karşı cephe ortaya çıkmıştır.
Abdullah Gül, Harp Akademilerindeki konuşmasında bölgemizde sıcak çatışma olasılığından bahsederek “hazır olmalıyız” dedi.
Kısacası, Atlantik ötesinin çıkarı için, Kürecik’teki Füze Kalkanı’ndan dolayı Rus ve İran füzelerinin hedefi olacağız.
Amerika açısından böyle bir tabloya “piyon feda etmek” gözüyle bakılır. Peki, biz nasıl bakacağız.

LAİKLİKTEN VAZGEÇERSENİZ…
“4+4+4 yasası” olarak bilinen eğitimin birliği yasasını ortadan kaldıran yasa, TBMM’de kabul edildi.
Bir iktidarın, devletin olanaklarını ve gücünü kullanarak kendi vatandaşlarını inançlarına göre bölmesi eyleminin kaçınılmaz sonucu din ve mezhep kavgalarıdır.
Yasanın uygulanmasıyla birlikte hep beraber şahit olacağız; İktidarın dinsel inancını benimsemeyen yurttaşlar üzerinde, ortaçağa özgü bütün baskı ve yok etme niyetleri uygulamaya konulacaktır.
Laiklikten taviz verme politikası geçmişte; Çorum, Malatya, Maraş ve Sivas olaylarını-katliamlarını yarattı.
AKP’nin laiklikten vazgeçme politikasının nelere yol açacağını ise, bu örneklerden hareket ederek tahmin edebiliriz.

BÖLÜNME VE ÇATIŞMA ANAYASASI
AKP’nin Yeni Anayasası, üniter devletten, milletin birliğinden ve laiklikten vazgeçmenin Anayasası olacaktır.
Yani, Türkiye Cumhuriyeti devletinin meşruiyet temeli dinamitlenmektedir.
Böylesine büyük bir operasyon ancak kendini savunma olanaklarından yoksun bırakılmış bir ülkede uygulanabilir.
İşte onun için de AKP; “Ergenekon”, “Balyoz”, “İnternet Andıcı” vb. gibi davalarla, görevi vatanı savunmak olan Ordunun elini kolunu bağlıyor, buduyor…

İNTİHARI ÖNLEMEK
Daha fazla uzatmaya gerek yok. Bütün bu politikaların sonucu içerde bölünme ve çatışmadır.
Dışarıdan gelecek tehditler karşısında eli kolu bağlı duruma düşmektir.
Bu tabloyu kabullenmiş bir devlet ve millet için gelecek yoktur.
Buna “intihar” denir.
Ve AKP’den kurtulmak dışında, “intiharı” önleyecek bir çare yoktur. 

Kaynak: //www.ip.org.tr

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209