YASA - AHLAK - EDEP(B)

 YASA-AHLAK-EDEP(B)

Eskilerin dediği gibi; ahlak olmadan yasalar hiçbir işe yaramaz.

Devletsiz ve yasasız toplumlar tarih içinde var olmuştur ancak ahlak kuralları olmayan toplum yoktur. Yasalar aslında bir toplumun ahlak kurallarını toplum içersinde koruma görevini üstlenirler. Daha organize olmuş toplumların ortaya koyduğu yazılı kurallara yasa dendiğine göre bu yazılı kurallar aslında o toplum içersinde işleyen ahlak kurallarında temellendirilir.

Ahlak kurallarının belirleyicileri arasında en etkin güce sahip olanı ise o toplumun inanç sisteminin ortaya koyduğu değerlerdir. İnanç sistemleri toplumların tüm sosyal müesseseleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bununla birlikte ahlak kuralları yasaların dar kapsamında kalmaz ve yasalarda belirtilmeyen ince meseleler üzerinde gücünü gösterir. Büyüğüne karşı sesini yükseltmek yasal olarak sıkıntı oluşturmasa da ahlaki olarak sakıncalı diğer bir deyişle saygısızlıktır. Yasalar daha çok insanların birbirine zarar vermesini engelleyici kurallar doğrultusunda ağırlığını gösterir. ‘’Komşusu açken tok yatan bizden değildir.’’ Hadisi Şerifindeki anlayışı hangi yasa ile uygulanabilir hale getirebilirsiniz?? Burada ahlak kuralları ve merkezi olan vicdan devreye girer. İşte o vicdanı da diri tutan ve doğru karar vermesini sağlayan merci dindir.

Ahlak kurallarının da iyice inceldiği yerde edep kuralları başlar. Edep; güzel ahlak, incelik, nezaket, zarafet, terbiye, kibarlık, hayâ, demektir. Edep, insanı insan yapan; olmaz ise olmazıdır. Hz. Muhammed (sav); ‘’Hayâ imandandır, iman ise sahibiyle cennettedir. Arsızlık da kabalıktan sayılır, kabalık ise sahibiyle ateştedir.’’ buyurmuştur. Hazret-i Ömer; ‘’Edep, ilimden önce gelir’’ buyurmuştur. Hz. Mevlana; ’’Âdemoğlu şayet edepsiz ise adam değildir, çünkü insanla hayvan arasında gerçek fark edeptir’’ demiştir. Yine büyükler ‘’Edep, amelden önce gelir.’’ demişlerdir.

Dini sadece bazı mükellefiyetlerden ibaret zannetmek batıldır, yanlıştır ve çok eksiktir. Büyüklerin yanında sesi yükseltmemek dindir. Sokağa tükürmemek ya da çöp atmamak dindir. Toplu ulaşım araçlarında ihtiyacı olana yer vermek dindir. Anneye, babaya ve öğretmene hatta hatta tüm mahlûkata saygı göstermek dindir. İnsanlara güler yüzlü olmak dindir. Bir makamdan çıkarken arkamızı dönmemek; bu anlamda özellikle mescitten çıkarken kıbleye arkamızı dönüp çıkmamak dindir. Sokakta yemek yememek dindir. Çok yememek dindir. Gürültü ile insanları rahatsız etmemek dindir. İsraf etmemek dindir. Verilen sözü tutmak dindir. Temiz olmak dindir. Laf taşımamak dindir… Yazının hacmi gereği saymayı bir kenara bırakmak zorundayım.

İslam dininin koyduğu tüm hükümler Müslümanı ilgilendirir. Bu hükümler de kişiden kişiye, zamana göre veya toplumdan topluma değişmez, değişemez. Bizler bu hükümlere uymak durumundayız, yoksa bana göre değil, bu zamana göre değil ya da şimdi yaşadığımız topluma göre değil demek; ben başka bir din arıyorum demektir. Bizler böyle inanmalı ve böyle de yaşamalıyız; daha da önemlisi yaşamak zorundayız. Nesillerimizi de bu kurallara göre yetiştirmeliyiz.

Tabidir ki toplum içerisinde bazı sesler yükselip ‘’Ne karışıyorsunuz; ben istediğimi yapar, istediğim gibi de yaşarım’’ diyeceklerdir. Hatta bazı yasalar Allah’ın kurallarına zıt uygulamalara da müsaade edebilir. Sizce de malumdur ki göz kapamakla güneşin ziyası kararmaz. Sadece kişi göremez olur.

Değerli dostlar bendeniz din âlimi değilim lakin bunları bilmek için din âlimi olmaya gerek de yoktur. Ortalama bir Müslüman bunları bilir, bilmelidir de. Hz. Ömer’in her şeyi özetlediği bir sözü vardır; ‘’Dininizi doğru öğrenip, buna uygun yaşayın. Yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz.’’ Bu anlamda diğer bir yaklaşım ‘’İnandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanmaya başlarsın.’’ sözü ile özetlenebilir. Benden bu kadar gereğini sizler daha iyi bilirsiniz.

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209