Sivil Haber
2014-01-04 02:25:46

VÜCUDUMUZDAKİ MÜTHİŞ KOORDİNASYON

Didem Rahvancı

didemrahvanci@yahoo.com 04 Ocak 2014, 02:25

VÜCUDUMUZDAKİ MÜTHİŞ KOORDİNASYON
Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı kusursuz sistemlerin hiçbirinde tesadüfe asla yer yoktur.
Kendi bedenimizi düşünelim. Günlük hayatımızda yürümek, nefes almak, çevremize bakmak, tanıdık biriyle selamlaşmak gibi bize oldukça sıradan görünen davranışlarımızda dahi vücudumuzdaki her hücrenin üzerinde muazzam bir akıl ve şuur tecelli eder ve yaptığımız işle ilgili olarak organ ve dokularımız birbiriyle olağanüstü bir koordinasyon ve denge içinde çalışır. Örneğin;

YÜRÜRKEN NELER OLUR

Yürümek, herkesin belli bir yaştan sonra kolaylıkla öğrendiği ve yaptığı bir harekettir. Oysa sadece tek bir adım atmamız için bile vücudumuzda çok farklı sistemler devreye girer ve her biri aynı anda aynı hızda çalışarak, adım atmamızı sağlar. Üstelik bu sistemler öylesine organize çalışır ki bir adım attıktan sonra diğer adımımızı atmak için beklememize dahi gerek kalmaz. Yürümek için gerçekleşen işlemleri ancak bir genelleme yaparak sıralayabiliriz. Sıralama yaparak yazmak durumunda olduğumuz tüm bu işlemlerin vücudumuzda “aynı anda” gerçekleşmesi ise elbette büyük bir mucizedir.

• 16 kilogram ağırlığında olan kemiklerimiz kendisinin en az 3-4 misli ağırlıkta olan vücudumuzu kırılmadan taşıyabilir,
• Yürümek için attığımız her adımda, vücut ağırlığımız nedeniyle yerden vücudumuza doğru oluşan tepki kuvvetinin, omurganın 33 tane küçük kemikten oluşan kıkırdak yapısı ve S şeklindeki kıvrımlı özelliği sayesinde “kuvvet dağıtıcı” etki yaparak azaltır,
• Son derece hassas bir ayar ile kemiklere bağlanan kasların 100’e yakınının yürüme işlemi sırasında çalışır,
• Ayakların kavisli ve tabanın vücut ağırlığının olumsuz etkisini yok eden yastığa benzer özel şekli sayesinde rahatlıkla ayakta dururuz,
• Beyincik, iç kulak ve iç kulaktaki tüycükler arasındaki koordinasyon sayesinde dengemizi koruruz.
Üstelik yürümemiz için böylesi kompleks sistemler devreye girerken biz aynı anda konuşur, nefes alır, gözlerimizi kırpar, başımızı sağa sola çevirir, çevremizdeki objeleri isimleri ile birlikte tanırız. Burada birkaç cümle ile ifade ettiğimiz bu işlemlerin aynı anda gerçekleşmesi vücudumuzdaki mükemmel yaratılışı bir kez daha gözler önüne serer.

KONUŞURKEN ÇABA HARCAR MIYIZ?

Hayır. Kelimler istediğimiz anda ağzımızdan dökülür. İstediğimiz sözcüklerin ağzımızdan çıkmaları için, ses tellerinin hangi açıklıkta, ne kadar titreşmesi gerektiğini, ağzımızdaki, dilimizdeki, boğazımızdaki yüzlerce kastan hangilerini, hangi sıra ile kaç defa, ne oranda kasıp gevşeteceğimizi, ciğerlerimize kaç santimetreküp hava alıp, bu havayı hangi hız ve aralıklarla boşaltmamız gerektiğini oturup da hesaplamayız. Zaten istesek de bunu başaramayız. Çünkü ağzımızdan çıkan tek bir kelimenin oluşumu, insanın solunum sisteminden sinir sistemine, kaslarından kemiklerine kadar uzanan pek çok yapının uyumlu çalışmasının bir sonucudur.

BİR TANIDIĞINIZI GÖRDÜNÜZ
...
Herhangi bir yerde tanıdığınız bir kişi ile karşılaştığınızda onun kim olduğunu bulmakta hiç zorlanmazsınız. Oysa o anda sizin o kişiyi tanımanız için bedeninizde neler olur, neler...

Tanıma işlemi öncelikle görme ile başlar. Karşımızdaki kişinin vücudundan yansıyan ışık, saniyede 10 trilyon foton ya ni ışık parçacığı geçecek şekilde gözbebeğine varır. Işık önce bu merceğin daha sonra da göz yuvalarını dolduran sıvının içinden geçer ve retinanın üzerine düşer. Retinanın üzerinde, renkleri seçebilen “koni hücreler” ile aydınlık ve karanlığı ayırt edebilen, “çubuk hücreler” olmak üzere yüz milyon hücre vardır. Retina hücreleri, kompleks kimyasal işlemler sayesinde fotonları algılar ve elektrik sinyalleri üretir. Retinadan gelen elektrik uyarısı, bu sayede bir nörondan diğer nöron hücresine iletilerek ilerler ve beynin görme korteksine gider. Bu sayede tanıdığınız kişinin görüntüsü, kusursuz bir biçimde beynin korteks merkezinde oluşur.

Bu kişinin tanıdık biri olduğunun algılanması için, hafıza hücreleri yoklanır ve kişinin yüzü ile hafızadaki bilgiler karşılaştırılır. Hatta beyin korteksindeki görüntüdeki yüz ile hafızadaki yüz bilgisi karşılaştırılır ve bu kişideki bir değişiklik örneğin saçını kestirmesi, yüzünün solgunluğu, gibi farklılıklar hemen algılanır.

Buraya kadar gerçekleşen binlerce kompleks işlem muazzam bir hızda gerçekleşir ve biz karşımızdaki kişiyi hemen tanır, gülümser, selamlaşır ve konuşmaya başlarız. Bu kez küçük bir tebessümün sağlanması için 17 kas aynı anda, görevi doğru yaparak çalışmak zorundadır. 17 kastan bir tanesi çalışmasa veya görevini yanlış yapsa gülümseme gerçekleşmez üstelik yüzdeki ifade de anlamsızlaşır ve tanıdığınız bu kişiye gülümseyemezsiniz.

SİNİR HÜCRELERİ VE BEYİN ARASINDAKİ MUAZZAM KOORDİNASYON
Beyin, her santimetrekübünde 10 milyon (10.000.000), tamamında ise 10 ila 15 milyar arası sinir hücresi içerir. Aynı zamanda sayısı sinir hücrelerinin bin katı kadar olan, yani ortalama 15 trilyon (15.000.000.000.000) sinir hücresi bağlantısına sahiptir. Sinir hücreleriyle bağlantılı olarak onları besleyen ve destekleyen hücrelerin (beyin bağ dokusu) sayısı ise 90 milyar (90.000.000.000) dolayındadır.

Sinirler yoluyla beyne taşınan mesajlar saatte 200 mil yani 320 km. hızla yol alırlar. Yani beyin hücrelerinden vücuda ulaşan sinirlerimiz, beyinle vücut arasında giden bilgiler için adeta bir otoban görevi görür. Vücudunuzda an an meydana gelen bütün olaylar, mesela;

• Şu an siz bu yazıyı okurken gözlerinizi kullanmanız,
• Otururken arkanıza yaslanmanız,
• Okuduğunuz şeyleri anlamanız,
• Kalbinizin atması,
• Nefes almanız,
• Gözlerinizi kırpmanız,
• Saçlarınızın uzaması,
• Kokuları algılamanız,
• Kulağınızın etrafınızdaki sesleri duyması,
Kısacası yazı boyunca saysam da bitiremeyeceğim her türlü işleviniz, her an beyne giden sinyaller ve beynin vücudun her yerine ayrı ayrı gönderdiği emirler yoluyla devam eder. (Sadece 1 dakika içinde beyinde 100.000 ile 1.000.000 arası kimyasal reaksiyon oluşabileceği bilinmektedir.)

SİZ BU YAZIYI OKURKEN…

Vücudunuzdaki sistemler her saniye kusursuz biçimde çalışmasını sürdürmektedir. İşte bu organizasyon sayesinde çevrenizdeki sesleri duyabilir, aynı anda okuduğunuz yazıyı görür ve anlarsınız. Bu sırada kalbiniz atmayı, burnunuz koku almayı, akciğerleriniz nefes alıp vermeyi sürdürür, sürekli olarak gözlerinizi kırpar ve yutkunursunuz, belki yanınızda olan bir fincan çayı yudumlarsınız, o sırada sindirim sisteminiz devreye girer. Ayrıca hiçbir şey yiyip içmeseniz bile bir süre sonra acıktığınızı hissedersiniz. İlginç olan nokta tüm bu işlemler gerçekleşirken sizin okuma ve anlama işini sürdürmeye devam etmenizdir. Niyetiniz tek bir noktaya, okumaya ve anlamaya hedeflendiği halde, kendi isteminiz dışında vücudunuzdaki organizasyon hayatınızı devam ettirmeye çalışır, üstelik bu işlemler sizin böyle bir talebiniz olmadığı halde gerçekleşir. Elbette ki bu kusursuz koordinasyon insanın kendi başına gerçekleştireceği bir işlem değildir. Hiçbir insan hayatı boyunca okurken “gözlerim kurumasın diye gözlerimi kırpmam gerekir” veya koşarken “nefesimi ayarlamam gerekir” diye düşünmez. Çünkü bunlar otomatik olarak gerçekleşir. Belki de bu güne kadar üzerinde hiç düşünmediğiniz size son derece sıradan gelen hareketler aslında vücudunuzda çok detaylı bir organizasyonun var olduğunu gösterir ve Allah’ın üstün aklını, yaratış sanatının kusursuzluğunu sergiler. Allah Kuran ayetlerinde yarattıklarının muhteşem bir uyum içinde olduğunu şöyle haber verir:

“O, biri diğeriyle ‘tam bir uyum’ (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahman (olan Allah)ın yaratmasında hiçbir ‘çelişki ve uygunsuzluk’ (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip-gezdir; herhangi bir çatlaklık (bozukluk ve çarpıklık) görüyor musun? Sonra gözünü iki kere daha çevirip-gezdir; o göz (uyumsuzluk bulmaktan) umudunu kesmiş bir halde bitkin olarak sana dönecektir.” (Mülk Suresi, 3-4)

İçimizde her an işleyen, hayranlık uyandıran komplekslikte ve büyüklükte bir koordinasyon ağı vardır. Amaç canlılığı devam ettirmektir. Bu koordinasyon özellikle vücudun hareket sisteminde görülür. Çünkü en küçük hareket için bile iskelet sistemi, kaslar ve sinir sistemi mükemmel bir işbirliği içinde çalışmak zorundadır. Bu ise ancak sonsuz ilim ve kudret sahibi Allah’ın kusursuz yaratışı ile mümkündür. Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri kusursuz bir ilimle yaratan Rabbimiz, insan vücudunu da en mucizevi detaylarla ve olağanüstü bir koordinasyonla yaratmıştır.

didemrahvanci@yahoo.com
https://twitter.com/DidemRahvanci
//didem-rahvanci.com


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.