Asırlardan beri bu topraklarda yaşayan; ayrılmaz bir bütünün parçası olan Alevilerin sorunlarına çözüm arayışına giren, Ak Parti Hükümetine, Alevi bir vatandaş olarak, kendi şahsım adına teşekkür etmek isterim.
Ak Parti Hükümeti, Sosyal Devlet anlayışını benimseyerek, ülkedeki tüm etnik ve mezhepsel sorunları bir bir çözüme kavuşturmaktır. “Yeni Türkiye” yolunda, ayrılıktan değil birlikten , kavgadan değil barıştan , nefretten değil sevgiden yana olan, ötekileştirilenleri kucaklayıcı bir yol izlemektedir.. Ateş çemberinde bulunan ülkemizi kuşatan bu kaos entrikalarının aşılmasının tek yolunun ise milletini mutlu ederek, devletini güçlü kılabileceğini bilen hükümetin, çalıştaylarla başlatmış olduğu uzlaşı çizgisi “Yeni Türkiye” nin de kırmızı çizgilerinden biridir.
Bu çalıştaylar ile başlatmış olduğu süreç; 13 Aralık 1925 tarihinde yürürlüğe giren 677 sayılı “Tekke ve Zaviyeler Kanunu” ile Vakıflar Kanunu’na takılmıştır. Bu yasalarla önü kesilen Cemevleri’nin statü kazanması ancak yeni anayasal çalışmalarla çözüme kavuşacağı, çalıştay raporları sonunda açıkça ortaya koyulmuştur.
677 sayılı kanunda yasak edilmiş olan “ dede ve mürit” kavramları kullanılamadığından; ne kadar Cemevi açılırsa açılsın, “Dedelik Makamı”nın gayrı meşruluğu yasalar gereği meşrulaştırılamamaktadır. Yapılacak yeni yasal düzenlemelerle “Cemevleri Alevilerin inanç merkezidir.” ibaresinin Vakıflar Kanununa girmesi de , yasallaşma sürecini başlatacaktır.
Tüm bu özverili çalışmalar yapılırken, bugüne kadar kılı kıpırdamayan, sadece seçim zamanlarında hatırlanıp, Atatürkçülük kisvesi altında oy avına çıkan, sözde muhalif demokratların karın ağrılarının ve feryadı figan etmelerinin sebebi de; eğer bu sorunda çözülürse, kaybedecekleri oy sayısıdır.
Bir Alevi vatandaş olarak, benim canımı acıtan ise Alevileri bu senaryolarla kendilerine bağımlı hale getiren muhalif demokratların, provakatif eylemlere müsait her olaya Alevi gençlerini iteleyerek, Cemevlerini ve Alevileri hedef tahtası haline getirmeleridir.
Önemli olan ise Alevilerin bu açılıma sıcak bakmasıdır. Muhaliflerin asıl meselesi, kabul edemedikleri de budur. Yüzyıllardır hiçbir etnik kimlik ve inançla sorunu olmayan Aleviler, kendilerine taş atana gül atmıştır ki böyle bir hüsn-ü zanla sorunun çözümüne eğilen bu hükümetin çözüm önerilerine yüreklerini açacaklarına inancım sonsuzdur.
Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde: “Ben ilmin/ hikmetin şehriyim, Ali de kapısıdır. İlim isteyen kimse bu kapıdan gelsin” buyurmuştur. Bizde açılan bu kapıların önünde bu coğrafyanın insanları olarak, can cana, biz bize, diz dize bir arada olmalıyız. Unutulmamalıdır ki, hayatta yaşanan tüm ikili ilişkilerde olduğu gibi başarıda iki kişiliktir.
twetter@reyhanaydiin