“Komplo Teorisi”

 “Komplo Teorisi”

 Ülkemizin ve dünyanın geçtiği süreci hep birlikte çok iyi analiz etmek gerekir.

Şunu bilmek lazım ki günümüz de üzerinde konuşulan ya da düşünülen her kim veya hangi kurum, yapılanma hatta ülke olursa olsun geçmiş söylemlerinden ziyade an itibari ile bulundukları konjektürel hal ile değerlendirilmelidir. Dünya düzeninde herkesin satranç oynar gibi yaptığı hamleleri doğru okumak ve değerlendirmek gerekir.

Örneğin; bir hafta öncesine kadar güçlü nidalarla bir an önce Suriye’ye operasyon başlatma çabası olan batı ülkeleri keskin manevralar la operasyon sürecini ertelemiş hatta söylemlerini masa başında çözüme yönelik olarak revize etmeye başlamışlardır. En son ABD nin de bu şekilde topu kendi sahasında çevirerek vakit geçirme çabaları başlamış bir anda her an başlayabilir denilen Suriye operasyonu sürece bırakılmıştır.

Düz açıdan baktığımızda bu olayı savaş en son ihtimal, birkaç lider yerine meclisler karar vermeye başlayınca aklıselim kararlar verilmeye başlandı gibi değerlendirmek mümkündür. Fakat olayın bu kadar basit olmadığı derinlemesine düşünen her insan için gayet aşikârdır.

Irak mevzusunda Kitle İmha silahları bulma bahanesiyle savaş başlatan, Afganistan mevzusunda 11 Eylül olaylarını yapanları temizleyeceğiz savıyla işgale girişen ABD, belki de büyük planının devamı olan “Suriye’yi yönetimine alma” projesinde hem halkından hem de diğer dünya ülkelerinden destek almak zorunda olduğu düşüncesine varmıştır. Nitekim de öyledir. ABD Suriye’ye diğer operasyonlarında olduğu gibi; fütursuz, hesap vermeye yanaşmayan bir tavırla operasyon başlatma lüksünü ve yetisini gelecek olası yüksek tepkilerden dolayı belirli nedenlere dayandırma ihtiyacı duymuştur. Türkiye’nin bu konudaki dünya vicdanına yaptığı acıtasyon yöntemleri işin temelini attıysa da yeterli olmayan bu söylemler son kimyasal silah kullanma mevzusuyla belirli bir noktaya ulaşmış ve operasyon dillendirilebilir hale gelmiştir. Ancak gelinmek istenilen noktayı belirli bir olgunluğa getiren bu gelişmeler ABD açısından ne yazık ki yapacağı operasyonun dünya vicdanında tam olarak meşruiyetini sağlamamıştır.

Şimdi yüksek sesle düşünecek olursak: öncelikle kimyasal olayı tamamen ABD’nin operasyona meşruiyet kazandırma adına yaptırdığı bir hamle olabilir. Bu vicdansızlığı yapabilirler mi sorusunu soranlara Afganistan da ve Irak ta yapılan kıyımları, hamile bırakılan kadınları hatırlatmama gerek yok sanırım. Bir nebze olsun dünya vicdanını operasyona ikna eden bu hamle tam olarak yeterli olmayınca ABD sözcüleri ve son olarakta NATO ilginç bir şekilde farklı birkaç ağızdan müttefikimiz olan Türkiye’ye yapılacak bir saldırıda onu koruma zorunluluğumuz var minvalinde açıklamalar yapmaya başlamışlardır. Buradan şu çıkabilir ki; ABD birinci hamlesinde kazanamadığı meşruiyeti ne yazık ki ülkemize yapılacak bir saldırı ile kazanma yoluna gidebilir.

Hükümetimizin “mazlum kardeşlerimizi koruyalım”, “Müslüman kardeşlerimiz her gün öldürülüyor”, “Bu zulme dur demeliyiz” söylemleri aynı durumda olan dünyanın diğer bölgelerindeki kardeşlerimize, Müslümanlara söylenmediği için samimiyet sorgulamasından geçirilmekte “ Doğu Türkistan’da öldürülenler Müslüman değil mi? İnsan değil mi? oradaki zulüm değil mi?” sorularını sorma mecburiyetini doğurmaktadır. En fecisi ise hükümetinde ABD’nin bu olası oyunu içerisinde yer alıyor olması veya iyimser bir bakış açısıyla kandırılmak sureti ile oyunun içerisinde şuursuzca kullanılıyor olabilmesi ihtimalidir. Gaziantep mi? Şanlıurfa mı?, Kilis mi? hangi şehrimizdeki insanlar bu oyunda feda edilebilir?

 Bunların tamamının varsayım veya komplo teorisi olarak kalması da en büyük dileğimdir.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Erdem Dogukan
Erdem Dogukan - 11 yıl Önce

Kesinlikle güzel tesbitler, tamamen kurgusal gibi gözüksede temelde yaşanılabilesi olması muhtemel. Türkiyenin böyle bir oyunda olmamasını tememmi etmekten başka çare yok sanırım.

banner309

banner225

banner209