TÜRK-İSLAMIN AKLINA BAKIŞ-DAVET:

  Fransa’daki olayın seyrinde; İslam’ın son karakolu olan Türkiye’yi ve Müslümanlara yöneltilen İslamfobi safsatalığı saçmalığı…
Belli ki fosilleşmiş, kemikleşmiş Türk milletinin ve İslam’ın tarihine bir boşluk içinde ve buğulu camlar arkasından bakanlar…
İslam ile yoğrulmuş olan kadim Türkiye Devletinin değişen dünyadaki yerini yorumlamaktan aciz olan m/adamlar…

İslam dininin yorumlanması, hayata sunduğu tecrübe, tarih içindeki yeri dünya toplumlarında siyasi, idari, iktisadı sistemlerinde uygulanması görmezden gelenler…
Bizde İslam Rönesansı yaşanırken sizler karanlık ortaçağ avrupanızda cennete arsa satışı işleri ile uğraşıyordunuz. Onca tekniğe, kültüre köprü görevi yapan Tük-islama bakış bu mu olmalı… Bu gün Türkiye’nin girmeye çalıştığı adı AB olan temelinde İslam’ın kominal (kardeşçe yan yana) yaşamını kendilerine endeksleyen ilgili devletlerin kırılma ve krizlerini aşarak yükselmeye doğru yol almaları içte içe islamın fikir/kültürel yapısı değil de nedir?

Ve şanlı tarihimize hissi bir duvar örmeden bakacak olursak İslam ile tanışma 751 Talas, 1453 İstanbul’un fethi (Ortodoksların islama ve Osmanlıya bakışı ) 1514 Çaldıran Savaşı İslam halifeliğinin bayraktarlığını alma, Karadenizin, Akdenizin Türk gölü haline gelmesi… Ve sen Fransa Kanuniye yardım mektuplarını gönderen yardım isteyen İslamı o günkü Avrupa dinlerine tercih eden; Ahde vefa bu olsa gerek İslamfobi ile Müslüman Türk devletini suçlayan kalemleriniz/Politikacılarınız…

Üç kıtaya yayılmamız kılıçla, topla, tüfekle olmadı İslamın gönül çelme ile gönül alma politikası ile oldu. Gönülün aklın maverası olduğunun bilinciyle… 11 Eylül’ü gerekçe gösterip Orta doğuya çullanan emperyal göçlerin Irakta petrol bakanlığını etten duvar ördüğü gözlerimizin önünde yeni bir işgale gerekçe mi? Ne… Daha dün Davosta, Amerika’da, Belçika’da, kısaca bütün Avrupa’da Ortadoğu haklarını savunan yeni bir lider yeni bir kadroyla mücadele verirken Ortadoğu halkları için kurtuluş mücadelesini veren tarih şuurunun ürünü Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmazdı. (çünkü bir işgal vardı işgali yüzlerine söyleyen lider de vardı) Türk-İslama karşı, eğer bir ebrehe ruhu toplayıp ordusunu yürürse haremine ne olur gönderme azap kuşlarını o gün dağlara çekilen halk nasıl korku içinde seyir ettiyse onları bu gün ebabiller izlesin bizi diyen bir dinin mensubu olduğumuzu unutmasınlar…

Türkiye devleti olarak daima İslam ile sembolleşen tarihimizi entegrist tavırlardan uzak durarak, yaşadığımız çağı bu gün geçerli olabilecek bilgiyle yorumlamak çağın araçlarını kullanmak gerektiğinin inancıyla tarihimizi bir meşrulaştırma aracına ve kehanete dönüştüğü zaman anlamını yitirdiğini bilerek hareket etmeyi de göz ardı etmeyerek. Çünkü Akılcı ve maneviyatçı İslam anlayışının ilk esası bilgidir. İslamı bilgini konusu yapmak bilgiye dayalı olarak bir hayat sürdürmek islamı derinden yaşayışın temelidir. İslam topumun fertleriyle ilgilenirken toplumun ve ferdi geleceğini ilgilendirdiği için yorum yapanın kişini yaşadığı kültürel ortamın ve tarihi ufkun farkında olması gerekir. Bu gerçeği Ebu Hanife şöyle dile getirir. Hz Peygamberin ashabı için yeterli olan senin için yeterlidir derlerse, onlara deki: evet, ben onların durumunda olsaydım, onlar için mümkün olan benim içinde mümkün olurdu. Oysa onların şartlarıyla şartlarımız aynı değildir. Biz, bizi yeren ve ayıplayan, kanımızın dökülmesini helal sayan kimselerle karşı karşıyayız. O halde aramızda isabetli ve hatalının kim olduğunu bilmemiz, canımızı ve ırzımızı müdafaa etmememiz caiz değildir. Hz Peygamber’e atıf yaparak vahyin sona ermesiyle birlikte dini ifadelerin sabitlendiği gibi, yorumunda sabitlendiği ve her şeyin kesinleştiği şeklindeki anlayış, değişen toplumun meselelerini anlama ve çözümleme noktasında yetersiz kalacağı aşikardır. Kargaşa ortamında olup bitenlere karşı sağlam bir tutum geliştirmenin İslamı ufukla bağımsız Türkiye devleti tarihinin tarihi ufukla buluşması ile mümkündür.

Sonuç olarak: devletin mensubiyetinde haçlıya karşı zafer kazanan son İslam ordusu olan Çanakkale şehitlerine, Dumlupınara, Conkbayıra, Kocatepeye vatan için İslam için can veren baş veren yiğitlere ve onları yoğuran yiğit annelere selam verirken İslamı anlama ve yorumlama modelleri içerisinde özgün bir yeri olan ve giderek etkisi artan bir ekolün günümüzde entelektüel merakın merkezinden yer alması dikkate çekici iken daha dün Kafkaslarda-Ortadoğuda soydaşlarımıza-dindaşlarımıza İslamfobi ile bizleri suçlayan Fransa değilmiydi lejyonerleri döken yürüttüğümüz politikada bir ahmaklık mı? Var: yoksa “Ey seyrani Var mı? Sözün hatası arasan bulunmaz dünya ötesi Rumun, Ermeninin yağlı ketesi kaypak müslümanı dinden çıkarır mı? ne…”
YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209