YENİ SAVAŞ SİLAHI EKONOMİK YAPTIRIMLAR!

70 yıldır sürdürülen kansız savaş: “Yaptırım silahı”

YENİ SAVAŞ SİLAHI EKONOMİK YAPTIRIMLAR!
1951 yılında petrolünü millileştirmek için adım atan İran, o tarihten bu yana ambargo silsileleri ile mücadele vermektedir. Kasım 2018’de devreye alınan yeni yaptırımlarla emperyalist güçler, etnik ve mezhepsel çatışmalar çıkararak Orta Doğu’nun kaynaklarını kendine akıtma planlarına yeni silah olarak “ekonomik müdahaleleri” eklediğini kanıtlamıştır.
Daha önce örneklerini Japonya, Afrika ve Orta Doğu ülkelerinde gördüğümüz gibi, Batılı emperyalistler, sömürgeciliğini gizlemek için çeşitli “silahlara” başvurmaktadır. Japon toplumuna Hiroşima ve Nagazaki’de “bilimsel bir deney” söylemiyle vahşi eylemlerde bulunan, Afrika toplumlarını bölgenin kaynaklarını ele geçirmek için birbirleriyle çatıştıran ve Orta Doğu toplumlarına sözde “baharı” yaşatarak bölgeye piyonlarını diken ve kaynaklarını sömüren Batı, İran üzerinde kuracağı hegemonyayı Trump’ın gözde silahı olan ekonomik yaptırımlar ile sağlamayı hedeflemekte ve diğer ülkelere gözdağı vermektedir.
Stratejik önemi ve zengin doğal kaynakları ile Batı için önem arz eden İran’ın maruz kaldığı bu yaptırımlarla ülke ekonomisi çökertilerek, kendi sınırları içerisine hapsedilip, iç sorunlarıyla meşgul olması amaçlanmaktadır. Bu yöntemle Batı, hem İran’dan ihtiyaç duyduğu kaynakları ucuz bir şekilde temin edebilecek hem stratejik planlarını daha risksiz gerçekleştirebilecek hem de bölgedeki müttefiklerinin çıkarlarını korumayı sürdürebilecektir. 
Silah kullanmadan, bomba atmadan, kan akıtmadan ve kimsenin tepkisini çekmeden iş bitirmeye yarayan yaptırımların faturası, bölgeye ve İran toplumuna kesilmektedir. Ekonomik darboğaz ile İran toplumunun yavaş, sessiz ve kansız bir sefalete sürüklenmesi ve toplumsal bir çatışma ortamı oluşturularak siyasi kriz çıkarılması hedeflenmektedir. Bu basit planın örneklerini daha önce Türkiye’de gördük ve yaşamaya devam ediyoruz.
“Dünya barışını tesis etme(!), diktatörleri bertaraf etme(!), saldırgan bir devleti terbiye etme(!), halkı zalim yöneticilerden koruma(!)” gibi bahanelerin arkasında, ABD’nin ve müttefiklerinin yalnızca kendi toplumlarını önemsediği gerçeği bulunmaktadır.ABD ve Batı dünyası, bu çıkarları doğrultusunda ülkeleri kaosa sürükleyerek işgal, içsavaş, ekonomik yaptırım gibi araçlarla milyonlarca insanı göçe zorlamakta ve mülteci konumuna düşürmektedir.Bu hukuk ve insanlık dışı yaklaşımının yanında Batı toplumları, uyduruk gerekçelerle masum toplumlardan zorla alınan zenginliklere desessiz kalmaktadır.
Sadece kendi toplumlarının refahı için çalışan emperyal güçler karşısındaki bu sessizlik bozulmalı ve “ucu bize dokunmasın yeter” zihniyeti ile olanlar izlenmemelidir. Dünya toplumları, bu yaptırımların karşısında durmalı ve ezberlenmiş bu planların bilincinde olduklarını ifade etmelidir. Türkiye olarak, İran’a dayatılan bu yaptırımlar karşısında İran toplumu ile dayanışma içinde olmalıyız. 


SİVİL HABER

Güncelleme Tarihi: 12 Kasım 2018, 21:01

Sivil Haber

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209