Demokrasi ne kadar evrensel ise, siyasi partiler ve özgürce seçilmiş hükümetler demokrasinin mihenk taşlarıdır.

17 Aralık 2013 tarihindeki operasyonu başka kılıflarla kamufle ederek Milli iradeye büyük bir saldırıdır.

Bizim Sayın Başbakanımız ve onun liderliğinde 11 yıldır gelişen, dinamik ve başarılı hükümete güvenimiz tamdır.

Bu operesyonun asıl amacının Türkiye'nin istikrarına, sevgi ortamına, muhabbet alanına, Türk Demokrasisi, özgürlüklerin yükselmesine ve ekonomisinin gelişmesine darbe vurmak adına yapıldığı konusunda en ufak bir şüphemiz yoktur. 

Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yılında, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracatı ve hedefleri hep birlikte omuz omuza, el ele yakalayacığız.

Gezi olaylarında Türkiye'ye çok şey kaybettirildi. Şimdi de bu oyunu, bu tezgahı kurguladılar. Ancak bilinsin ki; bu oyun da tutmayacaktır.

Bu yaşanılan olaylar sonucu Türkiye'de milyarlarca dolarlık zararı kimler ödeyecek? Tabiki de milletin sırtından ödenecek. Sadece borsadaki zarar 50 milyar dolardır. Yıl sonuna kadar öngörülen zara ise 104 milyar dolardır. Bu milletin cebinden çıkarken birilerinin de cebine girmiş olacak. Yazık değil mi bu necip millete! Kolay mı gelindi bugünlere?

Yolsuzluğu ne Başbakanımızın ne de Hükümetimiz'in tasvip etmeyeceğine inancımız tamdır. Bizlerde yolsuzluk, hukuksuzluk ve aldatmanın olduğu alanların hukuk çerçevesinde adil yüce mahkemelerin çözeceğine inanıyoruz.

17 Aralık operasyonunun şekli ve şu ana kadarki sonuçları itibariyle Türkiye’nin milli çıkarlarına karşı yapıldığı çok açık ve nettir.

Siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın 76 milyon insanımızın hiçbirisi için hayırlı olmayacağı görüyoruz. Türkiye'nin imajını zedelemeye kimsenin hakkı yoktur!

Dünyanın neresinde olursa olsun hiçbir ülkenin toplum mühendisliği yapılarak içeriden veya dışarıdan komplolara maruz kalmasını tasvip etmiyoruz.

Milli iradenin tecellisi olan, doğal ve demokratik seçim yolu ile gelen, yönetmekte olan hükümetimizin emaneti onun tecelisini sağlayan Türk halkına aittir. Emanetin esas sahibi Türk halkıdır.  Egemenlik milleten alınıp yargıya devredilmeye çalışıldı. Vesayetlerin kaldırılması için 11 yıl büyük mücadeleler verildi. Yeter...! Söz de, karar da milletindir! diyen bir anlayış var bugün. Türkiye'nin hızı ve şevki kesilmek isteniyor. 17 Aralık komplosu başarılı olmayacaktır. Emniyet ve Adalet hiyerarşisi atlanarak 14 ay gizlenen bu operasyon asla masum ve normal bir hukuk işlemi değildir.

Gelişen Türkiye'ye karşı yapılan bu komploların karşısında dimdik durmak için buradayız. Yargı ve Emniyet darbe girişimi ve itibarsızlaştırma çabaları boşa çıkacaktır. Hukuk dışına çıkıldığını, siyasi bir operasyona dönüştüğünü görüyoruz.

Maalesef üzülerek gördüğümüz, müşahade ettiğimiz konu ise; 3 haftadır yaşadığımız bu olayların Türk toplumundaki ayrışmaya sebep olmasıdır. Tüm tarafları Ahlaklı, dürüst ve hukuka uygun davranmaya davet ediyoruz.

Şunu da belirtmeliyim ki, bu olaylardan Türk Demokrasisi ve Hukuku güçlenerek çıkacaktır.

Biz Milli irade için tarafız, seçilmiş hükümet için tarafız, sulh huzur ve barış için tarafız, Başbakanımız için tarafız, istikrar için tarafız, velakin vicdanımızın sesi için tarafız.

Bizler muhabbet fedaileriyiz. Yüce Türk halkını, saf, bir şey bilmez sanmayın. İşte önümüzdeki aylarda seçimleri hep birlikte yaşayacağız, göreceğiz. Siyaset yapmak isteyenler mevcut partilerde veya kuracakları partiler vasıtasıyla seçime girebilirler. Milletimizin teveccühleri de zuhur edecektir. En doğru ve hakkaniyetli kararı milletimiz sandıkta verecektir. Kimse seçim sandığından da korkmasın. Yeni Türkiye'nin kurulması için 30 mart yeni bir milat olacaktır.

Lütfen Türk halkının sabrını ve vakurluğunu denemeyin ve sınamayın. Masumiyet karinesini şiar edinerek, kimse kendisini yargının yerine koymasın. 

Türkiye'de yaşanan bu kaygı verici girişimler ve art niyetli operasyonlarla hükümeti yıpratma çabalarına tepki olarak, Avrupa'daki, Macaristan'daki Türkler olarak ülkenin prestij kaybetmesine neden olan bu girişimlere karşı, Macaristan ve Türk kamuoyunun dikkatini çekmeyi amaçladık.