Güllüce, ‘’Ben Ruhen ve Fikren Hep MMG’liyim’’

Mimar ve Mühendisler Grubu tarafından organize edilen Kahvaltılı Toplantıya konuk olan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’’Bu makamlar geçicidir. Yarın bu makamda olmayacağım ama ben Ruhen ve Fikren hep MMG’liyim ve her zaman MMG’li kimliğimi taşıyacağım’’ dedi.

 Güllüce, ‘’Ben Ruhen ve Fikren Hep MMG’liyim’’
HABERİN GALERİSİ
MMG İdris Güllüce

MMG İdris Güllüce

 Wilo Pompa Sistemleri sponsorluğunda gerçekleştirilen ve MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra Eski Genel Başkanlar Avni Çebi, Murat Kalsın, Oral Avcı, Üsküdar Belediye Başkanı Mustafa Kara, Ak Parti Üsküdar Belediye Başkan Adayı Hilmi Türkmen, Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü İsmail Yüksek, Gübretaş Genel Müdürü Osman Balta, Wilo Pompa Sistemleri Genel Müdürü Ercüment Yalçın ile MMG Yönetim Kurulu üyeleri ve çok sayıda konuğun katıldığı Kahvaltılı Toplantıda konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, ‘’Biz paşa çocuğu değiliz, makamlar gelip geçicidir. Bu gün varız, yarın yokuz ama bu ülkenin sorunlarına kalıcı çözümler bulabilmek için çalışmamız gerektiğini biliyorum. Tuzla benim için laboratuvar olmuştur. İstanbul her geçen gün sorunları ile büyüyen bir şehir ve değerlerini kaybediyor. İstanbul’u eski kimliğine kavuşturabilmemiz gerekiyor. Bu şehri yukarıya kaldırmamız için yapabileceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum ama öncelikle Kars'ın, Muş'un problemlerini çözmemiz gerekiyor. ‘’ dedi.

Şehirleşme konusunda kendi değerlerimizi koruyarak bir program yapmamız gerekir diye konuşan Bakan Güllüce, “Çevrecilikle ilgili önümüze gelen tekliflere bakıyorsunuz San Diego’da diye başlıyor adam. Ya kardeşim buranın San Diego ile hiçbir şeyi benzemiyor. Her şeyi farklı. Nüfusları az olduğu için çoğaltmaya yönelik proje yapıyorlar. Benim Sultanbeyli’mde nüfus 10 senede 10 katına çıkmış. Neresini uygulyacağız bu projenin. Bizim yaptıklarımız çok doğru demek istemiyorum. O tarafa bakarak burayla ilgili hüküm verilemez. Zaten belki Türkiye’nin son 200 yıllık problemi de biraz buradan kaynaklanıyor. Hep batıya bakmaktan boyun fıtığı olmuşuz kendi insani değerlerimizi unutmuşuz. O yüzden de ana sistemler bile ülkenin gerçeklerine uymayabiliyor, sistem bir kere bizimle tam örtüşmemiş. Kendimizle uyuşan sistemleri hayata geçirebilmek için arkadaşlarımızla çalışmalar yapıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de çevre fanatikliği oluştuğunu söyleyen Bakan Güllüce, “Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelerde bazı ülkeler, çevre bilinci, çevre mantığını ülkelerin gelişmesiyle ilgili bir kırbaç olarak kullanıyorlar. O ülkeler kendilerini geliştirmeyle ilgili hangi projeyi yaparsa yapsın, diğerleri o ülkenin o noktada ilerlemesini istemiyorsa hemen bu enstrümanı kullanıyor ve o projeyi engellemeye çalışıyor. Kanadalılar, Fransızlar, Almanlar bizden daha mı fazla çevreci? Ülkede bir çevre fanatikliği oluşmuş durumda. Bence her türlü fanatiklik zararlı. 1960’da rahmetli Adnan Menderes nükleer santral yapın diye talimat vermiş, muhalefetin de onaylamasına rağmen hayata geçirilememiş, Ondan sonra gelenlerin hepsi yapalım demiş ama nasıl yapacaksınız dediklerinde durmuşlar. Biz nasıl yapacağımızı da biliyoruz. Bizde çevre batının malıymış gibi algılanıyor. Dünyayı perişan eden batı, bize çevrecilikte ahkam kesmesin. Karıncanın hakkını bile koruyan bir neslin torunlarıyız. Çevreyi yerli dille konuşmak lazım. Bizim insanımız çevreyle barışık ve onu korumanın ve ona sahip çıkmanın bilincinde. Sırtında kürk olanlar bize hayvan haklarını anlatmasın.’’ diye konuştu.

TOKİ tarafından Bursa’da yapılan konutların yanlışlığına da değinen Bakan Güllüce, ‘’Bursa konusunda meclisteki arkadaşlarla da dile getiriyoruz. Orda bir yanlış yapıldı ve bizim arkadaşlarımızın yaptığı bu yanlışı görmememiz gibi bir durum mümkün değil. TOKİ Başkanı ile de konuştum. Özünde savunmasızız. Belediye başkanı istedi diye o binalar oraya dikildi. TOKİ bu yanlış karşısında direnmediği için hatalı ve bu hatayı düzeltmemiz şu an için mümkün değil. Bundan sonra gerçekleştirilecek çalışmalarda bu tarz hataların tekrarlanmaması için arkadaşlarımızla konuştuk.’’ dedi.

MMG üyelerine de seslenen Bakan Güllüce, ‘’İnsanın duygularını göz ardı eden matematiği kabul etmiyoruz. Hepimiz mühendisiz ve insanımızın beklentilerini iyi biliyoruz. İnsanların mülkiyet konusundaki hassasiyetlerini anlıyoruz..Benim MMG’den isteğim çözümlemelerini proje olarak ortaya koyup bana iletmeleridir. Bizler istediğimizi istediğimiz gibi yapma özgürlüğüne sahip değiliz. Danıştay abi diye bir yer var. Uygun bulmadığı konularda yürütmeyi durdurma kararı alıyor. Çivi üstüne çivi çakamıyorsunuz. Mühendislik, hukuk ve sosyal bilim bu üçlü ortak bir karar almalıdır. Bizlerin ülke için ihtiyaç olduğunu bildiğimiz ve bir an önce hayata geçirmek için çaba sarf ettiğimiz projeleri istemeyen kesimleri biliyoruz. Otoyola bile muhalif olanlar var. Öyle yanlış söylentiler çıkarıyorlar ki insanımız buna inanıyor ve bize cephe alıyorlar. Benim istediğim MMG’nin bana somut öneriler getirmesi. Romantizim başka bir şey hayat başka bir şey. Oturup ne doğru ne yanlış, neyi nasıl yapabilirimi konuşalım ve hayata geçirelim.’’ diye konuştu.

Kahvaltılı Toplantıda bir konuşma yapan MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, 

Sayın bakanım, başkanım, rektörüm, hocalarımız, MMG'nin değerli başkanları, kıymetli üyelerimiz ve misafirlerimiz, bu soğuk ama güzel İstanbul pazarında, Mimar ve Mühendisler Grubunun davetine icabet ederek kahvaltımıza katıldığınız için sizlere teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum. 

Evet, Biz MMG olarak, yeni hizmet dönemimizde de, kahvaltılı toplantılarımıza, üniversitelerde gerçekleştirdiğimiz panellere, teknik gezilere ve her iki ayda bir size ulaşan Mimar ve Mühendis dergimizi çıkarmaya devam ediyoruz.  Kasım-Aralık sayımızı Ar-Ge ve İnovasyon dosya konusu ile çıkardık ve Ocak ayında da Yıldız Teknik Üniversitesinde bu konuda bir sempozyum düzenledik. 

Ocak-Şubat sayımız da “Enerjisini arayan Türkiye” dosya konusu ile hazırlanmış olup önümüzdeki hafta basılmış olacaktır. 18 Şubat tarihinde de konu ile ilgili olarak İstanbul Teknik Üniversitesi Maden fakültesinde Şubat ayı sempozyumumuzu gerçekleştirmiş olacağız.

 Mart-Nisan sayımızın dosya konusunu da “Yerel Yönetimler” olarak belirledik. Ancak bu sefer dergiden önce, dosya konusu ile ilgili olarak, Marmara Üniversitesi ile ortaklaşa "çok katılımlı bir konferans düzenleyip" akabinde bu konferansta sunulacak tebliğlerle de derginin dosya konusunu işlemiş olacağız. 

Bizler bu etkinliklerimizle, sivil toplum kuruluşu olmanın bir sorumluluğu olarak değerlendirdiğimiz, iyiliklerin yayılması, kötülüklerin engellenmesi için çalışmanın bir gereği olarak, önemli gördüğümüz konuları kamuoyunun gündemine getirerek kanun koyuculara ve uygulayıcılara yol gösterme, teşvik etme ve uyarıcı olmaya çalışıyoruz. 

Özellikle dergi ve sempozyum organizasyonları için büyük çaba sarf ediliyor, emek harcanıyor. Daha önce de ifade ettiğim gibi malumunuz, marifet iltifata tabidir, sizlerden ricamız bu etkinliklerimize katılımızla iltifat göstererek bizleri desteklemeniz ve teşvik etmenizdir.   

Evet, bundan önceki kahvaltılı toplantımızda Üsküdar Belediye Başkanımız Sayın Mustafa Kara'yı ağırlamıştık. Kendisini takdim konuşmamda, Mustafa başkanımızın adının altındaki belediye başkanlığı unvanından ziyade, unvanının üstündeki  Mustafa Kara ismiyle bizim için önemli olduğunu ifade etmiştim. Bugün de, ne mutlu bize ki, yine aynı şekilde isminin altındaki bakanlık unvanından ziyade unvanının üstündeki ismiyle bizim için önemli olan bir başka ağabeyimizi ağırlıyoruz.

Bakanım, tekrar hoşgeldiniz. Yeni göreviniz hayırlı olsun.

Yeni Çevre ve Şehircilik Bakanımız Sayın İdris Güllüce ağabeyimiz, eksik olmasın, her zaman sürekli bizimle beraber olmuş, fikir ve görüşlerini bizlerle paylaşmıştır. 

Ben pek fazla twitter kullanan birisi değilim ancak İdris bey'in bakanlığını twitter'dan "Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görevine atanan MMG üyemiz İdris Güllüce ağabeyimizi tebrik ediyoruz. YAKIŞTI" diye duyurmuştum. Çünkü, gerçekten de YAKIŞTI.

 Bakanım, hatırlarsanız, bu seneki iftar programımızda yaptığınız konuşmanızda "bizler bir çok imtihandan geçtik. Yoklukla imtihan edilmiştik ama zenginlik ile, çocuklarımızla, ailelerimizle ve makamlarla imtihan edilmemiştik" demiştiniz. Evet bu görev, bütün bu makamların ve imkanların birer imtihan vesilesi olduğunun idrakiyle, gücünü ve değerini bulunduğu makamlardan alan değil, bulunduğu makamlara değer katan ve katacak olan bir ağabeyimiz olduğunuz için YAKIŞTI.

 Bildiğiniz gibi biz MMG olarak şehirlerimizin yapılanmalarını ve şehircilik uygulamalarını yakından takip etmeye çalışıyor ve şehirlerimizin insani ölçeklerde, herkes için huzur beldeleri olacak şekilde teşkil edilmelerinin önemini sürekli vurguluyoruz. 

Aslında şehirlerimiz birer "Dönüştürme Makineleri"dir.  İnsanı, aileyi ve toplumu dönüştürme makineleri. Bizleri dönüştürmek üzere kendi ellerimizle inşa ettiğimiz, içine konduğu suyun altından yavaş yavaş ısıtıldığı için haşlandığını anlamayan kurbağa misali, sonucu belki hemen görüp anlayamayacağımız, anladığımızda da, geç kalmış olacağımızdan korktuğum, dönüştürme makineleri.

1+1, 1+0  dairelerin, mahalleyi ortadan kaldıran, kendi içinde bir dünyası olan, çevresinden izole adeta gettolaşan, isimlerinde Türkçenin kaybolduğu, çok katlı korunaklı havuzlu, sitelerin, orta ve küçük ölçekli esnafı ortadan kaldıran dev market ve alışveriş merkezlerinin, çocuk, yaşlı ve engellilerin şehir içindeki varlıklarını önemsemeyen, doğayla ve coğrafyayla mücadele eden bir yapılaşma gerçeğinin Bizleri ve toplumumuzu zamanla nasıl dönüştürebileceğini bilen,  bizim gibi bu konuyla dertlenen birisi olduğunuz için bu görev YAKIŞTI.

Tabi ki bakanımızın elinde sihirli değnek yok. Birikmiş bir sürü plansız ve yoğun yapılaşma problemi var. Bizim idealize ettiğimiz şehir yapısına ulaşmak kolay değil, kısa zamanda mümkün de değil. Ama en azından bu konunun derdinin hissedilmesi bile sorunlara farklı bir bakış açısı ve çözüm arayışı getireceğinden önemlidir. 

Bakanım, herkesin gözünün üzerinde olduğu bir bakanlığı devraldınız. Ancak, herkes kanaatle değil ama maalesef tamahkârlıkla bir şeyler beklediği için, bu açıdan işiniz gerçekten çok zor. Allah yardımcınız olsun. 

Kimse 1994 model arabasını verip yerine 0'ını, üzerine hiç para vermeden ve modelini de düşürmeden almayı düşünmüyorken, 1994 model evini verip, üzerine para vermeden, daire metrekaresi de düşmeden yeni bir daire istemeyi düşünebiliyor. Bu farkın da kamu kaynaklarından ve şehir rantından karşılanmasını bekliyor. Maalesef özellikle kentsel dönüşüm çalışmaları kapsamında vatandaşta böyle bir algı ve beklenti oluşturulmuş durumda. Kentsel dönüşüm faaliyetlerinin şehre ilave yük getirmeden yapılabilmesinin önündeki en büyük engelin de bu algı olduğunu söyleyebiliriz. 

Kentsel dönüşüm ve bu vesile ile şehirlerimizin yeniden yapılanması kapsamında teknik olarak bizim üzerinde durduğunuz iki önemli husus var. 

Bunlardan birincisi; daha önce de her vesile ile söylediğimiz gibi, gerek emsal artışlarıyla gerekse kamu yatırımlarıyla oluşturulan kent rantının bir şekilde kamuya geri dönüşünün sağlanmasıdır.

Bu tabii siyasi olarak riskli ve sıkıntılı bir durum olabilir ama bunun kamuoyu önünde anlatılması ve savunulması ile ilgili STK desteğine ihtiyacınız olduğunda MMG olarak bu desteği vereceğimizden hiç bir şüpheniz olmasın. 

Diğer husus ise,

Şehirlerimizin özellikle de İstanbul'un sorunlarını çözmek için tüm ülkenin kaynak ve imkanlarını birlikte değerlendirip ülkeyi top yekun planlamak ve çözmek gerekliliğidir. Anadolu'yu planlayıp çözmeden İstanbul'u çözmemiz mümkün olamaz. Kırsalın, Anadolu'nun itim gücünü kırmadan İstanbul'a yapacağınız her yatırım buranın çekim gücünü daha da arttıracaktır. Onu için kırsalın, Anadolu'nun çekim gücünü arttıracak yatırımlar yapılmalı ve teşvikler verilmelidir. 

2011 genel seçimleri öncesinde Sayın başbakan'ın İstanbul için açıkladığı çılgın projesini değerlendirdiğimiz bir TV programında, "İstanbul için esas çılgın proje nedir diye soracak olursanız, bence İstanbul'un nüfusu 7 diyeceğim ama neyse 10 milyona indirip orada tutmak İstanbul için gerçekten hayırlı çılgın bir proje olurdu" demiştim.

Bu kapsamda, kentsel dönüşümde emsal transferi konusu, il içinden ziyade iller arası emsal transferine imkan sağlayacak şekilde, üzerinde önemle durulmalı ve bu vesile ile İstanbul'dan göç cazip hale getirilmelidir. Kişinin buradaki bir dairesine karşılık memleketinde iki daire sahibi olması onun memleketine gitmesini cazip hale getirebilecektir. İstanbul'da öyle yerlerin olduğunu biliyoruz ki buralarda yaşayanlar İstanbul'un merkezine, boğazına dahi hiç inmemişler. Yani bunları gece uyutup, sabaha bir başka ilde uyandırsanız İstanbul'dan gittiklerini fark etmezler bile. Çünkü insanlar netice itibariyle geçimlerinin derdindeler. Bu imkan onlara memleketlerinde sağlansa oralara gidebilirler. 

Ancak her halukarda kişiye kamu kaynağından, mevcut sahip olduğunun üstünde verilecek olan her türlü hak, sadece kullanma ve miras bırakma hakkı olarak verilmeli satıp ranta çevirme hakkı sağlanmamalıdır. 

Bizim için önemli olan ve ülkemizde yaşanan bir çok problemin ana çıkış kaynağı olarak gördüğümüz şehirleşme sorunumuzu dergilerimizin

52. sayısında " ŞEHİRLEŞME AMA NASIL?"

57. sayısında " KENTSEL DÖNÜŞÜM"

65. sayısında " ŞEHİRLERİMİZ DÖNÜŞÜRKEN BAŞKA BİR ŞEHİRLEŞME MÜMKÜN MÜ?” ve

71.sayısında " ŞEHİRLERİMİZ NEREYE KOŞUYOR?" dosya konuları ile her açıdan işledik ve bundan sonra da işlemeye devam edeceğiz.

 Geçen ay ki kahvaltılı toplantımıza gelenler için belki tekrar olacak ama hazır bakanımızı bulmuşken " ET TEKRARU AHSEN VELEV KANE YÜZ SEKSEN" deyişine de sığınarak, şehre saygı açısından beni çok etkileyen, Mimar Sinan'ın Bursa'ya yaklaşımını bir kez daha tekrar etmek istiyorum. 

Genelde insanlar yapıkları şeylerle övünürler. Ama öyle zamanlar olur ki yapmamak da övünülecek bir şey olur. Bu zamanda ise zaman zaman öyle şeyler yapılabiliyor ki gelecekte esas övünülecek şey, bu yapılanları yıkmak olacak gibi...

 Mimar Sinan’ın

İstanbul’dan Diyarbakır’a

Kayseri’den Edirne, Kütahya ve Erzurum’a,

Sofya’dan Kırım ve Halep’e kadar eserleri bulunmasına rağmen Bursa’da eseri bulunmamaktadır.

Tarihçi Mustafa Armağan’ın aktardığına göre, II. Selim, Sinan’dan kardeşi Mustafa’nın türbesini yapmasını istemiş ancak Sinan bu teklifi geri çevirmiş.

Çünkü Bursa ilk dönem Osmanlı eserleri ile bir bütünlük arz ediyor.

Sinan oraya ya kendi anlayışına göre bir eser yapacaktı, ki bu genel ahengi bozabilirdi, bunu Bursa’ya yapamadı

ya da oradaki mevcut eserleri taklit edecekti ki bunu da kendine yapamadı ve mevcut dokuya ve kendine olan saygısından dolayı Bursa’da eser inşa etmedi. 

Ancak sağ olsun bizim TOKİ, Mimar Sinan’ın inanç ve geleneğinden beslenen bizim arkadaş, abi ve büyüklerimizin döneminde, sevk ve idaresinde geldiler ve Ulu Caminin arkasına hoyratça gökdelenleri dikiverdiler.

Aynen bir taraftan Salacak sırtlarından bakıldığında Sultanahmet, Boğaziçi köprüsünden bakıldığında Süleymaniye’nin arkasına saplanan hançerler gibi. 

İşte zamanı geldiğinde bu ve benzer binaları yıkmak övünç kaynağı ve hizmet olacak gibi... 

Evet, bu konu bizim gerçekten dertli olduğumuz bir konu ve konuşacak daha çok şey var. Biz bu şekilde, bu konulara Bakanımızın da en az bizim kadar vakıf olduğunu ve dertlendiğini bilmenin rahatlığıyla bir girizgah yapmış olduk. 

Şimdi sözü bu konunun esas sahibine, hem dertlisine, hem bilgilisine, hem de yetkilisine bırakırken teşriflerinizden ötürü sizlere tekraren ve bugünkü kahvaltımızı ikram eden WILO POMPA'ya hasseten teşekkür ediyor, hepinizi aygıyla selamlıyorum.

Konuşmaların ardından katılımcıların sorularını cevaplayan Bakan İdris Güllüce MMG üyesi ve böyle bir toplantı vesilesi ile MMG üyeleri ile bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu dile getirdi. Ardından MMG Genel Başkanı Murat Özdemir,  Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce’ye katılımlarından dolayı plaket vererek teşekkür etti. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir Kahvaltılı Toplantıya sponsor olarak maddi ve manevi destek olan Wilo Pompa Sistemleri Genel Müdürü Ercüment Yalçın ile MMG iftar programı sponsuru Rena İnşaat Genel Müdürü Sinan Mataracı’ya da birer plaket takdim ederek teşekkür etti.

SİVİL HABER

Güncelleme Tarihi: 05 Şubat 2014, 04:07
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209