Vural'a göre neden zafer gibi algılandı

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasının, ''demokrasinin zafer günü'' gibi nitelendirilmesinin, siyasal rant elde etme anlayışının sonucu olduğunu söyledi.

Vural'a göre neden zafer gibi algılandı

Vural, Mecliste düzenlediği basın toplantısında, hukuk dışı olarak siyasi sürece müdahalelerin kabul edilemeyeceğini, bu tür müdahalede bulunanların yargılamadan muaf tutulamayacağını, ancak AK Parti iktidarının, bu süreçten siyasi sonuç çıkarma gayreti içinde olduğunu ileri sürdü.

Dava süreçlerine AK Parti'nin hukuken müdahil olmasının, siyasal bir fayda gözetildiğini ortaya koyduğunu savunan Vural, soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin, siyasal iktidarın gündemi değiştirmeyi amaçladığı bir zamanlama içinde yapıldığını iddia etti.

Bu süreçlerin siyasallaştırılmasının amaçlarından birinin de demokrasiyi asker-sivil gerilimi üzerinde tanımlamak olduğunu ileri süren Vural, ''Amaç, böylece AKP iktidarının demokrasiyle bağdaşmayan anlayış ve uygulamalarının sorgulanmasının üstünü örtmektir'' dedi. Vural, şöyle devam etti:

''Aslında bu siyasal anlamıyla, milletin iradesiyle gelmiş siyasi partilerde meşruiyet çizgisi dışında değerlendirilmesine yönelik bir girişimdir. Böylece bir yandan askerlerin müdahalesini sorgulamaya yönelik girişimler yapılırken, diğer yandan AKP'nin demokrasiye sahip çıkıyormuş gibi gösterilmesi sağlanmıştır. Bunun için hiç kimse AKP'nin antidemokratik uygulamalarını eleştirememektedir.

Bu sürecin siyasallaştığını ortaya koyan gerekçelerden biri de güç oyununda tekelleşme amacıdır. Amaç, AKP ile mücadelede toplumsal ve siyasal muhalefet anlayışını korku yoluyla sindirmektir. Bu süreçlerin doğurduğu netice budur.''

Eski Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un tutuklanması

Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un tutuklanmasını değerlendiren Vural, bu tutuklamanın, daha önceki süreçlerin bir devamı olduğunu iddia etti. Vural, şunlmarı söyledi:

''İlker Başbuğ'un tutuklanmasının, demokrasinin zafer günü gibi nitelendirilmesi, aslında demokrat-antidemokrat bir siyasal faaliyetinden siyasal rant elde etme anlayışının sonucudur. Böylelikle antidemokratik davranışları olan AKP'nin sorgulanması imkanı bu şekilde ortadan kaldırılmıştır. Bu tutuklamanın siyasal anlamda ortaya çıkardığı sonuçlardan biri, TSK'nın topyekun hedef alındığını ortaya koymuştur. İlk defa bir Genelkurmay Başkanı'nın tutuklanmasından çıkarılacak sonuç, TSK'nın en tepesinden en altına kadar topyekun suçlanmasına yönelik bir kanaatin oluşturulmasına imkan kılacak değerlendirmelere yol açmıştır.

İlker Başbuğ, terörle mücadelede gösterdiği başarılar dikkate alındığında, bu tutuklamanın terörle mücadele edenlere yönelik meşruiyet dışı kanaatlerin de oluşmasına zemin hazırlamıştır. Eski Genelkurmay Başkanı'nın terör örgütü kurmak ve yönetmek iddiasıyla tutuklanması, aslında onların en hassas olduğu noktadan vurmak amacı güdülmüş ve böylece terörle mücadelede verdikleri mücadelenin anlamı etkisizleştirilmek istenmiştir.''

''Kandil'in temizlenmesi''

Başbuğ'un, terörle mücadelede etkin olmak için Kandil'in temizlenmesi gerektiğine ilişkin bir kanaati bulunduğunu anlatan Vural, Başbuğ'un, katıldığı bir televizyon programında da bu kanaatini dile getirdiğini söyledi. Vural, ''Yapılan bu tutuklamanın değerlendirilmesinde, şüphesiz bu farklı düşüncenin etkili olduğuna ilişkin bir sonuç çıkarılması elbette düşünülebilir. 'Kandil'e gitmemiz çok zor. Temizleyemeyiz' diyen 27 Nisan bildirisinin mimarı eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'tan sonra, 'Kandil'i temizlememiz gerekir' diyen İlker Başbuğ arasındaki farkın bu yönüyle de değerlendirilmesi gerekir'' diye konuştu.

Vural, tablet bilgisayarından, Büyükanıt ve Başbuğ'un farklı zamanlarda katıldıkları televizyon programlarında konuyla ilgili yaptıkları konuşmaları  gösterdi.

Başbuğ'un terörle mücadele ve Irak'ın kuzeyindeki gelişmelere ilişkin geçmişte yaptığı bazı değerlendirmeleri anımsatan Vural, ''Türkiye'nin milli menfaatlerine yönelik bir takım değerlendirmeler yapanların bu süreçler içinde suçlu duruma düşürülmesinin ilginç olduğunu'' söyledi.

İlker Başbuğ'un tutuklanmasının ardından bazı Bakanların ''üzüntülüyüz'' ifadesi kullandıklarını belirten Vural, bunun ''timsah gözyaşları'' olduğunu iddia etti.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, bir konuşmasında ''KCK ve MHP bizim düşüncelerimize karşı çıkıyor. Biz doğru yoldayız...'' şeklinde bir ifade kullandığını öne süren Vural, ''Bülent Arınç'a, 'İmralı'daki Öcalan ile yüzde 90 ve 95 mutabakata vardığınız görüş ve düşünceler neyi ifade etmektedir' sorusunun sorulması gerekiyor. Bu süreçte Zana, Öcalan ve BDP'nin istek ve arzuları doğrultusunda Anayasa'da konulması gereken hususlarda birlikteliğinizin anlamı nedir? Raydan çıkmış bir Bülent Arınç, Türk milletini ve devletini rayından çıkarma gayretinde''  dedi.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Vural, Anayasa'da Genelkurmay Başkanlarının Yüce Divan'da yargılanabileceğinin ifade edildiğini belirterek, ''Yüce Divan'da yargılanması gereken bir şahsiyetin özel yetkili mahkemelerde yargılanması, bu süreçlerde tabii mahkeme ve tabii hakim ilkesinden uzaklaşıldığını ve bu süreçlerin siyasal amaçlar için yönlendirildiğinin açık delilidir'' diye konuştu.

AA

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209