Üç Kıtanın Son İmparatoru’nu rahmetle an(la)dık.

Saadet Partisi Fatih İlçe Gençlik Kolları, vefatının 94. yıldönümünde Cennetmekan Sultan II.Abdülhamid Han’ı bir dizi etkinlikle andı.

Üç Kıtanın Son İmparatoru’nu rahmetle an(la)dık.

 İlk etkinlik 11 Şubat 2012 Cumartesi günü Saat: 20.00 de Fatih Zübeyde Hanım Kültür Merkezi’nde yapıldı. Tarihçi Muhammet Voyvotoğlu tarafından verilen ‘ Abdülhamit Olmak’ konulu konferans Fatihlilerin büyük ilgisine mazhar oldu.

Fatih İlçe Gençlik Kolları 12 Şubat 2012 Pazar günü Saat 13.30’da Sultan II.Abdülhamid Han’ın Çemberlitaş’taki kabri başında anma toplantısı düzenledi ve basın açıklamasında bulunuldu.

Kur’an-ı Kerim tilaveti ve duanın ardından saadet Partisi Fatih İlçe Gençlik kolları Başkanı İbrahim Bakşiş basın açıklaması yaptı.

İşte o basın açıklaması:

Saygıdeğer basın mensupları, sevgili İstanbullular. Bugün burada, 99. İslam Halifesi ve 34. Osmanlı Padişahı cennet mekân Sultan II. Abdülhamid Han’ı, vefatının 94. yıldönümünde kabri başında dua ve rahmetle anmak, davası için verdiği mücadeleyi idrak etmek ve ettirmek amacıyla bulunmaktayız.
Onlar ki dört kıtaya dinimizi, bayrağımızı, adaleti ve şefkati götürdüler. Gittikleri yerlere savaş, çatışma, kaos ve işkence değil; barış, huzur ve saadet götürdüler. Bu muhteşem neslin torunları olduğumuz için ne kadar övünsek azdır. İşte o neslin en güzide örneklerinden Sultan II. Abdülhamid Han’ın bugün huzurundayız.
Sultan Abdülhamid Han, yüzyılın tam ve gerçek olarak keşfedemediği bir siyasetçi ve devlet adamı idi. Hayatını inancı uğruna adamış bir insan, şefkatli bir baba, halkını ayrım gözetmeden seven ve huzurunun temin için mücadele eden devlet adamı, dış siyasette ise devletlerarası dengeyi, ülkesinin menfaati doğrultusunda en iyi şekilde temin eden gerçek bir strateji dehasıdır. Yüksek maneviyatı, nezaketi ve siyasi dehasıyla Osmanlı devletinin son dönemine damgasını vuran yüce bir şahsiyettir.
Eğitime, sağlığa, bilime ve sanayiye büyük önem veren Sultan, bu amaçla, Osmanlı'nın Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları içerisinde kalan toprakları üzerinde 5 bin eğitim kurumu yaptırmıştır. Kurtuluş Savaşı’nı yapan ve Cumhuriyeti kuran kadrolar bu okullardan yetişmiştir.
Memlekette çok büyük imar ve eğitim faaliyetleri başlatarak, çoğu şahsi parasından karşılanan cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme, köprü ve imarethane yaptırmış, ayrıca ülkenin dört bir yanını demiryollarıyla döşetmiştir.
Sultan 2. Abdülhamid Han, bugün Ortadoğu’da yaşanan dramı ve çözümsüzlüğü, bundan tam bir asır önce görmüş ve tek başına eşsiz bir mücadele örneği göstermiştir. Ortaya koyduğu mücadelenin, iktidarının sonunu getirebileceğini çok iyi biliyordu. Ama O’nun kaygısı tahtı değil, milleti ve milletinin selametiydi. Bedeli ne olursa olsun, taviz vermeden mücadelesini sürdürdü.
O dönemde Yahudiler, Theodor Herzl ile, Abdülhamid’e Osmanlı’nın tüm borçlarının ödenmesi karşılığında Filistin’de toprak isteklerini iletmişlerdi. Osmanlı’nın ve Sultan’ın çok sıkıntılı dönemine rastlamasına rağmen Sultan bu talep karşısında; “Şehit kanıyla alınmış topraklar parayla satılmaz. Ben size bir karış dahi olsa toprak satmam.” diyerek kaya gibi sert bir cevap vermiş ve huzuruna gelen heyeti kovmuştur. 
Dış ve iç politikada dirayetli bir hakan olan Sultan II.Abdülhamid, Osmanlı devletini 33 yıl hiçbir savaşa sokmadan dünya dengelerini elinde tutmasıyla, siyasi deha olduğunu kanıtlamıştır.
Sultan II.Abdülhamid Han, manevi yönü çok kuvvetli, dindar ve son derece şefkatliydi. Elinde fırsat varken bile düşmanlarının kanını dökmemişti. Kendisini tahttan indirmek için sissice düzenlenen 31 Mart olaylarının akabinde yola çıkan hareket ordusuna karşı çok muazzam ve donanımlı olan  ordularını bile kullanmayan Sultan Abdülhamid; endişelerini dile getiren ordu komutanlarına şu anlamlı sözleri söylemiştir: ”Biz yalnızca padişah değil, aynı zamanda bütün Müslümanların halifesiyiz. Otuz küsur senelik saltanatımızda hiç kan dökmedik, hayatımızın sonlarında Müslüman kırdırıp günaha giremeyiz. Onları Cenab-ı Hakk’a havale ediyorum.” demiştir.
Sultan Abdülhamid, en çok saldırı ve planlara maruz kalan padişahtır. Halkın sevgisine ve dirayetine rağmen sırf Müslüman kanı dökülmesin diye kendini feda etmiştir. Öyle ki meclis, Abdülhamid’in tahttan indirilmesine karar vermesine rağmen fetva emini Hacı Nuri Efendi, Sultanın tahttan indirilmesine dini izin vermemiştir.

Sultan Abdülhamid’in mücadelesinin hangi kulvarda olduğunu anlamak için onun tahttan indirilme kararını kendisine tebliğ için meclis tarafından görevlendirilip saraya giden dört kişiyi tanımak yeterlidir. Bunlardan biri Yahudi casus Emanuel Karasu’dur, ikincisi Ermeni senatör Aram efendidir, üçüncüsü Osmanlı devletine karşı silah çekmiş hain Esat Toptani paşadır, dördüncüsü ise ismi birçok skandala karışan gürcü Arif Hikmet paşadır.
Abdülhamid Han, tahttan indirilmiş ama 33 yıl şan ve şerefle dolu padişahlık görevini başarıyla ifa etmiştir. Abdülhamid’in akıllarda kalan en büyük özelliği ise çok güçlü maneviyata ve vatan sevgisine sahip olmasıydı. O zorunlu ikamette tutulduğu Beylerbeyi sarayında iken düşmanın Çanakkale’yi geçerek İstanbul’a gelme ihtimaline karşı yaşlı ve hasta vaziyetteyken onu Bursa’ya götürmeye gelenlerin düşmanın yaklaştığını ifade etmesine rağmen aslan gibi kükremiş ve “Bende bir silah alır; asker evlatlarımla beraber vatanı müdafaa ederim. Ölürsem de şehid olurum” demiştir.
Sultan, 33 yıl padişahlık yaptıktan sonra 27 Nisan 1909’da tahttan indirildi, 3 yıl Selanik'te Alatini köşkünde ev hapsinde tutulduktan sonra 1912'de İstanbul'a Beylerbeyi Sarayına getirildi. 10 Şubat 1918’de de İstanbul’da vefat etti.  Ama onun mücadelesi devam etmektedir. Bizlerde aynı şuur ile bugün buradayız. Bugün dünyada emperyalist zalimler her türlü zulmü yapa dursun, bugün ülkemiz yine dört bir yandan emperyalistlerin kuşatmasına maruz kala dursun, çağımızın Abdülhamid’i rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın bizlere öğrettiği siyaset ve ferasetle bu kuşatmayı yaracak, yeni ve adil bir dünyayı Allah’ın izniyle mutlaka kuracağız.  
Bu anlamlı günde, Sultan Abdulhamid’i bir kez daha rahmetle anıyor, davasını savunmaya devam ettiğimizi belirtiyoruz. Aziz milletimizden tek arzumuz odur ki onun devrinde yaşama bahtiyarlığına ermiş olmalarına rağmen onu anlayamayanlar ve onu geç anlayanlar gibi olmayalım. Onu ve onun yolundan gidenlerin tavsiyelerini çok geç olmadan anlayalım. Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi: ”Abdülhamid’i anlamak her şeyi anlamaktır”. 
Vefatının 94. yıldönümünde cennet mekân Sultan II. Abdülhamid’i Han’ı bir kez daha rahmetle an(l)ıyoruz.
Saygılarımızla. 
İbrahim BAKŞİŞ
Saadet Partisi 
Fatih İlçe Gençlik Kolları Başkanı



SİVİL HABER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209