Sen beni ne kadar tanıyabilirsin ki, ne kadar tanımış olabilirsin ki ?

Sen ne kadar “Seni tanıyorum” diyebilirsin ki, yada birisini tanıyorum demek? Ne kadar zaman geçirmişsindir bu kanıya varmak için, dakikalar mı, saatler mi, günler mi yoksa yıllar mı? Nedir bu kararı sana verdiren ? “Ben onu tanıyorum” dedirten..?

Cevap : Tıssss, ses yok, Hiçbir şey…

Günümüzde her şeyin yaraların arkasına saklandığı, kırıkların üzerine basarken kalbin çıtırtı seslerinin geldiği ama üstüne basarak yürümeye devam ettiğimiz bu zamanlarda, buluşmak için sözleştiğin zamanlarda görüştüğün sevgilinle, yada günde üç, beş hata on kez diyelim konuştuğun biriyle, yada sadece gördüğün görüntü karşısında edindiğin izlenimle kendini hakkında yorum yapmaya layık bulduğun,ahkam kestiğin, yorumuna paha biçip iddialı olarak kasım kasıldığın “ben onu tanıyorum” cümleleri…kusura bakma hepsi bomboş, hepsinin içi bomboş..

İnsanları tanımak öyle kolay değil, yanılabilirsin, aldanabilirsin. İnsan sarrafıyım dersin bal gibi de çuvallayabilirsin. Bu böyle, bunun bir hukuku, bir kitabı ve bir yazarı yok ne yazık ki…İnsanlar teflonlaşmışken kim diğerini tanımaya zaman harcıyor ki, arkasını, ötesini, berisini merak ediyor ki, merak ediyor da belki o da çıkarı için yüksek ihtimalle..

Onun için sen hakkımda hiç bir halt bilmiyorsun tatlım…Sen beni ne kadar tanıyabilirsin ki, ne kadar tanımış olabilirsin ki ? Nedir ki gördüğün, her şeyden biraz, birazlardan ise her şey olamamış bir görüntü…Sana fluyum ben, aynamın üstünde buhar, hadi sil buharı da arkasındaki görüntüye bak…bak bakalım ne kadar tanıyormuşsun? Ya da tanıyormuymuşsun?

Karşınızdakine “Seni tanımak istiyorum” derken samimi olun, ya gerçekten tanımak isteyin(-yerse-) yada susun tanımak manımak istemeyin, boşverin, böyle bir cümlede ağzınızdan çıkmasın, kıymetiniz düşmesin. Yapamayacağınız, yapmayacağınız hiçbir şeyi söylemeyin. Değerinizi koruyun, kaybetmeyin. Kendinizi tanıtmak istediğinize karar verdiğinizde de aynen samimi olun, ama kartlarınızı hemen başından çok açık oynamayın. Hayat bir oyun ise, aşk bir oyun ise, kuralları bilin. Oyunu iyi oynayın.

Onun için sen beni ne kadar tanımış olabilirsin ki? Sen hakkımda sana gerektiği kadarını bildiğini sandın zamanla daha derine(!) girmek isterken oysa sen neyi, ne kadar biliyordun sözlerin şövalyesi, kılıcınla yeldeğirmenine sürerken atını? Ben ise senin hakkında bana gerektiği kadarını bildiğimi sanmadım, ben bana gerektiği kadarını bildim.

Cevap : Tıssss, ses yok, hiçbir şey yok…

Bakın okuduğum bir yazıda ne güzel denmiş :

“Düşlediğim kadar insanım, insan olduğum kadar hatalı, hatalı olduğum kadar gerçeğin peşinde…İŞTE BEN BUYUM….

Kelimeler bazı şeyleri anlatır.
Ama her şeyi yaşatmaz.
Bazen ben bile yabancı olurken kendime, sana nasıl anlatırım ki beni?
Neşeliyim diyeceğim, belki suratsızlığıma denk geleceksin…
Espriliyim diyeceğim, belki ağlamalarıma denk düşeceksin…
Özgürüm diyeceğim, belki tutsaklıklarımda yakalayacaksın beni…
Kendimi anlatıp da bir kalıba sığdırmak istemem düşüncelerimdeki beni.

Bazıları için herhangi biri..
Bazıları için vazgeçilmez biri..

Düşlediğim kadar insanım, insan olduğum kadar hatalı, hatalı olduğum kadar gerçeğin peşinde…

İŞTE BEN BUYUM, sor bakalım kendine, tanıyor musun beni ?


Kahraman Şeref KASAP

Bilişim Teknolojileri Bilgi Güvenliği Uzmanı
(Araştırmacı Gazeteci Yazar)

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209