Seçime Doğru-1

            Anket şirketlerinin aralarında uçurumlar olan tahmin rakamlarıyla giriyoruz son düzlüğe…

Her seçimden önce alakalı-alakasız rakamlar verip bir sonraki seçimden önce yine ahkâm kesen anket şirketlerinin yetkililerini dinlemekten aslında bıkmadık. Herkes kendi hayalindeki seçim sonucuna yakın anket rakamlarını alıp bir sonraki gün bir yerlerde “bilirkişi” rolü oynama derdinde.

Şimdi kafa karıştıran herkesin yandaş-candaş, havuz-okyanus etkilerinden uzak, rakamlardan uzak, seçimden önceki ilk analiz yazımızı kaleme alalım. Her partiye kısaca değinerek…

HDP

Çözüm sürecinin “gölgesinde” en bariz seçime yürüyen parti belki de HDP… Öncelikle bu sürecin zararı kadar yararı da dokunan tek parti… Bir satranç tadında siyaset yapan, hamlelerinin yüzlerce hamle öteye etki edecek kadar etkin olduğu iktidar karşısında, biraz fark etmeden CHP ekseninde bir yapıda, biraz da içsel çalkantılarla siyaset yapmaya çalışan bir parti.

Şimdi içsel çalkantıdan bahsedelim. Demirtaş’ın geçtiğimiz Kurban Bayramında yaptığı ABD gezisinden sonra belirgin şekilde değişen söylemlerinin Kürt tabanı tarafından zorlamayla anlamlandırma çabasındaki bir parti. Diğer taraftan iki kişi için esnetilen iki dönem kuralının en asgari yetmiş bin bireysel oy almış (bağımsız seçildiler) diğer vekiller için kullanılmamış olmasının söylemde olmasa da seçim sürecinde propaganda eylemlerinde belirginleşeceği kaygısını yaşayan bir parti. Öcalan’la “dava” dedikleri durumla değil ama partinin yapılanmasıyla ilgili bir sorun olma kaygısı taşıyan bir parti… Bu kaygılara ispat mı gerek; “ Demirtaş’ın son 10 grup toplantısında iki-üç defa kürsüye çıkmış olması”, “Demirtaş’ın uzun zamandır İmralı heyetinde yer almıyor olması”, “Demirtaş’ın Dolmabahçe gibi tarihi bir açıklamada bulunmuyor olması”, “Hasip Dicle, Leyla Zana gibi tabana yönelik geçmiş zaman öncülerinin partiye ve adaylığa mesafeli durması”… Örnekler çoğaltılabilir.

Bu noktada şöyle denilebilir; Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaydan dolayı küskün olan CHP-MHP ve diğer partilerin küskün oylarını da alarak %10’a dayanan oyları kendi karizmasına bağlayan Demirtaş’a; Öcalan’ın “Ben olmazsam siz hiçsiniz.” mesajını vermek istediği bir seçim süreci başlıyor HDP için.

MHP

Taraflı tarafsız herkesin katılabileceği bir cümle ile başlayalım. Kürt-Türk karşıtlığı yok ise MHP yeni oylar kazanamaz. Şehit cenazesi gelmiyorsa eğer MHP’nin tabanına da yeni oylar eklenmeyecektir. Çözüm süreci ile zaten imkansız hale gelen bu gereksinimler dışında MHP’nin yeni bir söylem üretmiyor-üretemiyor olmasıda MHP’ye olgu fanatikleri dışında ekstra bir oy gelmesine zemin hazırlamıyor. Bahçeli’nin çatı adaydan bu yana Kılıçdaroğlu’ndan ziyade olmayan söylemleri ve biz ne yapacağız yerine bu da yanlış söylemleri partisine hiçbir oy kazanımı sağlamamaktadır. Halk; tamam diyelim ki yapılanların hepsi yanlış! O halde iktidara gelirsek biz ne yapacağız dediğinde cevap veremeyen, eleştirisel yaklaşımdan öteye gidemeyen MHP yönetimi bu seçimde de mevcut oyunu korumayı bir başarı olarak sayacaktır şüphesiz.

CHP

CHP’ye farklı bir yaklaşım yapalım. Dillere pelesenk olmuş yenilenmiyorsunuz söylemi yerine bir uyarı ile sözde analiz yapalım. Şu anda belki çok farkında olmadıkları fakat önümüzdeki günlerde mitinglerin başlamasıyla daha net ortaya çıkacak bir analiz. Bunun altına kalın çizgilerle çiziyorum. Çünkü bu akıbeti bu zihniyetle yaşamamaları mümkün değil.

CHP muhalif sesleri yok etme sürecini kendi içinde tamamlamış olabilir.( Süheyl BATUM, Emine Ülker TARHAN )… fakat kendine benzer en büyük muhalif ses büyüyerek geliyor. Hem de satranç üstatlarının hamleleri ile… VATAN Partisi… Zira; Doğu Perinçek “Altı Ok” a gerçek sahip çıkan biziz söylemiyle Kemalist tabana, gerek Öcalan ile olan meşhur ilişkisi ile doğudaki halkçı tabana, gerek TGB denilen radikal gençlik örgütü ile genç tabana hitap edebilecek bir güce sahip. Şu anda bu es geçilen hatta hatta hiç düşünülmeyen bir alternatif olsa da önümüzdeki süreçte göreceğiz ki bu yapı CHP eğer yeni söylemler üretmezse CHP’den en az iki üç puan çalabilecek bir yapılanmadır. Detaya girmeden bu analizi de bu noktada bırakıyoruz.

AKP

Son günlerde her ne kadar muhaliflerin ellerini ovuşturduğu bir dönem yaşanıyor olsa da yaptıkları, vaat ettikleri ve yapacakları ile hala hit olma özelliğini kaybetmeyen tek parti. Yerel seçimlerde Ankara sonuçları netleşene kadar “Paralel Yapı” diyemeyen Gökçek ile Fetullah Gülen’e hayranlığı herkesçe aşikar Bülent Arınç arasında yaşanan kavga bilinmeli ki belirli süre soru işaretleri oluştursa da her seçimde ivmelenerek yükselen partinin gidişatına etki edemez.  Çünkü AK Parti bir dava partisi olmak yanında en önemli ayrıntı olarak bir ümmet ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin hatalarıyla yüzleşme partisidir. Başka bir tanım yapmak gerekirse Recep Tayyip ERDOĞAN partisidir.

Bir notla yazıyı bitirelim…

Vatan Partisinin hiç oy almayacağını varsaysak bile HDP’nin barajı geçememesi son seçim oylarıyla AK Partiye +28, MHP’ye +5, CHP’ye +1 vekil getirir. Bu sonuç başkanlık sisteminin geleceğinin habercisidir.

 

(Reklam dehası fakat siyasi söylem fukarası Ali TARAN!!! Cem UZAN’la sattığın söylemler mazide kaldı. Mazot 1 TL. olamaz, emekliye 2 maaş ikramiyeyi kaynak üretmeden bu bütçe kaldıramaz.)

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209