Olan hep çocuklara oluyor

Bu yazımda dünyadaki çocukların yaşadıkları mağduriyetlerden bahsetmek istiyorum; Aslında çocuklara yapılan kötü muamele insanlık tarihi kadar eskidir. Oysa bir toplumun ilerleyip kalkınabilmesi için o toplumun içinde filizlenen çocukların ruhen/bedenen ve sosyal yönden sağlıklı gelişmesi gerekir. Günümüz dünyasına baktığımızda ise çocukların yetişme sürecinde çok fazla fiziksel şiddet ve ruhsal gelişimlerini etkileyecek muamelelerle karşı karşıya kaldıklarına, çok fazla ihmal ve istismar edildiklerine şahit oluyoruz.

UNICEF "Dünya Çocuklarının Durumu 2014" raporuna göre şu an dünya genelinde her 100 kız çocuğunun 11'i, 15 yaşına gelmeden çocuk gelin olarak evlendiriliyor. Çocukların yüzde 15'i çalıştırılarak eğitim hakları engelleniyor. 2012 yılında ise 5 yaşından küçük yaklaşık 6,6 milyon çocuğun önlenebilir nedenler yüzünden öldüğü belirtiliyor. Bir çok çocuğa ihtiyacı olan barınak ve sağlık hizmetleri ulaşamıyor. Hala Ortadoğu’nun pek çok bölgesinde kız çocukları öldürülüyor. Amerika gibi bazı ülkelerde çocukların ateşli silah satın almaları serbest. Tayland gibi ülkelerde çocuk organı ticareti yapılıyor. Sudan, Somali gibi ülkelerde çocuklar aileleri tarafından satılıyor. Güney Kore gibi ülkelerde evlilik dışı doğan/istenmeyen çocuklar için bebek bırakma kutuları var. Aileler engelli veya bakmak istemedikleri çocukları bu kutulara terk ediyorlar. Üstelikte Güney Kore, gelişmiş ülke statüsünde; Asya'nın en büyük dördüncü, dünya'nın en büyük 15. inci ekonomisine sahip, eğitim ve ekonomik düzeyi yüksek bir ülke. Demek ki sorun toplumsal bazda, eğitim eksikliği ya da ekonomik yetersizlik değil, asıl sorun vicdan ve ahlak eksikliğidir.

Bunlardan daha vahimi ise çocuk mülteci/çocuk asker sorunu; savaş olan ülkelerde çocuklar hala savaşı yaşıyorlar. Şu an Suriye’de ölen 100.000 insanın 11.000’i çocuk. Her iki saatte, 1 çocuk ölüyor. Cesetlerin üzerlerinde işkence izleri olan çocuklar var. Ölmeyip sağ kalanlar ise ciddi psikolojik sorunlar yaşıyorlar. Dünya çocuklarının sorunları elbette ki bunlarla da sınırlı kalmıyor; Ülkesinden çıkmaya zorlanan tahminen 50 milyon insanın yarısından çoğu çocuk. Mülteci çocukların 2 milyondan fazlası ise ailesinden ayrılmış durumda. Evinden yurdundan, ailesinden, koparılan göç çocukları, kötü muameleye, cinsel sömürüye maruz kalıyor. Şu an dünyada 85’i aşkın ülkede çocuklar askere alınıyor. 35’e yakın ülkede 300 bin civarında çocuk, hükümet ya da muhalif gruplar adına asker olarak savaşıyor. Henüz 7 yaşında askere alınan çocuklar, çoğunlukla ön saflarda savaşa katılıyor; casus, haberci, nöbetçi, hamal veya seks kölesi olarak kullanılıyor. Savaşın etkisi sadece çocukları değil doğmamış bebekleri bile etkiliyor; ABD tarafından Körfez Savaşında kullanılan uranyum yüklü bombalar nedeniyle Kuzey Irak’ta doğan bebekler, biyolojik silahların etkileriyle, ikiden fazla gözü yada ayağı olan, insana benzemeyen bebekler olarak doğuyor. Anneler bebek ilk doğduğunda “kız mı erkek mi ?” sorusu yerine “normal insana benziyor mu ?” diye soruyorlar. Netice itibarıyla bu verdiğimiz istatistikler sadece ortadaki gerçekleri tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Çocuklara karşı, dünya üzerinde daha burada yazamadığım bir çok suç işleniyor. Peki bu vicdansızlıkların çözümü nedir ? Tek çözümü bir an önce İslam Birliğinin kurulmasıdır. Allah güçsüz ve zayıf insanlara yapılan eziyetin Müslümanlarda oluşturması gereken etkiyi bir ayette şöyle bildirmiştir:

“Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize Katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize Katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına mücadele etmiyorsunuz?” (Nisa Suresi, 75)

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209