Tanık değil, sanık sandalyesinde oturması gerekenler var'

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilim ve Araştırma Kulübünün düzenlediği konferansta 28 Şubat süreci medya ve yargı bakımından masaya yatırıldı.

Tanık değil, sanık sandalyesinde oturması gerekenler var'
'Tanık değil, sanık sandalyesinde oturması gerekenler var'

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilim ve Araştırma Kulübünün düzenlediği konferansta 28 Şubat süreci medya ve yargı bakımından masaya yatırıldı. Anayasa Mahkemesi eski Üyesi Sacit Adalı, Korktuğumuz için brifinge gittik derken, Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş ise postmodern darbenin gazete manşetlerinden alkışlanmasının emir-komuta ile gerçekleştiğini anlattı.

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Bilim ve Araştırma Kulübünün düzenlediği ‘28 Şubat Sürecinde Yargı ve Medya’ konulu konferans yoğun bir katılımla gerçekleştirildi. Hukuk Fakültesi’nde gerçekleştirilen konferansa konuşmacı olarak Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş ve Anayasa Mahkemesi Eski Üyesi ve Turgut Özal Üniversitesi Hukuk Fakültesi dekanı Prof. Dr. Sacit Adalı katıldı.

Kahraman (!) medya manşetlerden alkışladı

28 Şubat Postmodern darbe sürecinde medyanın üstlendiği role dikkat çeken Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş,  medyanın önce Refahsız hükümet formüllerini kamuoyuna dayattığını, Erbakan’ın hükümet kuramaması için yoğun bir çaba sarfettiğini anlattı. Bütün engellemelere rağmen 54. Hükümet kurulduktan sonra ilk önce Erbakan’ın Başbakanlığındaki hükümetin başarısızlığının beklendiğini, ancak 54. Hükümetin ekonomide ‘havuz sistemi, denk bütçe ve memur zamları’ ile dış politikada da D-8’in kurulmasıyla ‘başarısızlık beklentileri’ boşa çıkınca süreç için düğmeye basıldığını anlatan Kurdaş, “28 Şubat süreci medyanın kara tarihinin karalığı en koyu dönemidir. BÇG karargahından manşetler atıldı, birinci sayfaları asparagas haberler süsledi... Yazarlara sipariş yazılar yazdırıldı, muhabirlere sipariş haberler yaptırıldı. Çok büyük demokrat gazeteciler (!) koşa koşa birifing almaya gitti ve ‘darbe yapın’ diyen cuntayı ayakta alkışladı. Sadece orada ayakta alkışlamakla kalmadı, manşetlerden de alkışladılar” şeklinde konuştu.

Türkiye’de darbe zihniyeti asla kurutulamaz

28 Şubat sürecinde medyanın neredeyse topyekün Erbakan Hoca’nın itibarını zedelemek ve kötü imaj vermek adına bir savaş verdiğini söyleyen Kurdaş, bu dönemi ‘medyanın apoletli dönemi’ olarak tanımladı. Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Kurdaş, 28 Şubat soruşturmasında sürecin sivil ve medya ayağının aklanmaya çalışıldığına dikkat çekerek sözlerine şöyle devam etti: “O günün kahraman (!) gazete patronları, o günün kahraman (!) genel yayın yönetmenleri ve yazarları atılan manşetlerin hesabını vermelidir. Emir komuta zincirine  dahil olan bütün siviller ve gazeteciler TBMM Komisyonlarında tanık sandalyelerinde değil, savcıların karşısında sanık sandalyelerinde oturtulmalıdır. Bir ülke korku tüneline sokulmuş, bir millet adeta korku propagandalarıyla sindirilmiş ve ezilmeye çalışılmıştır. Milli iradeye karşı yapılan suçlar yapanın yanında kar kalırsa, Türkiye’de darbe zihniyeti asla kurutulamaz. Nitekim zihinlere darbe süreci hala devam etmekte ve şuur ve bilinç zihinlerden sökülüp atılmaktadır”

“Korktuğumuz için o brifinge gittik!
 
Anayasa Mahkemesi eski Üyesi Sacit Adalı da, o dönemi anlatırken yargıya karşı büyük bir baskı uygulandığına dikkat çekti. Bütün yargı mensuplarına karşı beyin yıkama operasyonları yapıldığını anlatan Adalı, “Yargı bütünüyle korku ablukasına alındı. Söylemler üzerinden gidilerek baskı ortamı oluşturulmaya başlandı; laik olmayanı Cumhuriyet düşmanı olarak görüyorlardı. O zamanlar  en büyük tehlikeyi irtica ve bölücülük olarak gördüler ve baskı ortamı oluşturdular. Yargı için de ikna odaları kurdular’’ şeklinde konuştu. Yüksek Yargı üzerinde kurulan baskı ile yargının emir altına alınmak istendiğine de vurgu yapan Adalı, yargı birifine birçok yüksek yargı mensubunun korkarak ve mecburen gittiğini açıkladı. Sacit Adalı, Biriginge çağrıldığımız zaman çoğumuz ‘böyle şey mi olur’ dedik; ama herkes gitti. Açıkça ifade ediyorum ben de korktuğum için gittim. Fakat orada herkes mecburen ayağa kalkıp verilen birifingi alkışladı. Ben ve bir kaç arkadaşımız ise tepkimizi sadece ayağa kalkmayarak ve alkışlamayarak gösterebildik. Son olarak davet edildiğim “ dedi.

Haber: 
Umut Sarıkaya



YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209