Ruth Rendell'in Kutudaki Canavar'ı

İngiliz polisiye romanında kadın yazarların egemenliği hep ağırlığını hissettirmiştir. Bugün bu egemenliğin simge isimlerinden biri Ruth Rendell'dir.

Ruth Rendell'in Kutudaki Canavar'ı

Erol Üyepazarcı'nın kitap kritiği

İngiliz Polisiye Romanı'nda kadın yazarların özel bir yeri, daha açık bir ifadeyle erkek yazarlara karşı bir üstünlükleri vardır. Polisiye romanın altın çağındaki 'Cinayetin Dört Büyük Hanımefendisi' Agatha Christie, Dorothy L.Sayers, Margery Arrison ve Ngaio Marsh bu savımızın canlı kanıtlarıdır. Ne yazık ki bu büyük dört ustadan Agatha Christie dışındakileri Türk okuyucusu pek bilmemektedir. Bu dört isme kanımızca bütün zamanların en önemli polisiye roman yazarlarından biri olan ve üzülerek Türkiye'de hiçbir kitabının yayınlanmadığını bildiğimiz Josephine Tey'i, nitelikli iki yazar Patricia Wentworth ve Georgette Heyes'i de katmak gerekir.

Günümüzde de İngiliz polisiye romanında kadın yazarların egemenliği sürmektedir. Bugün bu egemenliğin iki simge ismi P.D.James ve Ruth Rendell'dir; genç kuşak İngiliz kadın yazarları arasında da Val McDermid, Minette Walters sayılabilir. Tabii tarihi polisiye romanların en tanınmış detektifi 'Cadfael Birader' in yaratıcısı Ellis Peters'i de unutmamak gerekir.

Bütün bu usta yazarlar arasında bir polisiye roman tutkunu olarak bizim en önemsediğimiz yazar Ruth Rendell'dir. İngiliz Kraliçesi tarafından edebiyatçı yönü göz önüne alınarak soyluluk ünvanı verilen ve resmen 'Barones Rendell of Baberg' unvanını alıp Lordlar Kamarası üyesi olan Rendell'in çağdaş polisiye romanın en önemli isimlerinden biri olduğu bir gerçektir. Amerikan Polis Yazarları Derneği'nin büyük onur ödülü olan 'Grand Master' (Büyük Usta) ödülünü 1997 yılında almış, aynı kurumun yılın en iyi polisiye romanına verdiği Edgar Ödülü'nü de üç kez kazanmıştır. İngilizlerin en prestijli ödülü olan 'Altın Hançer'i de üç kez kazanan tek yazardır.

POLİSİYEDE AV VE AVCI PSİKOLOJİSİ

Rendell'in ilk romanı 1964 yılında yayınlanır. Bu roman, kahramanı, sonra çok ünlenecek hayali Kingsmarkham kentinin polis başmüfettişi, ilk olay sırasında 52 yaşındaki Reginald Wexford olan 'Kıyametten Gelen Ölüm'dür (From Doon with Dead). Bu ilk kitabı bugün sayıları yirmiyi bulan ve büyük beğeniyle karşılanan diğer Wexford öyküleri izleyecektir. Bu öyküler çok beğenilmiştir; çünkü yazarımız ana kurgusu, hem avcı hem de av olan kişilerin psikolojilerinin incelenmesini içeren kendine özgü polisiye roman tarzında artık uzman olmuştur. Av ve avcı neden böyle hareket etmektedir; neden özel yaşamlarındaki davranışları eylemleriyle örtüşmektedir? Kurgulamayı bu soruların yanıtını bulmak için düzenleyen Ruth Rendell, olayları mantıki bir çözüme ulaştırmadan önce bu 'boz - yap' oyununun bütün parçalarını masanın üzerine koymasını çok iyi bilecektir.

Yukarıda da değindiğimiz gibi kişisel kanımızca son yıllarda yazılan İngiliz dedektif romanlarının en iyileri olan Wexford öykülerinin kahramanı başmüfettiş; anlayışlı ve zeki, sevecen, hazırcevap ve sağlam karakterlidir. Örneğin Sjöwal - Wahlöö ikilisinin yarattığı ünlü komiser Martin Beck gibi kişisel sorunları yüzünden başı dertte olan biri değildir. Ailevi yaşamı düzgün ve rahattır; karısı güvenilir bir kişidir yalnızca bazen kızı başına dert olur. Meslektaşları kıskançlık veya yetki sorunu gibi nedenlerle kendisini üzmezler ve Wexford' a Rendell' in yarattığı çok karmaşık cinayetleri çözmekten başka bir iş kalmaz. Bunu da gerçekten dört dörtlük yapar. Ancak olayları çözümlerken yalnız mantıki çıkarsamalardan medet ummaz; hem suçlunun hem kurbanın psikolojisini dikkatle inceler. Wexford için sorun, Agatha Christie'nin Poirot'sunun dediği gibi 'gri maddeleri çalıştırıp' suçluyu bulmak ve herkesi bir salona toplayıp bu keşfin hazzını onlarla paylaşmak değildir; cinayete çok boyutlu bakabilmek ve değerlendirebilmektir. Wexford bir anlamda işine filozofça yaklaşır.

'da da mesleki deneyiminin kendisine kazandırdığı dedektif sezgileriyle olaya yaklaşır. Hiçbir maddi delil olmamasına karşı sapık bir seri katil olan Eric Targo'yu hep gözaltında tutacak, onun psikolojisini anlamaya çaba harcayacak; bunu yaparken ona karşı olan büyük saygılarına karşın bu çabalarına inanmayan arkadaşlarını da en sonunda ikna edecektir.

Polisiye roman tutkunu olan okuyuculara günlük dağdağalardan kopup uzaklaşmak ve 'kaçış zevkini' doya, doya yaşamak için Ruth Rendell'in bu yapıtını hararetle öneririz. Ruth Rendell'i tanıyanlar zaten onun ünlü detektifinin emekli olmadan önceki bu son macerasını mutlaka okuyacaklardır. Önerimiz tanımayanlar içindir.

Okuyucularımıza şunu da belirtelim: Ruth Rendell'in eserleri iki ana grupta toplanabilir. Kahramanı Wexford olan geleneksel 'katil kim?' romanlarıyla örtüşen ama farklı nitelikleri de olan dedektif romanları ve gerek kendi ismi, gerek Barbara Wine adıyla yazdığı ve eleştirmenlerin 'psikolojik thriller' diye sınıflandırdıkları polisiye öyküleri.

Rundell'ın Wexford öyküleri dışındaki romanlarında genellikle meş'um sona giden gelişmelerde yolları birbiriyle kesişen iki-üç ana karakter irdelenir. Örneğin bu kitapların en iyilerinden olan ve dilimize de çevrilen Taştan Hüküm'de (A Judgement in Stone) alışılmış anlamıyla ne araştırma hatta ne de muamma vardır ama anlatılan vakıa tıpkı Truman Capote'un nedensiz bir cinayeti anlattığı ünlü 'Soğukkanlılar' romanında olduğu gibi insanın derinden etkiler. Roman şöyle başlar: 'Eunice Parchman, Coverdale ailesini öldürdü; çünkü ne okuma ne de yazma biliyordu.'

Bu ilk cümle, romanın etrafında oluştuğu olay gibi insanın tüylerini diken diken eder.

Bu usta yazar memnuniyetle belirtelim ki dilimize gerek kendi adı, gerek Barbara Wine adıyla yazdığı çok sayıda eseriyle kazandırılmıştır.

()

Haber Kaynağı : Haber7.com

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209