Büyükanıt: Kamu vicdanında yer bulmaz

Yaşar Büyükanıt, Ergenekon davasında müebbet hapis cezası verilen İlker Başbuğ’a yöneltilen ‘terörist’ suçlamasını içine sindiremediğini belirterek, “Bir Genelkurmay Başkanı’na terörist demek çok ağır bir suçlamadır. Kamu vicdanında yer bulmaz. Nitekim suçlama duyulduğunda da vicdanlarda yer bulmamıştı. İlker Paşa çok iyi yetişmiş, çok değerli bir komutandır” dedi

Büyükanıt: Kamu vicdanında yer bulmaz
 Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un önce ağırlaştırılmış müebbet, sonra iyi halinden dolayı müebbet hapse mahkum edilmesi iç ve dış kamuoyunda tartışmalara ve tepkilere neden oldu. Başbuğ’a verilen bu ağır ceza konusunda selefi konumundaki eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’ın duygu ve düşüncelerini öğrenmek istedim.
Yaşar Büyükanıt, İlker Başbuğ’u iyi tanıdığını, yıllarca birlikte görev yaptıklarını söyledi. 
“İçime sindiremiyorum”
Büyükanıt’a “İlker Paşa’ya verilen cezayı nasıl değerlendiriyorsunuz, kararı duyunca neler hissettiniz?” diye sorunca şu yanıtı verdi:
“Hepsi silah arkadaşlarım.
İlker Paşa’yla yıllarca beraber çalıştık. Bırakın cezayı, suçlamaları da içime sindiremiyorum. Bir Genelkurmay Başkanı’na terörist demek çok ağır bir suçlamadır. Kamu vicdanında yer bulmaz. Nitekim suçlama duyulduğunda da vicdanlarda yer bulmamıştı. İlker Paşa çok iyi yetişmiş, çok değerli bir komutandır. Yıllarca birlikte görev yaptık, emrimde çalıştı. Elbette çok iyi tanıyorum. Bu suçlamaları içime sindirmem mümkün değil.”
Erdoğan da eleştirmişti
Başbuğ’un müebbet hapisle cezalandırılmasına ilişkin bugün gösterilen tepkiler ve yapılan tartışmalar, terör örgütü üyesi suçlamasıyla tutuklandığında da yaşanmıştı.
Başbakan Tayyip Erdoğan da, “İlker Başbuğ’a kalkıp da alışılmış anlamda bir terör örgütü mensubu demek çok ciddi bir yanlıştır” demiş, “Bir örgüt elemanıymış yaklaşımını çok çirkin buluyorum, insaf dışı buluyorum” diye eklemişti. Başbakan Erdoğan, canlı yayında “Türk Silahlı Kuvvetleri bir örgüttür ama terör örgütü değildir” eleştirisinde de bulunmuştu.
Ayrıca Başbuğ “terör örgütü yöneticisi” suçlamasıyla tutuklandığında, “Genelkurmay Başkanı, Öcalan gibi nasıl suçlanır?” diye tepki gösteren de çok olmuştu.
Başbuğ da bu suçlamayla tutuklandığı gün, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 26. Genelkurmay Başkanı terör örgütü kurmak ve yönetmekle suçlanıyor, takdiri yüce Türk milletine bırakıyorum” demekle yetinmişti.
Üç komutanın Ankara günleri
Her karacı kurmay subayın gönlünde Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselme amacı vardır. Özellikle general olduktan sonra bu umutları da artar.
Birbirine yakın rütbe ve kıdemde olanlar arasından bazıları için bu yol kadrosuzluk nedeniyle kapanır. Bazen beklenmedik gelişmeler komutan olma yolu kapalı olanların önünü açar ve Genelkurmay Başkanlığı’na kadar ulaştırır. Tabii hangi generallerin ordu ve kuvvet komutanı olacağı konusunda görev başındaki Genelkurmay Başkanı’nın tercihleri önemli rol oynar.
Hatta bazen Genelkurmay başkanları çok yetenekli buldukları ve komutan olmasını istedikleri generalleri bir yıl gecikmeli terfi ettirirler. Bir yıl gecikmeli gelen bu terfi o generalin yolunu Genelkurmay Başkanlığı’na kadar açar. İlker Başbuğ da bu generallerden biridir. Korgeneral rütbesindeyken, rütbe bekleme süresi dolduğu halde o yıl terfi ettirilmemiş, önü kapanmasın diye bir yıl sonra orgeneralliğe yükseltilmiştir. Bunun aksi de görülür. Genelkurmay başkanları tercih ettikleri generalleri işaret ettikleri gibi, tercih etmediklerini de hissettirirler.
İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı’na uzanan terfi yolculuğunda kendisinden önce Genelkurmay Başkanlığı yapan Hilmi Özkök ve Yaşar Büyükanıt’ın tercihleri de çok önemli olmuştur. Bu üç komutanın Ankara günleri, Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin sıkıntılı olduğu yıllara rastlar. Yaşar Büyükanıt da İlker Başbuğ da Hilmi Özkök’ün yakın çalıştığı generallerdir. İkisi de Özkök’ün Genelkurmay karargâhında görev yapmışlardır. Üç komutanın Ankara günleri 2000 yılına kadar gider.
2000-2001 yıllarında Hilmi Özkök Kara Kuvvetleri Komutanı’yken, Yaşar Büyükanıt Genelkurmay İkinci Başkanı, İlker Başbuğ ise korgeneral rütbesinde MGK Genel Sekreter Yardımcısı’dır. Bir yıl sonra Özkök ve Büyükanıt aynı görevlerini sürdürürken, Başbuğ MGK Genel Sekreter Başyardımcısı olur.
3 komutanın ortak özellikleri

2002-2003 yıllarında Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı, Yaşar Büyükanıt Genelkurmay İkinci Başkanı, İlker Başbuğ ise Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı’dır.
2003-2004 yıllarında Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanı görevini sürdürürken, Büyükanıt Kara Kuvvetleri Komutanı olmak üzere 1. Ordu Komutanlığı’na gitmiş, Genelkurmay İkinci Başkanlığı görevini İlker Başbuğ’a devretmiştir.
Üç komutan 2004-2005 yıllarından bu görevlerini sürdürmüşler; 2005-2006 yıllarında ise Hilmi Özkök Genelkurmay Başkanlığı’nın son yılına girmiş, Büyükanıt Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanırken, 1. Ordu Komutanlığı görevini Başbuğ’a bırakmıştır.
2006 ise Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanlığı görevini Hilmi Özkök’ten devralmış, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nı da İlker Başbuğ’a devretmiştir.
Büyükanıt 2008 yılında emekli olurken Genelkurmay Başkanlığı görevini İlker Başbuğ devralmıştır.
Bu üç komutanın ortak özelliklerinden biri de asker-siyaset ilişkilerinin içten içe kaynadığı bir dönemde Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yönetmiş ve tarihi öneme sahip gelişmelere tanıklık etmiş olmalarıdır.

SİVİL HABER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner309

banner225

banner209