Enerji Kaynaklarına Erişim, Ülkemiz İçin Kritik Bir Öneme Sahiptir

 2014 yılının bu ilk sayısında öncelikle herkese hayırlı, huzurlu ve enerji dolu bir yıl diliyorum. Yeni yılın bu ilk sayısını, insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılamada, gelişmişlik seviyesini muhafaza edip arttırmada mutlak gereksinim duyduğu "enerji" konusuna ayırdık. İnsanlığın gerek nüfus artışı, gerekse sanayileşme ile artan enerji talebi neticesinde enerjiye sürekli gereksinim duyması ve kullanılan enerji kaynaklarının hem sınırlı olması hem de üretilebildiği yer ile ihtiyaç duyulan yerlerinin farklı oluşu, enerji kaynaklarının çeşitlilik, erişilebilirlik ve sürdürülebilirliğini önemli hale getirmektedir. Tüm dünya için önemli olan enerji kaynaklarına erişim, yeterli enerji kaynaklarına sahip olmayan ülkemiz için daha da kritik bir öneme sahiptir.

 

 Türkiye için konu, sanayi devrimi ile birlikte dünyadaki gelişmelere ayak uyduramayan kötü yönetimlerimizin neden olduğu geri kalmışlığımızdan çıkış için, bir nevi seferberlik havası içinde daha fazla çalışma ve üretme gerekliliğimizden daha fazla önem arz etmektedir. Gelişmiş ülkelerle aramızdaki farkı kapatabilmemiz için hızlanmamız lazım ki, hız da beraberinde enerji ihtiyacını getirmektedir.

 

 Türkiye birincil enerji kaynakları açısından zengin bir ülke olmadığından enerji ithal eden bir ülke durumundadır. Bu nedenle hedeflerine ulaşmak için ihtiyaç duyduğu ve duyacağı enerjiyi, her türlü gelişmiş teknolojik imkanları kullanarak temin etmek durumundadır. Nükleer enerjiyi de bu kapsamda değerlendiriyoruz. Ülkemiz halihazırda halen kontrolü kendinde olmayan, eski teknoloji ile çalışan doğumuzda Ermenistan, batımızda Bulgaristan ve kuzeyimizde Ukrayna’daki nükleer santraller nedeniyle zaten nükleer risk altındadır. Son teknoloji ile kontrolü elden bırakmadan yaptıracağımız nükleer santrallerden ziyade ve önce, asıl çevremizdeki bu santrallerin nükleer tehdidi altında bulunmaktayız. Geç kaldığımız bu nükleer enerji yatırımlarını yaparken, santralleri kuran ülkelerden gerek teknoloji transferini gerekse insan kaynağı yetiştirilmesi konusunu önceliklerimiz arasında değerlendirmeliyiz.

 

 Bu arada göz önünde bulundurmamız gereken bir başka husus da nükleer enerji teknolojisinin, enerji açısından geleceğin teknolojisi olmayıp aslında güncel bir teknoloji olduğu gerçeğidir. Enerji alanında geleceğin teknolojisi, başta güneş olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynakları olarak değerlendirilen güneş, rüzgar, jeotermal, dalga gibi tüm enerji kaynaklarının geliştirilmesi hususunda gerekli Ar-Ge çalışmaları teşvik edilerek desteklenmelidir.

 

 Enerji ihtiyacımızı gidermek için başvuracağımız bütün yöntemlerde doğal hayatın ve çevrenin korunması da önemle gözetilmelidir. Kısa vadeli menfaatler için yüzyıllardır oluşa gelen ekolojik dengeleri ve doğal formasyonları ve doğal hayatı tahrip yoluna gitmek uzun vadede çok daha zararlı etkilere neden olabilecektir.

 

Aslında Türkiye’nin bütün bu bahsedilen ve bilinen enerji kaynaklarından başka, daha az masraf ederek elde edeceği, çevreye tamamen zararsız hatta bilakis faydası olan bir enerji kaynağı daha var ki onun da üzerinde  de önemle durulmalıdır. O da enerji tasarrufudur. Bu konuda bizim oldukça geniş bir marjımız bulunmaktadır. Zaten kıt olan enerji kaynaklarımızın bilinçsizce tüketilmesi hem aile hem de ülke bütçesini olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle enerjinin verimli kullanılmasını ve enerji tasarrufunu, bir enerji kaynağı olarak değerlendirmek durumundayız. Türkiye ekonomisinin en büyük sorunlarından olan cari açıkta en fazla payı enerjinin aldığını görüyoruz. Öyle ki, yıllık enerji ithalatımız yaklaşık cari açığımız kadardır. Enerjinin verimli kullanılması ile yerel enerji kaynaklarının geliştirilmesi doğrudan enerji ithalatımıza ve cari açığımızın azalmasına etki edecektir. Elektrik işleri etüt idaresinin yaptığı bir çalışmaya göre bina sektöründe yüzde 30, sanayi sektöründe yüzde 20 ve Ulaşım sektöründe yüzde 15 tasarruf etme imkanımız vardır. Yapılan hesaplamalar, Türkiye’de her yıl 15 Milyarlık enerji tasarrufu sağlanabileceğini, yani her yıl iki Keban barajı yapacak bir kaynağı tasarruf edebileceğimizi göstermektedir. Enerjiyi her halükarda sarf edeceğiz. Bunu verimli sarf ettiğimizde "tasarruf", verimsiz sarf ettiğimizde ise "israf" etmiş olacağız. Gerek evsel kullanımımızda gerekse sanayi kullanımında enerjinin verimli kullanımı için gerekli iyileştirme ve yatırımlar da yapılmalıdır.

 

 Bu arada sadece maddi enerji kaynaklarımızı değil manevi enerji kaynaklarımızı da verimli kullanmalıyız. Ülkemizin gelişme adına ivme kazandığı, birlik ve beraberlik içinde daha fazla çalışarak, üreterek ve paylaşarak dayanışma içerisinde olması gereken bir süreçte, enerjimizi hiç olmaması gereken yerlerde harcamanın da herkesin üzerinde bir vebal olduğunu bu vesile ile hatırlatmak isterim.

 

 Ülkemizin ve milletimizin daha iyi günlere kavuşması adına tüm enerji kaynaklarımızı geliştirirken, enerjimizi birbirimize karşı değil, ortak sorunlarımıza karşı verimli bir şekilde kullanmamız duasıyla.                

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209