Doha-Ankara hattında çekişme!

 Suriye Milli Koalisyonu Başkanı Muaz el Hatip’in beklenmedik çıkışının gerisinde ani bir infial değil, üzerinde çalışılmış bir plan olduğu ortaya çıkıyor. Muaz el Hatip’in bu çıkışına henüz Suriye’den olumlu bir cevap gelmemekle birlikte süreçte siyasi çözüme dair bir sarkma yaşandı. Faiz Sayiğ isimli Esad yanlısı Suriyeli vekile göre, ön şartlı bir diyalog doğru değil ama şartsız olarak masaya oturmaya hazırlar. Bilindiği gibi, Muaz el Hatip süreç içinde Esad’ın gitmesi karşılığında Esad’ın Yardımcısı Faruk Şara ile görüşebileceklerini açıklamıştı. Bu açıklama muhalifler için bile sürpriz olmuştu. Lakin senaryo yavaş yavaş aydınlanıyor. Bu açıklama ile birlikte Doha-İstanbul ekseni olarak tanımlanan eksen arasında bir ayrışma da yaşanıyor. Ya da Ankara siyasi çözüme mesafeli ve bunun bir yarar sağlamayacağını düşünüyor. Katar ise siyasi sürecin kirveliğini yapıyor. Sürecin gerisinde zannedildiği gibi tek başına Katar yok. Daha doğrusu Katar, ABD ve gerideki güçlerin sözcülüğünü yapıyor. Muaz el Hatip’in dile getirdiği plan aslında Katar patentli Amerikan planı. Bu planın kirveleri veya mimarları arasında ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford da bulunuyor. Muaz el Hatip’in ani çıkışıyla gelişen siyasi süreci destekleyenler arasında Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov ve Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil Arabi de var. Elbette Robert Ford ile birlikte çalışan Riyad Seyf’i unutmamak gerekiyor.

*

Suriye Ulusal Konseyi Başkanı George Sabra da bu plana karşı çıktı. Zaten Amerikalılar bunu bildiklerinden dolayı SUK’un yerine Suriye Milli Koalisyonu’nu kurdurdular ve Hatip’i de başına geçirdiler. Hatip kötü adam olduğu için değil. Acemi çaylak adam olduğu için. Hatip’i Milli Koalisyonun başına sardılar ama altını ve etrafını boşalttılar veya yanlarına kendi adamlarını yerleştirdiler. Riyad Seyf ve Süheyr Atasi yardımcılığına getirildi. Esas adam Riyad Seyf olmakla birlikte Muaz el Hatip’i sütre ve kamuflaj olarak seçtiler. Bir diğer neden de bu açıklama Riyad Seyf’den gelseydi kimse kaale almazdı ve takmazdı. Robert Ford bundan dolayı şunları söylemiş: “Siyasi süreçle ilgili teklif Hatip’ten gelirse Suriye halkı bunu kabul eder…” İyi hesap. Her zaman ve her yerde oynanan oyunu bir kez daha Amerikalılar Suriye’de oynuyorlar. Türkiye’de bu oyun vaktiyle Konyalı Mehmet Vehbi Efendi, Şeyh Safvet Yetkin gibi ulema üzerinden sahneye konulmuştu. Mısır’da da 1925 yılında yine ulemadan Ali Abdurrazık hilafetin şer’i bir özelliği olmadığı çıkışını yapmıştı. Ali Abdurrazık’ın rolünü biz de Seyyid Bey oynamıştır.

*

Ruslarla birlikte Amerikalılar, bulmuşlar acemileri istedikleri gibi çekip çeviriyorlar. Nebil Arabi ise Rami Mahluf’un gizli ortakları arasında gösterilmektedir. Böylece Suriye muhalefetini tuzağa çekmeye çalışıyorlar. Önce önlerini ambargo ile kestiler şimdi ise siyasi tertiplerle planlarını uygulamaya çalışıyorlar. Xeber 24.net’in haberine göre, plan Robert Ford’un planı ve Ruslarla tam bir mutabakat içinde yürütülüyor. Müzakere isteyen İran da Rusya’nın geri hatlarında yer alıyor. Dolayısıyla burada tek açıkta kalan ülke Türkiye oluyor. Bu konuda Katar’ın Türkiye’yi takmadığı da ifade ediliyor. Acaba Başbakan Erdoğan’ın son Doha ziyaretinin gerisinde bu hesap karışıklığı mı var?

*

Muaz el Hatip de ister istemez diğer muhalefet organını temsil eden SUK ile Türkiye’yi arkadan vurmuş oluyor. Muaz el Hatip’in konuşması Obama’nın seçimlerden sonra oyunun kurallarını değiştirmesi olarak da algılanıyor. Daha önce tabu olan husus yani müzakereler böylece tabu olmaktan çıkmıştır. Suriyeli muhalif Ömer Şavaf Türkiye ile Katar arasında ihtilaf olduğunu yalanlıyor ama süreci Katar’ın yönettiğini de ifade ediyor. Zaten Milli Konsey de Katar’da kurulmuştur. Ömer Şavaf, ‘Devrim 160 bin kişinin salıverilmesi ve pasaportların temdit edilmesi için mi başlatıldı?’ diye soruyor! Muaz el Hatip bu stratejik adımı ortaklarına danışmadığı gibi Türkiye’ye de danışmamış. Belki istim arkadan gelir misali Ahmet Davutoğlu gecikmeli olarak bunun gerekçesini Sabra ile Kahire buluşmasında Hatip’ten öğrenmiş oldu. Bundan dolayı Davutoğlu, Hatip ile Münih’te görüşmeyi reddetmişti.

Ve Suriye bütün bu olan bitenleri hiç yaşanmamış mı sayacak? Hatip Moskova’ya gitmeyi reddetti lakin ardından daha ters bir çıkış yaptı. Şimdi Muaz el Hatip’i nasıl değerlendirmeli ve kendisine nasıl güvenmeli? Herhalde çaylaklığından ve bugünler için Amerikalılar kendisini tercih etmiş olmalı.

Kaynak: Milli Gazete
YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209