Bir Kumaştan Her Şey Olmaz!

 Yaz mevsimi bazıları için tatil ve dinlenme sezonu olurken bazıları için de gelecekleri hakkında önemli kararlar alma dönemi olmaktadır. Özellikle liseyi bitiren gençlerimiz, aileleri ile birlikte bu dönemde meslek ve üniversite seçimi yapma telaşı yaşamaktadırlar. Biz de böyle bir dönemde çıkardığımız Mimar ve Mühendis Dergimizin temmuz-ağustos sayısının dosya konusunu, "Eğitim Hayatı ve Meslek Seçimi" olarak belirledik. Evet, meslek seçimi insan hayatının en önemli seçimlerinden bir tanesini oluşturmaktadır. Herkes iyi bir meslek sahibi olmayı talep etmektedir. Aslında iyi meslek tanımını çok doğru bulmuyorum. Esas aranması gereken severek yapılacak meslek olmalıdır.İyi meslekten iş bulunması, o işte başarılı olunabilmesi ve o işten para kazanılması ise, bakıldığında her iş için bu imkanların olduğunu, bir işi severek yapanların hem iş bulabildiklerini, hem başarılı olduklarını hem de para kazandıklarını görebilmekteyiz. Onun için öncelik severek yapılacak meslek arayışı olmalıdır.

 

Bir işin severek yapılabilmesi için, tabii ki bazı faktörler de söz konusudur. Her insan aynı özellikte yaratılmamıştır. Her insanın kabiliyeti ve ilgi alanı farklıdır. Eğitim ve öğretim faaliyetinden de öncelikle beklenen, kişilerin kabiliyetleri ve ilgi alanları her ne ise, onu doğru belirlemek ve mümkün olduğunca gelişmesini sağlamaktır.

 

Bir kumaştan her şey olmaz. Elinizdeki kumaşın niteliğine göre gömlek de olabilir, ceket de, perde de, toz bezi de... Siz perdelik kumaştan gömlek yapmaya kalkarsanız bir şey olur ama pek şık ve başarılı olmaz herhalde. Evet, bir kumaştan her şey olmaz, ama her kumaştan niteliğine göre illa ki bir şey olur. Burada önemli olan her şeyi yerli yerinde kullanmak, kişileri ilgi ve kabiliyetlerine göre değerlendirmektir.

 

Buna çarpıcı bir örnek verecek olursak;

 

Yurtdışında yaklaşık, 2.7 milyonu Almanya’da olmak üzere 3.7 milyon Türk yaşamaktadır. Yani, 75 milyonluk ülke nüfusunun yaklaşık %5’i yurtdışında yaşıyor. Geçen sezon için Türkiye’nin süper liginde oynayan yaklaşık 300 Türk oyuncunun 100’ü yani yaklaşık %33’ü bu %5’lik havuzdan geliyor. Bu 100 oyuncunun 65’i Almanya kökenli. 75 milyonluk Türkiye’den oluşturulacak milli takım, Almanya’da yetişmiş Türklerden oluşturulacak milli takımla maalesef baş edemeyecektir. Burada önemli olan, kişilerin kabiliyetlerini mümkün olan en erken yaşlarda tespit edip ona göre yönlendirecek bir eğitim-öğretim sisteminin tesisidir. İşin severek yapılabilmesi için bir diğer motive edici faktör de, o işin aile tarafından zaten yapılıyor olması ve dolayısıyla mesleğe yeni atılacak kişi için hazır bir bilgi birikimi ve geleneğinin hazır olmasıdır.

 

Aslında bu konunun çoğu zaman ihmal edildiğini görebiliyoruz. Öğretim hayatı boyunca zaten yeterince yönlendirme yapılmamış öğrenci, meslek seçimi aşamasına geldiğinde ailesinin var olan mesleğinde ilerlemek, o birikimi geliştirmek, o birikime katkı sağlayacak bir meslek seçmek yerine moda bir meslek seçimine yönelebilmektedir. Bu da zaman içerisinde oluşmuş çok önemli olan bir müessesenin gelecek nesillere aktarılarak sürdürülebilir olmasını engellemektedir. Kişilerin kendi bireysel çaba ve kararları elbette önemlidir ama günümüzde iş dünyasının geldiği noktada bir şeylere sıfırdan başlayıp geliştirmek gittikçe zorlaşmaktadır. Onun için kişi öncelikle elinin altındaki imkanları, o konuda ciddi bir kabiliyetsizliği veya bir başka konuda çok önemli bir kabiliyeti yoksa,değerlendirme yoluna giderse hem kendi açısından daha güvenli bir şekilde hayata atılmış olur hem de yılların tecrübesini ileriye taşıma imkanına sahip olmuş olur. Ömrü yüzyıllara ulaşan köklü şirketler de böyle gelişebilmişlerdir.

 

Herkesin gerçekten severek yaptığı, başarılı olduğu ve karşılığını da aldığı meslekleriyle ülkemizin gelişmesine ve ilerlemesine katkı sağlayabilmesi duasıyla...

 

Murat ÖZDEMİR
MMG GENEL BAŞKANI

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209