ASLINDA HAYAT

 

Evrenin çok yanlış bir zamanında dünyaya geldik belki de, kendimizi evren adı verilen ailenin ortanca çocuğu gibi hissetmemiz bundan olsa gerek. Ne bir amacımız mevcut ne de sabit bir yerimiz var… Ne büyük savaşları yaşadık, ne de devasa imparatorluklarla karşılaştık… Bizim en büyük savaşımız soğuk savaş oldu. Yaşadığımız bu ruhani savaşta en büyük buhranımız ise hayatlarımızdı…


…dedim ve yazmayı durdurdum. Zengine yakın kelime dağarcığımı kullanarak yazabileceğim hayatın anlamını sorgulayan bir yazıyla, anlam yönünden çok fakir olan yaşamlarımızı sorgulamak istemedim belki de…

 

Zengin hayaller, fakir yaşamlar…

Popüler söylemle; hayaller ve hayatlar…

Kime dokunsan başlıyor derdini anlatmaya; ya geçmişten kopamıyor ya da geleceğe dair endişeleri var insanların… Pişmanlıklar, yarım kalan yaşanmışlıklar yahut hiç yaşanamamış olanlar… Dedim ya, bir soğuk savaştır gidiyor insanlar arasında. Korkularından, endişelerinden birbirlerine karşı bir adım atamıyor da kendi kendini yiyip bitiriyor insanlar arkadaş sofralarında…

 

Yüz yüze konuşamadıkları insanlar için saklasan sözler, gıyabında dökülüp saçılıyor bir sofra üzerine… Kimileri hoş bir seda ile anılırken kimileri hakkında söylenen sözler edep çerçevesinde buraya yazılamıyor… “Neden, acaba, belki, oysa…” gibi sözler meze oluyor sonra muhabbete…

 

Şu hayatta en çok gülen, mutlu görünen insanların yüreğinde devam ediyor aslında en büyük acılar… Bir insan ağlıyor başka bir insanın karşısında “Ben artık güçlü olmak ya da güçlü görünmek istemiyorum.” diyerek… Başka bir insan “Bu şarkıyı dinlemek yüreğimi sızlatıyor ama sen yine de aç sesini.” diyor kendi içindeki savaştan galip gelerek…

 

İnsanların iyi zamanları oluyor, kötü zamanları oluyor. Dengesiz dünyanın dengesiz insanları olarak yaşamaya devam ediyoruz zira…


Şairin dediği gibi aslında; kimisi nefret ettiği insanlarla iyi geçinme çabasına medeniyet derken, kimisi de sahtekârlık diyor… Belki de sırf bu yüzden anlaşamıyoruzdur… Kim bilir, belki de kararlı olmaktır en iyisi…

 

Bir sofra başında izliyorum insanları ve çok net görebiliyorum yangınlarını… En çok da kendi dertlerimizi kendimize dert etmekten vazgeçtiğimiz zaman görebiliyoruz sanırım diğerlerinin yaşadıklarını…

 

Aslında hayat, zannettiğimizden çok daha kısa… Bir çözüm bulmalı sulusepken yaşamlarımıza… Ya sulu olmalı, ya da katı… Zira böyle çok yoruyor insanı…

 

Dedik ya hayat kısa, değmez artık suskun insanlarla konuşmak için çalışmaya… Bize arkadaş sofralarındaki hoş muhabbetler gerek şimdilerde… Zira bir kere geldik şu dünyaya, öyle hemen gidecek değiliz ya… Yaşayacaklarımız var henüz, söyleyecek sözlerimiz var… Bitirilecek işlerimiz var.

 

Ayık kafayla yaşanmadığı gibi, ayık kafayla yazı da yazılmıyor… O zaman haydi, sulusepken yaşamlarımıza…

Saygılarımla…

 

Kahraman Şeref KASAP
Journalist / Social Media Expert
instagram.com/kahramanseref/

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209