Algı Oyunları "Son Viraj"

            Bize her gün yansıtılmak istenen olgu ya da diğer bir deyişle algı; “ Fırtına öncesi sessizlik” bu aralar. Sürekli olarak yazılı veya görsel basında konuşma, fikir beyanında bulunma şansı olanlar, “ Seçimden önce şunlar olacak”, “ Ayın şu günü çok önemli”, “Daha neler çıkacak neler”, “Seçimden şu sonuç çıkarsa şöyle ortam karışacak” gibi söylemler kullanarak mevzubahis algı-olguyu canlı tutmak çabası içerisindeler.

Öncelikle canlı tutmaya çalıştıkları bu mevzuya dayanak olarak gösterdikleri başlıkları kısaca inceleyelim. En önemli ve en çok kullanılan argüman basın özgürlüğü, basının susturulması veya “yandaş basın” dedikleri basın organlarının çoğunluğu ile halkı yönlendiriyor ve gerçekleri gizliyor olması iddiası.

Tiraj ve ortalama okunma sayılarına göre günlük gazetelere bakarsak, ilk 14 gazete için ( Hürriyet, Milliyet, Cumhuriyet, Zaman, Star, Posta, Taraf, Bugün, Radikal, Akşam, Gözcü, Sözcü, Takvim, Sabah)  iktidar yanlısı ve ya iktidar lehine yazan gazeteler ile aleyhine yazan hatta tabiri caizse “belden aşağı vuran” gazetelerin oranlaması

( iktidar %29, aleyhtar %71)

Bu oranlamayı sizinde kolayca yapmanız için hemen kısaca gazetelerin yakın oldukları ya da ait oldukları grupları da yazalım.

Hürriyet-Posta-Radikal-Gözcü------ Doğan Holding

Zaman-Bugün… ----------Cemaat

Cumhuriyet-Sözcü-Taraf… ------- Ulusal-Cumhuriyetçi

Milliyet… ---- Demirören Grubu

Star-Akşam-Takvim-Sabah… - İktidar

 

Şimdi soralım “ Bu nasıl bir basın ÖZGÜRSÜZLÜĞÜ!!!”

 

Benzer analizi en çok izlenen ilk 17 TV kanalı için yaparsak ( Star, NTV, Show TV, Samanyolu, Shaber, KanalD, Atv, Bugün TV, CNN Türk, Fox, TRT, Meltem, Mehtap, Halk TV, Ulusal TV, +1TV, Ülke Tv) bu oran iktidar için %28, aleyhtarlar için %72 çıkıyor. Bu oranlama içinde kanal sahiplerine ve yakın oldukları ideolojilere en azından yaptıkları yayınlara bakmak mümkündür.

… ve aynı soruyu tekrar soruyorum. “ Bu nasıl bir basın ÖZGÜRSÜZLÜĞÜ!!!”

 

Yazıda geldiğimiz bu nokta sormamız gereken yeni bir soruyu ortaya çıkartıyor. “ Diktatör”

Olarak adlandırılan birisinin diktatörlüğünü yürüttüğünü bir ülkede nasıl olurda bu kadar aleyhte yayın organı “görevlerini” yapmaya devam edebilirler.

 

            Kendisini “AYDIN” olarak nitelendiren ve özellikle Yiğit Bulut’un dillendirdiği Putin-Obama-Erdoğan üçlemesine ve Faiz Lobisi kavramına dalga unsuru olarak bakan kişilere cevaben şunları da söylemeden geçmemek gerekiyor. Türkiye’nin en büyük bankalarında olan Yapı-Kredi Koç Holding’e, Akbank Sabancı’ya, İş Bankası belirli bir bölümü ile CHP’ye ait olmakla birlikte, her üç bankada bünyelerinde yüksek oranda yabancı sermayeli ortaklar bulundurmaktadır. Dolayısı ile 1999’da Ticari Temerrüt Faizi %68,8 olan bir ülkenin bugünkü durumda aynı kalem faizin %11’ler de olması “para satarak para kazanan” diğer bir deyimle “ faiz geliri amaçlı” bu grupların rahatsız olması sonucunu doğurmaktadır. Bu halka yıllarca yalvartarak istedikleri orandan kredi adı altında para veren tefeciler bugün onlar için “ Yok” hükmünde olan oranlarla hem de sayısız tv reklamı ile ve birbirleri ile yarışarak kredi vermek zorunda kalıyorlarsa, canlarının sıkılıyor olması ve iktidardan rahatsız oluyor olmaları gayet doğaldır. Dış kaynaklı ülkeye giren yatırımcı kredilerini ise hiç saymıyorum.

 

            Son olarak varsayalım ki;  modern deyimle “ ABD ve dış güçlerin desteği” ile iktidara gelmiş olan Recep Tayyip Erdoğan, geldiğimiz noktada milli menfaatler için kendisini bu noktaya getirenlere bile isyan ediyor, Türkiye’de kendisinden önceki muadilleri olarak görülen Menderes ve Özal bile ölümü bile göze alıyorsa; hangi “ Ulusalcının”, hangi “Milliyetçinin”, hangi “Vatanseverin”, hangi “ Cumhuriyetçinin” işine gelmez onun orada olması. İşine gelmeyecek tek grup; “Bu ülkenin dışarıdan yönetilmesine çanak tutan vatan haini gruplar” olabilir. Türkiye Cumhuriyeti ilk defa mevcudiyeti döneminde dışarıdan yönetilme bağımlılığını ve hastalığını aşma noktasına bu kadar yakındır. 30 Mart 3 basamaklı (Yerel-Cumhurbaşkanlığı-Genel seçimleri) bu oyunu bozma planının ilk basamağıdır. Bu ülke insanı ya biz algı-olgu oyunları ile yönetilmeyeceğiz, kendimizi yöneteceğiz diyecek ya da bizi “ GÜDÜN” demeye devam edecektir…. Ben dışarıdan yönetilmektense, algı-olgu oyunlarına gelmektense, ekmek karnesi ile sıraya girmeye, süpürge sapından ekmek yapmaya razıyım. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da buna hazır ve razıdır eminim…

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209