Algı Oyunları

             Son zamanlarda gelişen inanılmaz olayları, çatışmaları, algı politikalarını gerçekten ibretle seyrediyoruz. Yetkili yetkisiz, makamlı, makamsız herkes memleketin geleceği konusunda kendince tahminler, hatta tahmin ötesi net sonuçlar ortaya koyuyorlar. Bu çabanın temelinde günü geldiğin de “Ben demiştim” deme fırsatı yakalamanın yanı sıra şüphesiz bilinçaltı hayallerin olası senaryolarla da kurgulanması güdüsü yatıyor. Kısaca herkesin kafasında bugünler de olası bir Türkiye var…

             Bir kaç kısa örnekle bakarsak, olası Türkiye senaryolarına veya algı yönetimlerine…

         Amerika’nın Sesi yayın organına verilen bir röportaj; röportajı veren CIA Türkiye uzmanı Henri Barkey, dikkat çeken bir cümle şöyle “30 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde AKP’nin oylarının yüzde 42 civarına düşmesi, Türkiye’de daha aktif bir muhalefet oluşmasına neden olacaktır. Ayrıca böyle bir sonuç “CHP ve MHP’yi cesaretlendireceği için muhalefet de  güçlenecektir” Röportajın çok önemli olmasının sebeplerinden bir tanesi bu ve benzeri uzmanların Beyaz Saray politikalarını belirleme konusunda en üst derece etken olmaları. Bu cümle Amerika’nın Türkiye üzerindeki varsayımlarının ya da oluşturmak istediği düzenin ilk ipuçları… Benzer bir pozisyonda görev yapan bir başka uzmanın şu cümlesi ise “Okyanus Ötesi”nden ülkemiz için nasıl bir senaryo yazıldığının açık delili…

 

 Steven Cook: “Erdoğan son 10 yıl için iyiydi ama acaba artık vakti geçti mi? Bunun üzerinde düşünmek lazım…”

 Yine dışarıdan bir örnek,

 Washington Institute’un ünlü ismi Alan Makovsky’in, “Başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri çok önemli, Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı seçiminde öne çıkmalıdır’ cümlesi; Amerika gezisinden hemen dönüşte Sarıgül’ün partiye katılımını ve İstanbul adaylığını açıklayan Kılıçdaroğlu’nun; Genel Başkanlığı Sarıgül’e devretmeye, arkasından da cemaat ve Amerika desteği ile Cumhurbaşkanlığına aday olmaya hazırlandığını mı gösteriyor.

 10 Yıllık iktidarı süresince pamuklar içerisine sarılan, her hareketi övgüyle, alkışla karşılanan iktidar, bir anda sanki bunların hiç birisi yaşanmamış gibi çok hızlı bir şekilde itibarsızlaştırma ve yok edilme noktasına getirildi. Düne kadar birbirinin kuyusunu kazan tüm gruplar, birlikler, siyasi oluşumlar bir anda ideolojilerini bile bir yana bırakma pahasına gözükmeyen sanal bir çatı altında birleşmeye başladılar. Bunun sanal bir birleşme olduğunu bilmelerine rağmen hayallerinde yaşattıkları Türkiye senaryolarında tek ortak nokta olan Erdoğan’sız Türkiye sahnesi, birlikte olmaların da temel nedenini oluşturuyor.

Haber kanallarının reytinglerinin hızlıca arttığı günümüzde, hangi haber kanalını seyretmeye başlasak, süslenip püslenip şekle sokulan, unvan ve sıfatları gözümüze gözümüze sokulan, oturduğu masanın önünde yazan haber kanalının yaratmaya çalıştığı algıyı güçlendirme çalışması içerisinde ki insanlar görüyoruz. Amaç sadece şu, insanlarımız düşünmemeli, kendi düşünceleri, değer yargıları veya gördükleri ile karar vermemeli, birilerinin oluşturdukları algı ile karar vermeli. Aksi halde kendilerinin istediği değil olması gereken Türkiye’nin oluşma ihtimali daha yüksek.

Bu psikolojik harp yada algı savaşı bir şekilde sona erecek. Türkiye’nin bir sıçrama tahtası üzerinde olması ve her geçen dakika sıçrayışa yaklaşması tabiî ki birilerini rahatsız etti ve tuzaklar kurulmaya başlandı. Bu süreç elbette sonlanacak, sonucu ülkenin kendi değerleri, vicdanları, üzerinde tarih kadar eski oyunlar oynanan bu coğrafyanın insanları mı belirleyecek yoksa algı politikalarını yürüten, istedikleri yöne bizi çekmeye çalışan güç odakları, senaristler mi? bunu birlikte göreceğiz. Fakat unutulmamalı ki sonucu etkileyecek en önemli güç hiç şüphesiz vicdanımız ve kararlılığımız olacaktır…

 

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209