Algı Oyunları-2

Çok kısa bir zaman öncesine kadar, ülkede genel hatlarıyla iki cephe oluşmuş görüntüsü hakimdi. Akp ve etrafında toplanmış muhafazakâr kesim, beraberlerindeki cemaat ve şimdiye dek ezilmiş olduğunu düşünen topluluklar birinci cepheyi oluşturuyordu. Diğer cephede ise Chp, kendisini sosyal demokrat veya Cumhuriyetçi, Atatürkçü diye tanımlayan gruplar ve muhafazakar kesim iktidarının ülke istikbali için bir tehlike olduğunu düşünen bireyler vardı. Kaba hatlarıyla tasvir etmiş olduğum bu iki grup uzun bir süredir ülke sahnesinde yer alıyordu. Ta ki 17 Aralık operasyonu ile başlayan bu istikrarı baltalamaya yönelik algı operasyonu olana dek.



             
Peki, bu süre giden durumdan geçilmek istenen yeni durum neydi?

 Öncelikle bir analiz yapalım. Bu gün siyasetle şöyle böyle ilgilenen sıradan bir bireye sorsak dahi ülkedeki yapı gereği oy dağılımını ortalama olarak tahmin edebilecektir.  Oy dağılımını bu genel düşünce mantığı ile yaptığımızda, ortalama %30-35 aralığında bir muhafazakar ve dindar kesim oyu, %20-25 aralığında kemikleşmiş ben halk partiliyim diye ifade edilerek kullanılan CHP oyu, milliyetçi düşüncelerle kullanılan %10-20 aralığında da MHP ve BDP oyu mevcut durumda. Kalan % 20 civarında oy ise bir ideolojik temelden ziyade seçime yakın zamanlarda oluşturulan algılarla yönledirilen dilim.

 Bu ortalama analizden sonra şunları ifade etmek gerekiyor.
             Öncelikle cemaatten başlayalım; cemaat direk kendi yapısı içerisinde yer alan bireylerle en fazla %2 maksimum %3 bir oy oranına sahip olduğunu son derece iyi biliyor. Dolayısıyla seçim sonuçları üzerinde çok büyük bir etki yapamayacağının farkında. Fakat; uzun süredir birlikte yürüdükleri ve içerisine dahil oldukları muhafazakar dindar oy diliminden koparabilecekleri, yönlendirebilecekleri oylarla seçim sürecine etki etme düşüncesindeler. Zira; din olgusu ülke genelinde her zaman ideolojiden ve ırktan daha etkin bir tema olma özelliğinde. Cemaatte bu noktayı iyi bildiği için din olgusu ile muhafazakar kesime ait dilimden oy koparmanın yollarını arıyor. Aynı zamanda diğer bir hedef ise yolsuzluk operasyonları adı altında yürütülen propaganda süreci ile yukarıda ortalama %20 diye ifade ettiğimiz seçime yakın dönemde algılarla oy kullanan kesimi yönlendirme çabası. Bu nedenle seçim gününe dek bu algı operasyonunu canlı tutarak, sürekli olarak farklı şekillerde, farklı söylemlerle gündemden düşürmeyerek kararsız kesimi istedikleri yöne çekme gayretine devam edecekler.Zaten bundan farklı bir şekilde de seçim sonuçlarına etki etmeleri mümkün değil.

 Kısaca Chp’ye de bakalım.Chp bu algı operasyonunda tamamen cemaatin yürüttüğü politikaya teslim olmuş gibi gözüküyor. Zira şimdiye dek muhalefeti sadece iktidarın getirdiği doğru veya yanlış her öneriye karşı çıkmak zanneden, hiçbir yeni söylem, hiçbir proje ortaya koyamayan bir yapıda oldukları için, kemik oylarının üzerine oy koyma şanslarının ancak cemaatin yürüttüğü bu algı operasyonuna destek olarak başarabileceklerini düşünüyorlar. Amaçları bu süreç sonunda cemaatin yönlendireceği oyları hanelerine yazdırmak.

 Diğer taraftan ulusalcılar, bunlara bağlı gençlik örgütleri ise gezi sürecinden istediklerini elde edememe neticesi ile biraz daha temkinli.Ancak yeniden yargılanma sürecinin gerçekleşebilme ihtimali bu grupların nihai kararlarında etken nokta olacak gibi gözüküyor.

 Hükümet ve Başbakan ise bu saldırıları bertaraf etmek için söylemlerindeki sertleşme dışında çok fazla bir adım atmıyor. Biz görevimizi yapmaya devam ediyoruz minvalinde her gün yeni açılışlara yeni proje açıklamalarına devam ediyorlar.

 Son bir not olarak “Alo Fatih” başlığında servis edilen ve cemaat medyası ile paralel olarak Chp’nin de ısrarla kullandığı tapelerden bahsedelim. Kendisine organik olarak direk bağlı birkaç TV kanalı olan CHP, kendisine en direk bağlı, hatta dizilerinin senaryolarına bile müdahale edecek kadar içinde olduğu 4-5 TV kanalı, misli kadar radyo ve gazetesi olan cemaat, bu yayın organları ile istediği haberi görüp, istediği haberi es geçebiliyorken kimse ses etmiyorsa, bir Başbakanın kendisine düşünce olarak yakın bir tv ye rahatsızlıklarını dile getirmesi neden bu kadar büyük bir olay olabiliyor.

Algı politikası devam ediyor. Ve seçime kadar da devam edecek.Başka şansları yok zira….

YORUM EKLE

banner309

banner225

banner209